Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİZİ bilmem ama ben aylardır Gülse Birsel’in televizyona geri döneceği günü iple çekiyordum Çünkü Avrupa Yakası bu ülke televizyon izleyicisinin başına gelmiş en güzel şeylerden biridir ve Gülse Birsel sırf bunun için bile hayatımın sonuna kadar sevilesi bir kişidir. Cuma akşamı Gülse Birsel’in yazdığı ve yine başrolünde oynadığı Yalan Dünya’nın jeneriği başlarken hissettiğim heyecanı uzun zamandır bir televizyon işi için hissetmemiştim. Güzel bir kadro, Nil Karaibrahimgil tarafından seslendirilmiş bir jenerik müziği derken dizinin ilk bölümüyle tanıştık. İlk bölümler kolay değildir. Hele dizideki birçok karakteri yıllarca en sevdiğiniz komedi dizisinde birlikte izlemişseniz alışması iyice zordur. Kendi adıma dizinin ilk yarım saati hayli zorlandım meseleye konsantre olmakta. Gülse’nin de işi zordu. Karakterlerini, hikâyesini çabucak tanıtmalı ve ardından o çok iyi bildiği sihri gerçekleştirmeliydi. Ve tabii bir de kocaman dezavantajı yardı:

        “Atacağı her adım Avrupa Yakası ile karşılaştırılacaktı” İlk yarım saat sonrası kendimi Yalan Dünya’ya inanabilir bir halde gördüm. Dizinin lokomotifi olacak karakterler de iyice açığa çıktı zaten. Mesela Nihal Yalçın... O kadar çabuk konsantre olmuş ki yeni karakterine bir an bile yadırgamadım. Bartu Küçükçağlayan... Orçun karakteri en sevdiğimiz karakterlerden biri olacak gibi görünüyor. Öner Erkan... Sazı eline aldığında hastası olacağız. Gülse için övgü yazmaya gerek bile yok. Özellikle kadın gözünden komedi izlemeyi öylesine özlemişim ki, sırf bu bile kendisini ayakta alkışlamama yeter. Dizinin aksayan yönleri yok mu? Tabii var.

        Mesela Beyaz henüz bu dizide yaratılan evrene adapte olamamış. Sanki uzun bir Beyaz Show skecinde gibi duruyor. Tabii bir de dizinin arkasından Beyaz Show’da onu görmenin yaratacağı inandırıcılık meselesini aşabilecek miyiz emin değilim. Ama öte yandan kabiliyetli olduğunu, bu işi başarabileceğini hepimiz biliyoruz. O yüzden ilk bölümden kesin bir karar vermek yanlış olur. Altan Erkekli şimdilik gereksiz büyük oynuyor sanki.

        Ama dedim ya daha ilk bölümdeyiz. Ve yıllar önce Avrupa Yakası başladığında insanların nasıl yadırgayıp sonra diziyi bağırlarına bastıklarını hatırlıyorum. Yalan Dünya’da o malzeme var gibi görünüyor. Henüz emin değilim, ama Yalan Dünya’yı sevebileceğimi düşünüyorum.

        Bu iş mahkemede biter

        ÖNCEKİ gün yazdığım “Rihanna, THY’ye dava açıyor” başlıklı yazımın arkasından ortalık iyice karışmış. THY, hiç hoşlanmadığım şekilde cevabı hem bana hem de bazı internet sitelerine yollamış. Universal Müzik de durmamış yapıştırmış cevabı. THY, “MESAM, MSG, MÜ-YAP ve MÜYORBİR meslek birlikleri yaptıkları sözleşme gereği, THY uçaklarında yer alan tüm eserlere ilişkin eser, icra ve fonogramlardan oluşan repertuvarların THY’ye ait tüm uçakların yurtiçi ve yurtdışı uçuşlarında yayınlanması veya her türlü görsel işitsel olarak yayınlanabilecek tüm müzik içeriği için izin alındı” demiş. Universal ise, “Universal Music Group repertuvarında bulunan müzik eserlerinin bu tarz lisanslamalarını Universal Music kendisi yapmaktadır ve bu çerçevede meslek birliklerinin Universal Music Group’a ait herhangi bir müzik eserini bu tarz bir uygulama ve dijital olarak herhangi bir şekilde kullandırma yetkileri bulunmamaktadır.

        Bu açıdan THY tarafından yapılan savunmanın herhangi bir hukuki geçerliliği bulunmamaktadır. Bunun yanında bir an için meslek birliklerinden böyle bir yetkinin alınabileceği düşünüldüğünde dahi, THY ile meslek birlikleri arasında imzalanmış olan sözleşme de, Universal Music Group’a ait eserleri tek tek, şarkı veya albüm olarak seçerek dinlemesine ve bu eserlerden şarkı listeleri oluşturmasına imkân vermemektedir. THY’nin kullanımı bu çerçevede değerlendirildiğinde de hukuka aykırıdır. Konuyla ilgili meslek birliği MESAM tarafından da açıklama yapılmış ise de; MESAM’ın izin verme yetkisine sahip olduğunu belirttiği haklar basit telif haklarıyla sınırlıdır. Universal Music Group’a ait müzik eserlerine ilişkin komşu haklarla ilgili olarak MESAM’ın herhangi bir izin verme yetkisi bulunmamaktadır.

        Bu yetki sadece Universal Music Group’un haklarının Türkiye temsilcisi olan tarafımıza aittir” demiş. Kendi adıma Universal’in durduğu yeri daha inandırıcı bulsam da tarafların şimdilik uzlaşmaya yakın oldukları izlenimini taşımıyorum. “Keşke iki şirket, internet ve benim üzerimden karşılıklı konuşacağına oturup meseleyi halletme yoluna gitseler” diyeceğim ama belli ki bu iş mahkemede sonlanacak.

        Diğer Yazılar