Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AÇIK konuşalım. Hoşumuza gitse de gitmese de İsrail bölgenin en güçlü devletlerinden biri. Hatta bazılarına göre bölgenin en güçlü devleti. Sahip olduğu teknoloji, bölgedeki hiçbir devlette yok. İstikrarlı bir ekonomisi var. Yaşam koşulları ve Yahudi vatandaşlarına tanıdığı demokratik haklar bakımından AB standartlarında bir ülke. Dünyanın ağır abi sıfatına sahip tüm devletleri arkasında duruyor. Hal böyleyken, İsrail'le ilişkilerin kopuk vaziyette kalmasını savunmak anlamsız.

        Neyse ki ortaya çıkan tüm işaretler de Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşme sürecinde olduğunu gösteriyor. Malumunuz gelmez denen özür geçtiğimiz yıl gelmiş, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı arayarak İsrail devleti adına resmen özür dilemişti.

        Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yla geçtiğimiz hafta yaptığım röportajda İsrail'le müzakereleri sordum. Davutoğlu, tazminat konusunda önemli gelişmelerin olduğunu doğruladı. Tazminat meselesini halledilmiş farz edersek, Türkiye'nin sunduğu ve hâlâ yerine getirilmemiş tek bir şart kalıyor geriye. O da İsrail'in, Gazze'ye uyguladığı ambargo. Bu abluka kaldırıldığı an Türkiye-İsrail ilişkileri normalleşme sürecine girmiş olacak.

        Gelgelelim bu şartın karşılanması da İsrail açısından oldukça sıkıntılı bir mesele. Zira İsrail, ambargoyu kaldırması halinde sadece Türkiye'nin önündeki bir engeli kaldırmış olmayacak. İran gemilerinin de Gazze limanına demir atıp şov yapmasının önü açılmış olacak.

        Hal böyleyken gerçekçi olmak gerekiyor. İsrail'in böyle bir şeye müsaade etmesi imkânsız gibi bir şey. O halde müzakerenin sonuçlanması için ara bir formül gerekiyor.

        Bana kalırsa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun geçtiğimiz hafta yaptığımız röportajda sarf ettiği "Türkiye'nin Gazze'ye yardım etmesinin önünde engel kalmamalı" cümlesi tam da burada büyük bir anlam kazanıyor.

        Ankara, ablukanın tamamen kaldırılması şartından vazgeçiyor. İsrail'in kaygılarını dikkate alıp Türkiye'nin Gazze'ye erişimine izin verilmesiyle normalleşmenin önündeki son engelin de kalkmasını öneriyor. Bakalım Ankara'nın sunduğu bu pozitif öneriye İsrail ne cevap verecek?

        Ukrayna nereye gidiyor?

        UKRAYNA an itibarıyla Gezi'yi aşıp Suriye boyutuna geçmiş bulunuyor.

        Hatırlanacağı üzere olaylar, Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in son anda AB'yle yakınlaşmayı öngören ticari anlaşmayı imzalamaktan vazgeçmesiyle başlamıştı. Batı illerinde yaşayan Avrupacı Ukraynalılar, Yanukoviç'in bu ani kararıyla birlikte isyan bayrağını açıp sokaklara dökülmüşlerdi. Buna karşılık Rusya'yla yakınlaşmayı savunan Ukraynalılarsa karara destek vermişlerdi.

        Yanukoviç'in AB'yle ortak ticari anlaşmayı imzalamaktan vazgeçmesinin nedeni, Rusya'nın ortaya koyduğu havuç ve sopa paketiydi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kiev'i AB'yle anlaşmayı imzalaması halinde ortak ticari mutabakatları iptal etmekle tehdit etti. AB'yle anlaşmanın reddedilmesi karşılığında da 15 milyar dolarlık nakdi yardım, doğalgaz fiyatında indirimi içeren ödül paketi önerdi.

        Yanukoviç bu sopa ve havuç dolusu pakete rağmen AB'yle kapıyı kapatmadı. Brüksel'e "Anlaşmayı imzalamaya varım; ama Rusya'nın neden olacağı zararı telafi ederseniz..." teklifinde bulundu. Gelgelelim AB teklifi reddetti. Muhalefet de Yanukoviç'in sunduğu başbakanlık koltuğunu reddedince gerilim yükselmeye başladı.

        Neticede, Rusya'nın vaat ettiği 15 milyar doların 2 milyarlık ilk bölümünü teslim etmesinden bir gün sonra, yani salı günü de Kiev savaş alanına döndü. Ve gidişata bakılırsa Moskova'dan para, AB ve ABD'den de "Şöyle kaygılıyız, böyle kaygılıyız" açıklamaları geldikçe Kiev'de şiddetin dozu düşmeyecek.

        Diğer Yazılar