Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün Sayın Hulusi Derici'nin sesi pek gür çıkıyordu.

        Hitler'li utanç reklamına sahip çıkıp bizlere reklamda farkındalık yaratma dersleri veriyordu.

        Hatta arada hepimizin espri anlayışının ne kadar güdük, kendisininkinin ne kadar yüce olduğu vurgusunu yapmaktan kaçınmıyordu.

        Oysa bir gün geçti ve Derici geri adım atmak zorunda kaldı.

        Reklamın geri çekildiğini açıkladı.

        Gerekçe olarak sarf ettiği cümle ise hayli düşündürücü: "Musevi toplumunun hassasiyetini göz önüne alarak reklamın yayınına bugün itibarıyla son verdik."

        Yani topu Musevilere atmayı tercih etti.

        Üstelik bu basit cümleye bir özür iliştirmeksizin.

        Demek ki Musevi toplumunun espri anlayışı kıt.

        Demek ki Hitler'in yaktığı 6 milyon insanın acısını ciddiye almak ve bundan rahatsız olmak için sadece Musevi olmak gerekiyor Sn. Derici'ye göre.

        İnsanlığa karşı işlenmiş bu suçtan ve o korkunç adamın televizyonda şampuan reklamı kahramanı olarak lanse edilmesinden rahatsızlığı sadece Musevi toplumu duymadı.

        İnsanların katledilmesini hangi dinden, ırktan olurlarsa olsun içine sindiremeyen insanlar şükürler olsun ki var bu ülkede.

        Bu bir mesleki deformasyon mu bilemiyorum ama insanın kendi yaptığı işle gözünün kamaşması ve bu işle ilgili sorun çıkınca rahatsız ettiği insanlardan basit bir özrü esirgemesi çok sorunlu bir davranış...

        Kıroyum ama 20 lira bende!

        UTANDIM. "20 lira fazla ödeyen herkesin önüne geçecek" yazıyordu başlığında.

        Buna göre bundan sonra Gebze Eskihisar ve Yalova Topçular arasında hizmet veren arabalı vapurda araçlarıyla seyahat edecek olan yolcular 20 lira daha fazla ücret verdiklerinde kuyrukta beklemeyip, bekleyenlerin önüne geçirilecekmiş.

        Bu karar, son dönem hizmetleriyle gayet olumlu bir kamuoyu algısına sahip olan İDO tarafından alınmış.

        Gerçekten utanç verici.

        Önceden rezervasyonla çalışmayan arabalı vapur hizmetinde fazladan 20 lira verip bekleyen onlarca insanın önüne geçme uygulaması İDO'ya hiç ama hiç yakışmadı.

        Bu karar, insanların bilet alıp aynı anda bindiği yani birbirlerinin haklarına tecavüz etmeden farklı fiyat vererek farklı mevki bilet alma uygulamasından çok farklı. Burada açık açık sınıfsal farklılıklar konuşacak.

        Çünkü dün televizyonda Topçular'da vatandaşla yapılmış röportajları izledim. İnsanlar çok öfkeliydi. "Kavga çıkarırız, çok bozuluruz" diyorlardı. Ama beni asıl etkileyen, öfkeli konuşmayan yaşlıca bir amcaydı.

        İNSAN DELİRİR

        Kendisi çiçekçiymiş. İki günde bir bu vapuru kullanıp çiçek taşıyormuş otomobiliyle. Amca çok sakindi ama hafiften sesi titriyordu.

        "Benim verecek 20 liram yok ama bunu verecek olan neden benim önüme geçecek anlamadım evladım" diyordu.

        Bu uygulama insanı insana düşman eder. Çok tartışma çıkar, tatsız şeyler olabilir.

        Düşünün hele de bayram gibi yoğun günlerde dakikalarca beklemişsiniz, sıra tam size gelmiş, sizden bir önce fazladan 20 lirasını veren bir vatandaş gemiye alınıyor ve siz bir sonraki gemiye kalıyorsunuz.

        İnsan delirir.

        20 liranın, sınıfsal farklılıkları bu kadar net ve kesin ortaya dökebildiği başka bir uygulama görmedim. Duymadım.

        Umarım İDO yetkilileri bu uygulamayı gözden geçirir, herkesin uslu uslu sırasını beklediği, 20 liraya davranıp bir anda insanların haklarını gasp edemediği eski sisteme geri döner.

        Özel okula süt yok mu?

        BU konu tartışılıyormuş. Polemik olmuş hatta. Devletin tüm ülke çapında öğrencilere süt dağıtma kararı almasının ardından Türkiye Özel Okullar Birliği yetkilileri çıkmış, "Hani bize, hani bize" demiş.

        Onların okullarında okuyan çocuklara da süt verilip verilmemesi tartışılıyormuş.

        Ama bence bu sadece detay.

        Önce oturup "Devlet tüm ülke çapındaki öğrencilere süt dağıtmalı mı?" diye tartışmalıyız. Çünkü bu işin rakamı çok büyük. Devlet sütü bedavaya almayacak.

        İhaleye çıkıp litresine 70-90 kuruş bandında para verecek. Hesap ortada. Bu ihale tamamlandığında SEK Süt'ün işlem hacmi kadar bir para harcanacakmış.

        Kaynak? Bildiniz, bizim vergiler...

        AĞLAŞIP DURMAYIN

        Sosyal devlet tartışmalarına filan girmeye gerek yok. Devlet zaten düşküne kömür, buzdolabı, gıda maddesi gibi yardımlarda bulunuyor. Dolayısıyla hangi öğrencinin maddi olanaksızlıklar dolayısıyla süte ihtiyacı olduğu bilgisi elinde.

        Okulda herkese dağıtmak yerine bu öğrencilerin evlerinin önüne her sabah süt şişesi bırakabilir. Üstelik bu jest sadece muhtaç öğrencileri kapsadığında, bir anda çok büyük kalabalıklar yerine gerçekten ihtiyacı olanlara daha uzun süre süt ve hatta yanında peynir bile dağıtılabilir.

        Bu iş için ayrılan bütçenin de büyük kısmı belki halkın daha acil ihtiyacı olan sağlık sistemimize kaynak olarak aktarılabilir. Baştaki tartışmaya gelince, özel okulların yöneticileri sağda solda ağlaşıp durmasınlar.

        Bi zahmet velilerden topladıkları milyarlarca liranın bir kısmına kıyıp öğrencilerine süt dağıtsınlar. Her yıl dünyanın zammını yapmayı biliyorlar!

        Diğer Yazılar