Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yunanistan’ın başkenti Atina’da 5 gün boyunca sokak sokak gezip vaziyeti anlamaya ve aktarmaya çalıştım. Referandumdan çıkacak sonucun büyük ihtimalle “Hayır” olacağını Atina’daki ilk günümde fark ettim. Nitekim Atina’dan gönderdiğim ilk yazımda da bunun böyle olacağını siz Habertürk okurlarıyla paylaştım.

        Yunan halkının bu referandumda “Hayır” demesinin altında her birinin açıklanması sayfalar alacak tarihi, sosyolojik, felsefik, ekonomik ve ideolojik faktörler var. Ve inanın, bu faktörlerin her biri de referandumda “Hayır” ya da “Evet” oyu vermiş Yunan halkını derinden etkiliyor. Elbette ki “Hayır”ın nedenini daha basit bir şekilde açıklamak da mümkün. “Hayır”ın nedenini bana en saf haliyle izah eden kişi bir taksiciydi.

        “Hayır” oyu verdiğini söyleyen taksicinin gerekçesini aynen aktarıyorum: “Evet dediğimde ne olacağını biliyordum. AB’nin dayattığı anlaşmaya boyun eğmiş olacaktım. Bu insafsızlığı dayatanlara ‘Buyurun bana istediğinizi yapabilirsiniz’ diyemezdim. Bunun için ‘Hayır’ dedim. Sonu daha kötü olacaksa bile bize dayatılana teslim olmadım. 2. Dünya Savaşı’nda birliğinin cephanesi tükenen Yunan komutan kendisine ‘Silahınız da tükendi, artık teslim olun’ mesajını gönderen Alman komutana ‘Hadi sıkıysa gelin de bizi teslim alın!’ cevabını vermişti. Ben de hikâyesini anneannemden sayısız kez dinlediğim Yunan komutan gibi davrandım...”

        Haklıydı, AB’nin sunduğu sert kemer sıkma anlaşmasına “Evet” diyemezdi. Aynı şekilde Başbakan Aleksis Tsipras’ın da kendisine sunulan anlaşmaya karşı çıkıp referandumda “Hayır”ı desteklemekten başka şansı yoktu. Tsipras ve Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, Merkel’in dayattığı kemer sıkma paketine “Evet” demiş olsalardı inandıkları her şeyi inkâr edip siyasi kariyerlerini bitirmekle kalmayacaklardı. Hükümetteki hiçbir bakan, o imzadan sonra Atina sokaklarında özgürce gezemezdi.

        “Hayır”ı destekledikten sonra istifa eden Varoufakis ne kadar da rahattı. İstifa ettikten sonra eşiyle birlikte halka açık bir kafeye gitti. Dostlarıyla sohbet edip yeniden sıradanlaşmanın, özgürleşmenin keyfini çıkardı. Ve o kafedeki hiç kimse, Varoufakis’e ters bir söz söylemedi. Oysa son yıllarda Yunanistan’da başbakanlık ya da bakanlık yapmış ve bugün Atina sokaklarında Varoufakis gibi göğsünü gere gere dolaşabilecek tek bir ismi dahi çok zor bulursunuz.

        Varoufakis ve Tsipras direnmese, anlaşma sorgusuz sualsiz imzalanacaktı. Yunan halkına da beterin beterini yaşamak düşecekti. Emekli aylıkları yüzde 30-40 düşecek, kamu sektöründe aynı oranda insan işinden olacak, işsizlik yüzde 50’yi aşacaktı.

        Yoksullara yapılan küçücük yardımlar da kesilecek, halk açlığa, ölüme terk edilecekti. Evet, AB’nin bugün ısrarla kabul ettirmeye çalıştığı anlaşma tam da böyle bir Yunanistan öngörüyor. Rakamlar bu anlama geliyor. Yunan halkı, referandumla bu plana isyan etti. 5 yıldır AB’nin dayattığı her şeye “Evet” demiş olan halk bu kez “Hayır” diyerek ne olacağını görmek istedi. Yunan halkının bu tavrı, anlayan için tarihi önemdedir.

        Sokrates, Platon ve Aristo’larıyla Batı medeniyetine ahlaki ve bilimsel düşünceyi öğretmiş Yunan medeniyeti, 2000 küsur yıl sonra Avrupa’ya çok değerli bir medeniyet dersi daha verdi. Yunan halkı bu referandumla, gerçek bir demokrasi, bağımsızlık ve ahlaki birliğin bazen tek bir sözcükle, yani “Hayır” demekle başlayabileceğini tüm Avrupa halkına öğretmeye çalıştı. “Hayır” dersi amacına ulaşırsa pek çok hayra daha vesile olabilir.

        Şimdi AB’nin, Yunanistan’ın kendisine öğrettiği bu kıymetli hakikatin üzerine düşünüp bir karar vermesi gerekiyor. Verilecek karar, AB’nin geleceğini şekillendirecek. Olur da “Hayır” cevabındaki derin mana idrak edilemezse önümüzdeki 10 yılın sadece Yunanistan’dan değil Avrupa’nın tamamından çok şey götüreceğinden şüpheniz olmasın.

        Diğer Yazılar