Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, ne kadar geç ve güç olursa olsun hepimiz ama hepimiz gelişiyoruz. Kulüplerimiz, yöneticilerimiz, oyuncularımız ve hatta taraftarlarımız gelişiyor. Medya da gelişiyor. Teknolojik anlamda da kalite anlamında da.. Baksanıza bir dönem ekranların, gazete köşelerinin aranan isimleri bugün tek tük kaldı. Artık bambaşka isimler var.

        Kendini en az geliştiren kesim Türk teknik direktörler. Bir sürü takım dönüp dolaşıp hep aynı havuzdan bazı Türk hocalara hala ve ısrarla şans veriyor. Emin olsunlar son seneleri... Birkaç yıla iş bulamayacaklar. Yine de içlerinden bir ikisi kendini daha da üst seviyelere taşıdı.

        Ama kendisini hiç ama hiç geliştirmeyen futbol kesimi hakemler. Bu futbol dünyasında hakemler hariç kime ‘hakem’ deseniz “Aman ağabey...” diye başlayan cümleler duyarsınız. Bu kadar ezoterik, kendi içinde klikler yaratan, ahbap çavuş ilişkileri vıcık vıcık olmuş; 3 kuşak akraba-i taallukat merkezli başka hakemlik müessesi dünyada yok.

        Hakemlik camiasına 20 yaşında giren biri; önce idealist olsa bile 2 yıl içinde klikleşme içine girmek durumundadır. 3 büyükleri kollama konusunda yeterince ders almış, kendine bir klik içinde yer bulmuş 25 yaşına gelmiş bir hakem ölümcül bir hata yapmazsa hayatının sonuna kadar bu camiada kalır.

        Günün birinde hakemliği hiç süper lig seviyesinde olmasa bile hatta hayatında hiç süper lig maçı yönetmemiş olmasa bile meslek bittiğinde gözlemci sonra da MHK üyesi en son iyice yaşlandıklarında temsilci olup ‘ekmeği bir şekilde’ kazanıyorlar.Hele hele biraz yetenekli, lisan bilen biriyse bu kişi; 30’dan itibaren UEFA’ya göz kırpıp medyayla da ilişki kurarsa değmeyin keyfine.. Dolayısıyla kliklerin hakim olduğu bu camiada tam anlamıyla düzelme asla ve kat’a mümkün değil. Tıpkı Türkiye’nin bir dönemi gibi liyakata değil aidiyete bakılan bir ortam gelişemez. Türk hakemliğinin gelişimi için gerçek anlamıyla ve tam olarak bir devrim yapmak şarttır.

        Benim önerim son 5 yıldır aynı. Mevcut hakemlerimizin yüzde 80’inin hakemliği bitirilmeli.

        20-23 yaş aralığındaki genç hakem adayları; 10 kişilik yerli yabancı karma bir eğitimci grubu ile 2 yıllığına kampa alınmalı. Bu 2 yıllık sürede yabancı hakemler maç yönetmeli. MHK Başkanı kesin ve net olarak yabancı olmalı ve ekibi maksimum 3-4 kişiden oluşmalı.4 yıllık yabancı MHK Başkanlığı döneminde ilk 2 yıl tamamen yabancılar; 3. Yıl yabancılar ve yerliler 4. Yıl ise derbiler dışında tamamen yerlilerin yöneteceği bir planlama yapılmalı. Eski hakemlerin hiçbiri ama hiçbirinin içeri alınmayacağı; mevcutların yüzde 90’ının gönderildiği gözlemci yapısı da tamamen değişmeli.

        Gözlemcilerin büyük bir kısmı da ilk 2 yıl için yabancı olabilir. Ancak 4 yıllık bir nesil değişimi söz konusu olduğunda Türk hakemliği düzelir. Yoksa isimler değişir sistem aynı kalır. Oysa kanseri yaratan bu sistem. Benim önerim bu; başka önerisi olan varsa dinliyorum; ama lütfen devrimden bahsedelim günlük pansumanlardan değil.

        BENİM 2016 SEÇİMLERİM

        Efendim modadır yıl sonunda bir önceki senenin ‘en’leri yapılır. Bir kere tüm okurlarıma başta can sağlığı ile mutlu bir yıl dilerim. Bence 2016’da önemli sportif olaylar: Arda Turan’ın Barcelona’da forma giymeye başlaması. Milli takımımızın Fransa’daki olaylı dedikodulu başarısızlığı; Arda-Terim gerilimi; Beşiktaş’ın stadyumsuz şampiyonluğu; G.Saray’ın Riekerink ile 2 kupa kazanması ve futbolumuza KDV dahil yaklaşık 600 milyon dolar değer biçilmesi Türk futbolunda yılın olayları. Leicester peri masalı; Wardy’nin film olacak başarı öyküsü, Portekiz’in Avrupa şampiyonluğu; Cristiano Ronaldo’nun ve Messi’nin, milli takım başarısızlıkları ya da sakatlık nedeniyle döktükleri gözyaşları ile onların neden ‘büyük’ sporcular olduklarını bir kez daha kanıtlamaları da dünya futbolu için önemliydi. Cleveland Cavaliers’in 3-1 geriden gelip 4-3 ile NBA Şampiyonu olması; az karizmalı tenisçi Murray’ın Britanya kahramanı olması; Bolt ve Phelps efsanelerinin Rio’da son kez olimpiyatta altın almaları da unutulmazlar arasında. Benim için ise 2016 en çok Tutya Yılmaz ve Mete Gazoz’un olimpiyat macerası demek. Chapecoence takımının başına gelen facia ise bu anlamda berbat bir yıl olan 2016’nın sonlarında spor dünyasının önemli kayıplarındandı.

        Diğer Yazılar