Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE, Çin'den FD-2000 savunma sistemlerini satın alabileceğini açıkladı açıklayalı bir lakırtıdır, bir mırıltıdır sürüp gidiyor.

        Şunu demeye getiriyorlar da bir türlü açık açık söyleyemiyorlar: Türkiye, Çin'den füze savunma sistemi almasın. Çin'den almasın da ne yapsın peki? Diğer iki füze savunma sisteminden birini tercih etsin. Yani?.. Yanisi şu: Türkiye ya İtalya-Fransa ortak yapımı füze savunma sistemini ya da ABD'nin Patriotlarını tercih etsin.

        Bunu söyleyenlerin başında da tahmin edeceğiniz üzere ABD geliyor. NATO da arada ABD'nin zoruyla yapıldığı aşikâr olan açıklamalarda bulunuyor. Bu açıklamalarda, Çin'in füze sisteminin Kürecik'teki NATO radarına uyumlu olmadığı öne sürülerek anlaşmaya muhalefet ediliyor.

        Gelgelelim uzmanların beyanları kazın ayağının pek de öyle olmadığını gösteriyor. Savunma Bakanlığı yetkilileri, sistemin NATO'nun savunma ağına entegre edilmesi konusunda bir sıkıntı olmadığını söylüyor. Herhangi bir teknik sıkıntının ortaya çıkması halinde de Çin sisteminden vazgeçilecek. Bunu nereden biliyoruz? Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar'ın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamadan. Bayar "Sistemlerimize entegre olabilme şartı ihalenin en başından beri zaten şartnamede var" diyor.

        Geçtiğimiz günlerde Reuters'a açıklamada bulunan bir NATO yetkilisinin söylediklerinden de ABD'nin "uyumsuzluk" argümanının fazlasıyla "uygunsuz" bir mazeret olduğu anlaşılıyor. İsminin açıklanmasını istemeyen NATO yetkilisi, "Ankara NATO'daki müttefiklerinin muhalefetiyle karşı karşıya, silahların uyumlu olması önemli. Ancak bu aşamada Türkiye'nin almayı planladığı silahların NATO'nun füze savunma sistemiyle uyumlu olup olmayacağını söylemek için erken" diyor.

        Öte yandan yine Bayar'ın açıklamalarından, Çin füze savunma sistemi tercih edilirken göz önüne alınan kriterlerin Türkiye açısından hayati önemde olduğunu anlıyoruz. Çin sistemi tercih edilirken üç kriter üzerinde özellikle durulmuş. Birincisi operasyonel başarı, ikincisi yerli sanayi katkısı, üçüncüsü de maliyet. Türkiye'den uzmanların yedi yıl süren çalışmalarının sonucunda, her üç kriteri de en iyi karşılayanın Çin'in CPMIEC firması olduğu kanaatine varılmış.

        Maliyet konusunda Avrupa ve ABD firmaları, Türkiye'nin öngördüğü 4 milyar dolarlık bütçenin bir hayli üzerine çıkarken, Çin firması 3 milyar 400 milyon dolar teklif etmiş.

        Avrupa ve ABD firmaları, Türkiye'nin ortak üretim teklifine "Hayır" cevabı verirken, Çin füzelerin neredeyse tamamının Roketsan, komuta kontrol sistemininse Aselsan tarafından üretilmesine onay vererek tüm dünyadaki savunma uzmanlarını dahi şaşırtmış. Bu şu anlama geliyor: Türkiye bu anlaşmayla hem hava savunma ağındaki önemli bir açığı kapatacak, hem de öteden beri hayalini kurduğu milli üretim yolunda dev bir adım atmış olacak.

        Operasyonel başarı konusunda da Çin sisteminin rakiplerinden geri kalmadığı anlaşılıyor. Bayar, Türk Hava Kuvvetleri heyeti için Çin firması tarafından yapılan özel atışlarda insansız hava aracı ve füzelerin başarıyla vurulduğunu söylüyor.

        Manzara yeterince net sanırım. Çin, kendi savunma sistemini dünyaya ispatlama fırsatını kaçırmamak için elindeki teknolojiyi Türkiye'yle paylaşmakta hiçbir beis görmemiş. Ankara'nın müttefikleriyse ellerindeki teknolojiyi paylaşma konusunda bencillik yaptıkları yetmezmiş gibi fiyatı da olabildiğince yüksek tutmaya çalışmışlar. "Eski Türkiye" algısından kurtulamadıklarından Ankara'yla yapılacak füze anlaşmasını da çantada keklik gibi görüp Çin'le rekabet etmeye yanaşmamışlar.

        Netice-i kelam, Türkiye'nin Çin'le ticaretine alınan müttefiklerimiz, biraz da "Biz nerede yanlış yaptık?" diye düşünseler ikili iişkiler açısından çok daha iyi olacak.

        Diğer Yazılar