Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUKLUĞUM ve genç kızlığım Devekuşu Kabare Tiyatrosu'na gülerek geçti.

        İlk zamanlarda videolar evlerde yaygınlaşmamıştı. Gece ev gezmesine gittiğimizde konu komşu bir arada teypten dinleyip katıla katıla gülerdik esprilere.

        Sonra videolar çıkınca daha da artmıştı Zeki-Metin aşkım.

        Yıllarca katıla katıla güldük onlara.

        Sonra ne öyle oyunlar yazılır ne de kabare tiyatroları bu kadar dikkat çeker oldu.

        Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisi, tiyatroda yakaladıkları bu şahane başarı trendini televizyona taşıyamayınca iş ilişkileri de zedelendi.

        Sonra yıllar geçti ve kasabaya Cem Yılmaz diye bir adam geldi.

        Tıpkı o yıllarda güldüğümüz gibi güldürdü bizi. Üstelik kalabalık, şarkılı-türkülü dev prodüksiyonlarla da değil. Sadece siyah bir tişört ve bir koltuk eşliğinde.

        Şimdi iki gündür her yerde Zeki-Metin ve Devekuşu'nun dönüş haberleri var. Ciddi bir kitle için büyük nostalji tabii.

        Ama endişelerim var. Artık Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Süleyman Demirel gibi komedisi çok kolay yakalanan isimler yok siyasi arenada. Ve siyasi iklim de gönül rahatlığıyla hiciv yapılmasına çok müsait değil gibi.

        Onların sahneden indiği günden bu yana çok şey değişti bu ülkede.

        Tabii ki sahneye çıktıkları ilk gün gidip izleyeceğim, tabii ki çok merak edeceğim yeni oyunlarını. Ama sanki bu kez

        işleri çok zor olacak gibi görünüyor.

        ***

        11 yaşında hamileye ne yorum yapılır ki?

        HEM 11 yaşında, hem evli, hem hamile...

        Adı da Ünzile filan değil. Ne yazık ki bu tür haberlerdeki tüm çocuklar gibi ismi iki harften oluşuyor; Z.Ç.!

        Kocası tamı tamına 25 yaşında. Bolu'da yaşıyorlar. Bir arkadaşı Patnos'tan kız alınca o da heveslenmiş. Basmış imam nikâhını küçücük bir çocuğa.

        Z.Ç.'nin kaç yaşında bu adama verildiği yazmıyor ama 9-10 yaşındaydı herhalde.

        Şimdi hamile. Hamileliği de zorlu geçiyormuş doğal olarak. Gelişimini tamamlamamış bir minik çocuğun hamileliği nasıl geçerse onun da öyle geçiyordur tabii. Hastaneye kaldırılınca ortaya çıkmış olay.

        Dahası 25'lik koca hastanede müşahede altına alınması gerektiği halde izin vermemiş, almış eve götürmüş garibi.

        Ee? Haber burada bitti.

        Yok mu bu çocuk istismarcısına, "Kardeş, sen gel bakayım şu tarafa böyle" diyecek kimse?

        Bu, dünyanın her yerinde suçtur. Hem de ağır bir suçtur. Kimse imam nikâhının arkasına saklanmasın. Minik bir çocuğu hamile bırakmanın vahşeti bir tarafa bu fiil bir suçtur. Üstelik minik kızın ailesi de bu suça ortaktır!

        Ama bizim ülkemizde böyle kişilerin cezalandırılması için gazeteye haber olması, sonra bizlerin üzerine günlerce yorum yapması, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in devreye girmesi gerekiyor ne yazık ki.

        Zaten hepimizi korkutan da bu koruyucu mekanizmanın kendi kendine çalışacak olgunluğa bir türlü ulaşamaması!

        ***

        THY, Akrep'ten özür diliyor...

        HİÇ beklemediğim kadar olumlu tepki aldım dünkü Akrep Nalan ve THY yazıma.

        Açıkçası gelen mesajlarda bu kadar olumlu bir hava beklemiyordum.

        Dün bazı köşe yazarları bile, "Şişmanlar başka yerde otursun, daha çok para ödesin" gibi şahane çıkarımlarda bulunmuştu. Oysa özellikle kabin amirlerinin konuya yaklaşımı çok hoşuma gitti.

        Bakın mesela bir kabin amiri ne diyor mesajında:

        "Ortadoğu'da ve Körfez ülkelerinde kabin memuru olarak çalıştım. Acil çıkış kapılarında çocuklu, yaşlı ve kiloluların oturması sivil havacılık kuralları gereğince yasaktır sizin de belirttiğiniz gibi. Ama bunun, insanları sosyal statüleri, kiloları ya da yaşları yüzünden aşağılamadan uygulanması da aynı sivil havacılığın kuralları arasındadır..."

        Ama tabii ki bizim tepkilerimizden çok Türk Hava Yolları'nın vereceği tepki önemliydi.

        Dün öğleden sonra THY Basın Müşaviri Ali Genç aradı. Ve şunları söyledi: "Bu olaya biz de çok üzüldük ve araştırdık. Öncelikle Nalan Hanım check-in yaptırırken bu durumun önüne geçilmeliydi. Belli ki yer ekibimiz hata yapmış. Ancak sonra da uçak ekibimiz olayı yönetirken hata yapmış. Bu olaya karışanlara gereken uyarılar yapıldı. Kurum olarak da Nalan Hanım'ı arayıp özürlerimizi ilettik. Uygulama hatalı olmuş, gereken önlemleri muhakkak alacağız."

        Hatasını kabul etmeyi başaran bir kurum benim gözümde büyüktür. THY ile zaten gurur duyuyoruz ama bu hareketleriyle hem kriz yönetme ustalıklarını hem de zarafetlerini görmüş olduk.

        Diğer Yazılar