Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞTA yeni açılan vakıf üniversiteleri ile bazı devlet üniversitelerindeki programlarda okuyan öğrenciler arasında “puan uçurumları” bir süredir tartışılıyor. Özellikle de bu uçurum vakıf üniversitelerinin burslu ve burssuz programlarında dikkat çekiyor. Aralarında 200’den fazla puan farkı olan öğrenciler aynı programa girebiliyor. Burslu öğrencilerin yüksek puanlarla girebildiği tıp ve hukuk gibi programların ücretli bölümlerine çok düşük puanlı öğrenciler de yerleşiyor.

        Her ne kadar bazı yöneticiler “Düşük puanla giren öğrenciyi biz 4 yıl içinde yüksek puanlı öğrenci ile aynı seviyeye getiriyoruz” diyerek bu uygulamayı savunuyor olsa da “giren ve çıkan” öğrencilerde nasıl bir nitelik değişikliği olduğunu ölçen bir sistem henüz yok.

        Özellikle insan yaşamını etkileyen tıp ve hukuk alanlarında “puan uçurumu” yaşanması birçok akademisyen gibi YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ı da rahatsız ediyor. Saraç, bu iki bölüme “taban puan” getirmek istiyor. Uygulama yaşama geçerse bu bölümlere belli bir puanı aşamayan öğrenciler giremeyecek.

        Taban puan uygulamasını vakıf üniversiteleri de destekliyor. Dün İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve aynı zamanda Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı da olan Rifat Sarıcaoğlu ve Rektör Prof. Dr. M. Remzi Sanver ile birlikteydik. Hem Sarıcaoğlu hem de Sanver, vakıf üniversitelerinin de belli bölümler için “taban puan” uygulaması istediklerini söylüyor.

        Bu konuyu YÖK Başkanı Saraç ile yaptıkları görüşmede de dile getirdiklerini anlatan Sarıcaoğlu, “İnsan hayatını etkileyecek tüm programlarda bir taban puan olması gerekiyor. Sadece tıp ve hukuk fakültelerinde değil, sağlıkla ilgili programların tümünde olduğu gibi mühendislik ve mimarlık fakülteleri için de taban puan gelmeli. Bu bölümlerin mezunlarının gerek doktor gerek mühendis olarak yaptıkları her iş hayatımızı etkiliyor” diyor.

        Ancak Sarıcaoğlu, taban puanın belirlenmesinde vakıf üniversitelerinin de söz sahibi olması gerektiğini vurguluyor. Bir başka dikkat çektiği nokta ise tıp fakültesi kurmak isteyen bir üniversitenin önce biyoloji gibi temel bölümleri açmakla yükümlü kılınması.

        Yükseköğretimde en çok tartışılan konulardan biri olan “akreditasyon” işlemi için önerileri ise bağımsız bir kuruluşun kalite kontrolü yapması ve uluslararası kurumlardan alınan akreditasyonların da tanınması.

        YÖK taslağında da getirilmek istenen akreditasyon sistemi çok eleştirilmişti. Çünkü üniversitelere özerklik tanımayan YÖK, akretidasyonu bile kendi yapmak istiyordu.

        Diğer Yazılar