Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YAZILI basında erkek köşe yazarı meslektaşlarımızın kadın meselelerine girmeleri için çok çok vahim şeyler olması gerekiyor.

        Artık birçoğuna sıradan gelen günlük kadına şiddet haberleri hakkında kalem oynatmayı pek seksi bulmuyorlar.

        13 yaşındaki çocuğa kalabalık bir grubun düzenli olarak tecavüz etmesi sonrası mahkemenin çocukta rıza araması, bu az sayıda birlik ve beraberlik içinde eleştirdiğimiz kadına şiddet ve sonrasında yaşanan adaletsizlik zinciriyle harmanlanmış olaylardan biri oldu.

        YARGITAY ÖNEMLİ

        Günlerce köşelerde, manşetlerde, birinci sayfalarda bu olaya tepki yağdırdık. Ne derece etkili olabildiğimizi ve yargının minik, reşit olmamış bir çocukta rıza arama fikrinden pişman olup olmadığının etkilerini yeni yeni görüyoruz.

        Tabii ki kimse pişman olmamış bu insanlık dışı fikirden.

        Hatta dün gördüm ki küçük çocuklarda cinsel istismar suçunda rıza aramanın yanına "Büyük görünüyor mu?" kriteri eklenmek üzere.

        Söz konusu olay 2006'da İzmir'de gerçekleşmiş. Bir çocuğun cinsel istismarının söz konusu olan bir davada mağdurların 7 yıl sonra hâlâ adalet arayışında olmaları ayrı bir bunaltı konusu, ama neyse ki Yargıtay bu gecikmenin üzerini örtecek başka bir acayipliğe imza atmış.

        İzmir Karşıyaka'da 14 yaşındaki kız, 2006 yılında bir adama âşık olduğunu ve ailesi karşı çıkarsa kaçacaklarını belirtip söz konusu şahısla birlikte yaşamaya başlamış.

        Sonra da hamile kalınca adam hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan dava açılmış.

        Kızın bebeğinin babası olan şahıs duruşmalarda, "Fiziken 17-18 yaşında görünüyordu. Gerçek yaşının 15'ten küçük olduğunu bilmiyordum" demiş.

        ENDİŞE VERİCİ

        Ancak Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu savunmayı yeterli bulmayarak hapis cezası vermiş.

        Yargıtay 14. Daire ise önüne gelen bu davada son kararı vermeden önce çocuğun suç tarihinde 15 yaşından büyük görünüp görünmediğinin belirlenmesi gerektiğini belirtip bilirkişi incelemesi istemiş.

        Bu olayda ailenin tuhaf tutumu, 14 yaşındaki bebeyi bir adamla birlikte yaşamaya göndermeleri falan değil, alacağı karar içtihat sayılacak olan Yargıtay'ın final sözü önemli. Aile belli ki bir boğazdan kurtulmak için elinden geleni yapacak durumda bir aile. Bu yeterince mide bulandırıcı zaten.

        Ama Yargıtay bu davada "cinsel istismar suçu işlendiği tarihte çocuk büyük gösterdiğinden suç işlenmediği" tadında bir cümleyi zabıtlara geçirirse bu karar benzer birçok cinsel istismar suçu için emsal teşkil edecek.

        Yani yaşından büyük göstermek, cinsel istismara uğramak için yeterli ve haklı bir sebep olabilecek. Belki de tacizciler zaten bu tarz duruşmalarda adaletin kendilerine bol kepçe dağıttığı indirimlerine yenisini ekleyecekler. Yargıtay'ın çocuğa cinsel istismar gibi çok katı olacağı bir suç karşısında işi sulandırıp cezayı esnetmeye çalışması çok ama çok endişe verici.

        ÇANAK TUTMAYIN

        Bu konuyu çocuk yaşta evlilik yapıp kocaları hapse atılan kadınların dramı gibi göstermek ve çocuk yaşta evliliğe yasal zemin yaratmaya çalışmak, rızası olmadan zorla evlendirilen çocuk gelinlerin hayatını da zehir etmek anlamına geliyor.

        Kimse kusura bakmasın ama 13-14 yaşında severek evlenip çocuk doğuran çocuk annelerin çoğalmasına çanak tutmak, kadını daha bireye dönüşmeden eğitim hakkından, kocasını seçme hakkından alıkoymaktır.

        Göz koyduğun bebeyi kaçırıp, tecavüz edip sonra da mahkeme önünde "Severek evlendik, hem yaşı büyük görünüyordu" demeyi yasallaştırmaktır.

        Yargının buna da çanak tutuyor olması ise ayrı bir acayiplik...

        Rüzgar televizyonda iş bulabilecek mi?

        CİNSİYET değişikliğini Ayşe Arman röportajıyla açıklamak gibi cesurca bir harekete girişen Rüzgar Alkoçlar, samimiyetiyle o günlerde özellikle sosyal medyada övgüler almıştı. Onu eleştirenler kadar cesareti yüzünden kutlayanlar da hayli kalabalıktı.

        Ona yeni hayatında başarılar diliyordu insanlar tüm iyi niyetleriyle. Rüzgar'ın sınavı ise geçirdiği psikolojik ve tıbbi zorlu sınav değil bence asıl şimdi başlıyor. Ortalık ona gelen dizi teklifi haberleriyle çalkalanıyor.

        Oysa ben bu konuda biraz ümitsizim.

        Bu iklimde Rüzgar'ın televizyonlarda iş bulması çok kolay olacak gibi gelmiyor bana.

        Kayıp Şehir dizisinin başına gelenler bu kadar tazeyken hem de... Umarım haksız çıkarım.

        Umarım...

        Diğer Yazılar