Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSRAİL'in Türkiye'den özür dilemesine şaşıran şaşırana. Özür dilemez, kimseyi takmaz denilen koca İsrail, Türkiye'nin önünde eğilmiş! Vay ki ne vay...

        Sevindirik olanlara hiçbir lafım yok. Lakin müsaadenizle, insani yardım götürürken uluslararası sularda, Akdeniz'in ortasında tüm dünyanın gözü önünde haksızca öldürülen 9 cana hürmeten, ben bu sevindirikler kervanına katılmayayım.

        İnsani açıdan bakınca İsrail'in Türkiye'den dilediği özürde sevinecek hiçbir şey göremiyorum. Bu özürden kişisel olarak sadece memnun olabilirdim; ama bunun için özrün insani, muhatabının ise Türkiye halkı olması gerekirdi. Çünkü sadece böyle bir özür, Türkiye ve İsrail arasında kökünü halklardan alan daha sahici ve dostane ilişkilerin kurulmasına hizmet edebilirdi.

        Başbakan Binyamin Netanyahu'nun, Başbakan Tayyip Erdoğan'a ilettiği özrün muhatabı da Türkiye halkıdır esasında. Lakin bu muhatabiyet fazlasıyla şekilseldir.

        Netanyahu, İsrail basınına açıklama yaparken özrün nedeninin Suriye gibi ortak çıkarlar olduğunu itiraf etti. Bu sözleriyle de ilettiği özrü kendi diliyle insani açıdan hiçleştirdi. ABD'nin Suriye halkını desteklemesini engellediği belgelenen İsrail'in stratejik çıkarları için özür dilediği çıktı ortaya.

        Bu stratejik çıkarın tam olarak neyi ifade ettiği de şimdilik koca bir muamma. İran mı vurulacak, tampon bölge adı altında Golan mı ilhak edilecek belli değil.

        Netanyahu'nun Türkiye'den, hangi niyetle neden şimdi özür dilediğini bilen yok.

        Burada zamanlama hakikaten önemli. Nitekim aynı İsrail, bir yıl öncede Türkiye'den özür dilemeyi kabul etmiş ama son anda çark etmişti. İsrail'in o gün çark etmesinin önemli de bir sebebi vardı... İsrailli yetkililer "Nasılsa özür dilesek de Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e karşı tavrı değişmeyecek" düşüncesiyle, varılan anlaşmadan son anda vazgeçmişlerdi. Bu sözleri geçtiğimiz yıl Kudüs'te görüştüğüm İsrailli üst düzey yetkililerden duymuş ve yazmıştım. Dileyen, detaylı bilgi için geçtiğimiz yıl temmuzda yazdığım "İsrail Özür Diledi Ama..." başlıklı yazıma da bakabilir.

        Hal böyle olunca insan merak ediyor. Bir ay önce bile bir yıl önceki tutumunu koruyan İsrail neden şimdi özür diliyor?

        Yoksa Başbakan Erdoğan'ın, İsrail politikası mı değişti?

        Bunu anlayabilmenin tek bir yolu var. Erdoğan'ın özür sonrası icraatına bakacağız. Başbakan'ın, özür dilenmesinin ardından yaptığı ilk şey, nisanda Gazze'yi ziyaret kararı almak oldu. Bu karar, değişenin Erdoğan olmadığını gösteriyor. Zira Gazze dediğin Hamas'ın idaresinde, İsrail'in gözetiminde bir bölge. İsrail, Hamas'ı bu bölgede faaliyet gösteren azılı terör örgütü olarak görüyor. Hal böyle olunca Erdoğan'ın Gazze'yi ziyaret kararının Netanyahu'yu çileden çıkardığını bilmek için de müneccim olmaya gerek yok sanırım.

        Türkiye cephesinde değişen bir şey olmadığına göre İsrail ve ABD cephelerine bakmak gerekiyor.

        ABD Başkanı Obama'nın, Netanyahu'yla arasının limoni olduğunu bilmeyen yok. Hiçbir ABD başkanı, bir İsrail başbakanıyla bu kadar ters düşmemiştir muhtemelen. Lakin söz konusu olan ABD-İsrail ilişkileri olduğuna göre; bu husumet Obama'nın İsrail üzerindeki yaptırım gücünü artırmaz, daha da azaltır. Anlayacağınız Obama faktörü de denklem dışı kalıyor.

        Bu durumda da tek değişenin İsrail olduğu çıkıyor ortaya.

        Hasılıkelam "Erdoğan'dan değil Türkiye halkından özür dilendi" mavralarıyla paralananlar da boşuna çırpınıyor. Nedeni çıkarlar olan bir özrün muhatabı da ancak siyasi iktidar, yani Erdoğan olabilir. Ve 2010'dan bu yana geçen süre zarfında değişen Erdoğan değil, İsrail'in Erdoğan politikası olmuştur. İsrail'in bu stratejik değişimin bölge halklarına nasıl yansıyacağınıysa zaman gösterecek.

        Diğer Yazılar