Kaybettiğimiz her gün, kötü sonu hızlandırıyor
*
Bu cümleleri kim kurarsa kursun..
Bu anlayışı kim benimserse benimsesin..
Bu sözlerin altına kim imza atarsa atsın..
Haklıdır, doğrudur, samimidir.
Onlarla ben de varım, aynı saflardayım.
*
Bu ifadelerde bir yanlış var mı?
Söylemlerde bir çarpıtma var mı?
İsteklerde bir siyasi çıkar var mı?
Hayır, kesinlikle yok.
Bunlar tamamen gelecek endişesi, çevre hassasiyeti ve günümüz gerçekleriyle dile getirilmiş evrensel uyarı ve taleplerdir.
O yüzden kimin aktardığının, kimin söylediğinin önemi yoktur.
Önemli olan doğru olup olmadığıdır.
*
Yukarıdaki ifadeler TBMM Çevre Komisyonu Üyesi CHP’li İzmir Milletvekili Murat Bakan ve 30 CHP’li milletvekili tarafından Meclis’e iletildi.
Tabi iletilmekle kalınmayıp, biyolojik çeşitlilik ile kaynaklarının korunarak iklim krizinin etkilerine uyumlu bir ulusal gıda politikası oluşturulması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması da istendi.
Bana göre, bu komisyonun kurulmasında çok geç bile kalındı.
Gelişmiş ülkeler iklim ve beraberindeki gıda krizine yönelik uzun süredir önlemler almaya başladılar.
Çünkü, önümüzdeki yakın yıllarda susuzluk ve gıda yokluğunun insanlığın en ciddi sorunlarının başında geleceğini herkes biliyor.
Hatta bu yüzden savaşların çıkacağı da ön görülüyor.
*
O nedenle, söz konusu önerge kimden, hangi partiden geldiğine bakılmaksızın, ülkemizin ve toplumun gelecek güvenliği adına derhal devreye sokulmalı, acilen harekete geçilmelidir.
İklim krizi gerçeğiyle yüzleşip gerekli tedbirler için radikal kararlar vermek zorundayız. Önergeyi hazırlayan CHP’li vekil Murat Bakan, harekete geçmediğimiz her günün, geri dönüşü mümkün olmayan sonu hızlandıracağını söylüyor ki, buna ben de aynen katılıyorum.
Kayıp çok, vakit yok.
Çalışmaya hemen, hemen, hemen başlamalıyız.