Ne toprak kaldı, ne deniz

Bakın, biz insanlar sadece 1 Ocak 2022’den bu yana doğaya neler yapmışız, kısaca sıralayayım size..

- 690 bin 454 hektar orman alanını yok etmişiz.

- Erozyon nedeniyle 929 bin 537 hektar alanı kaybetmişiz.

- 4 milyar 828 milyon 116 bin 510 ton karbondioksiti atmosfere vermişiz.

- 1 milyon 593 bin 197 hektar alanı çölleştirmişiz.

- 1 milyon 300 bin 101 ton toksit kimyasalı doğaya bırakmışız.

*

Biz ne yıkıcı bir türüz böyle yahu..

Dünyamız insanoğlunun yarattığı tahribata dayanmaya çalışıyor ama bu şartlarda nereye kadar dayanabilecek belli değil.

Böyle devam edersek, çok uzun sürmeyecek zaten!..

*

*

Bu bilgiler İzmir Karşıyaka Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün düzenlediği ‘İklim Değişikliği ve İnsan Sağlığına Etkileri’ sempozyumunda aktarıldı.

Yukarıdaki verileri de, sempozyuma katılan Prof. Dr. Ali Osman Karababa iletti.

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın sempozyumun açılış konuşmasında vurguladığı gibi, günümüzde global düzeyde en ağır ve en acil müdahale edilmesi gereken sorun, hiç tartışmasız iklim sorunudur.

Tugay’a göre, bu tablo artık sorun değil, kriz olarak adlandırılmalıdır ve kriz bir boyutu ile kamu yönetimlerinin alacağı kararlarla, önlemlerle durdurulabilir.

İzlediğim kadarıyla, Karşıyaka Belediyesi bu meselede kendi çapında ciddi adımlar atıyor, toplumu bilgilendirmek ve uyarılarda bulunmak için de her fırsatta çeşitli toplantılar düzenliyor.

İşte, söz konusu son toplantı da onlardan biriydi.

Katılımcılardan Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, iklim krizinin sağlık üzerindeki etkilerini anlattı mesela.

Yaşamı kendi elimizle yok ettiğimizi, artık acilen doğaya dönmek zorunda olduğumuzu söyledi sık sık.

Peki, doğaya nasıl döneriz? Bu iş öyle kolay mı?

Prof. Yorgancıoğlu, Helsinki’de alınan bazı kararları örnek göstererek, hepimize bir yol açtı aslında..

*

İklim değişikliği sadece doğayı ve insan sağlığını olumsuz etkilemekle kalmıyor, psikolojimizi de bozuyor.

Karşıyaka’daki sempozyumda söz alan Prof. Dr. Ömer Aydemir’e göre, sosyal ve biyolojik bütün ritim alanlarımız iklim değişiklikleri ile birlikte oldukça etkileniyor.

Görünüşe göre iklimler mevsimlerin, günlerin her şeyin seyrini değiştirecek hale geldi.

Genetik yatkınlığı her ne olursa olsun insanlar bazı sorunlar yaşayacaklar.

Bunların bir kısmı hastalık düzeyinde, bir kısmı da değişiklik düzeyinde olacak.

*

Anlayacağınız, gelecek nesli ve çocuklarımızı epey zor günler bekliyor.

İklim krizini artık her alanda yaşarken, çözüme katkı koymak için bizlerin de yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerekiyor.

Yoksa, insanlık kendi yarattığı bu girdapta her geçen gün daha da boğulup gidecek belli ki..