Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİRKAÇ haftadır Suudi Arabistan’dan çok tuhaf haberler geliyor. Bunlardan ilki Prens Bender’in istihbarat şefliğinden alınması oldu. 1983’ten 2005’e kadar Washington Büyükelçiliği yapan Bender, ABD’nin Irak’a açtığı iki savaşın da mimarıydı.

        Neo-Con’larla canciğer kuzu sarması olan Bender’in etkinliği baba Bush dönemine kadar uzanıyor. Arşivimdeki bir haber, Bender’in Saddam sevgisini anlatması açısından oldukça manidar. Haber 20 Ocak 1991 tarihli. 1. Körfez Savaşı zamanları... Büyükelçi olmadan önce yıllarca savaş pilotluğu yapan Bender’in bir günü şu şekilde aktarılıyor: “Zahran’daki üste tam bir piknik havası var... Bender BMW M5 marka otomobiliyle üsse geliyor... Hangardan F-15 savaş uçağına binip havalanıyor. Bombasını atıp 3-5 sorti yaptıktan sonra üsse geri dönüyor. Prens daha sonra otomobiline binip villasına dönüyor.”

        Anlatılanın ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilinmez... Ancak rivayetler bununla da sınırlı değil... Bu kez takvimimiz 2000 yılının başlarını gösteriyor. Teksas Valisi Bush George Bush başkan adayı... Ama küçük bir sorunu var!.. Başkan olacak olmasına da dış politikadan zerre çakmıyor. Derdini babası George H.W. Bush’a açıyor. Baba Bush’un oğluna tavsiyesi, tarihin akışını değiştiriyor: “Bender’e git oğlum. O seni dış politika konusunda eğitir...”

        Prens Bender, dersi vermeye dünden hazır. Bush’un Teksas’taki çiftliğine kapanıyorlar. Hızlandırılmış dış politika kursu üç hafta sürüyor. Bush zıpkın gibi bir dış politika gurusu olarak çıkıyor çiftlikten. Sonra da başkan seçiliyor. Bender’den aldığı gazın verdiği hızla soluğu Saddam’ın ensesinde alıyor.

        Bender’in istihbarat şefi olmasıysa 2005’te gerçekleşiyor. Bu tarihten sonraki en önemli icraatı Suriye krizi süresince yaptıkları. Bender, gösteriler daha barışçıl evresindeyken bazı aşiretleri silahlandırarak Suriye halkına yapabileceği en büyük kötülüğü yaptı. Suriye kasabı Esad’a da yapabileceği en büyük iyiliği tabii... Böylece Rusya’ya ecel terleri döktüren Arap Baharı, Prens’in katkısıyla Suriye’de oluşan kan gölünde boğulmaya mahkûm edildi.

        Sevgili prensimiz baktı olacak gibi değil, kalktı Rusya’ya gitti. Putin’le görüştü. Esad’dan desteğini çekmesi karşılığında 15 milyar dolar teklif etti Putin’e. Gelgelelim Putin bu teklifi reddetti.

        Hal böyle olunca parası Moskova’da geçmeyen prens, Suriye meselesinde iyice çuvalladı. Başarısızlığın etkisiyle bir hayli fevri hareketler sergilemeye başladı. Kadim dostu ABD hakkında söylenmeyecek laflar etti. İşi, “Amerika’yla ilişkileri gözden geçirebiliriz” demeye kadar vardırdı. Kırmızı çizgiyi geçince olan oldu. Önce hastalandı haberleri yayıldı. Sonra da istihbarat şefliğini kendi isteğiyle bıraktığı açıklandı.

        Bunlar meselenin biraz dikkatli bir gözle bakıldığında görünen kısımları. İşin gözle görülemeyecek boyutlarının çok daha fazla olduğu aşikâr. Zira yazının başında da işaret ettiğim üzere Suudi Arabistan’dan çok tuhaf kokular geliyor. Son dönemde ABD karşıtı söylemleriyle öne çıkan başka bir isim olan Dışişleri Bakanı Suud el-Faysal da görevden alınmak üzere deniyor.

        En tuhaf haberse Başkan Obama’nın geçen ayki Riyad ziyareti sırasında çekilen fotoğrafla ilgili. Dünya gündeminde bomba etkisi yapan fotoğrafta 82 yaşındaki Kral Abdullah, solunum cihazına bağlı halde görülüyor. Rivayet o ki Riyad bu karenin gizli kalmasını özellikle istedi. Obama da Kral’a “Tamam” dedi. Ancak günün sonunda o fotoğraf bizzat Obama’nın talimatıyla basına sızdırıldı. Sonra da “Kral ölüm döşeğinde” haberleri tüm dünyaya yayıldı.

        Bana kalırsa bu iddialar ve veriler ışığında söylenebilecek tek bir şey var. Suudi Arabistan, an itibarıyla 2014’ün en çok konuşulan ülkesi olmaya adaydır. İzlemeye devam edelim.

        Diğer Yazılar