Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıldırım Demirören’in başkan seçildiği son genel kurulda aslında TFF yönetimine gireceği söylenen ama seçimden önceki gece listeden çıkarıldığı öne sürülen Hilmi Gökçınar, TFF’ye başdanışman olarak atandı. Gökçınar’ı, Gökçek’li Ankaraspor yıllarından beri futbolun içinde olduğu dönemlerden tanırız. Kendisi, TMSF yönetimindeyken Lig TV’de de yönetici pozisyonundaydı.

        Camiada bilinen ve tanınan bir isimdir. TFF’de 10 küsur danışman var ama ilk defa bir başdanışman atandı. Bu atama ilginç, çünkü hemen 2 önerme ortaya atıldı:

        A- Gökçınar sevilen biri ve bir süredir Ankara’dan görev bekliyordu. Kendisine bir görev alanı oluşturulamadığı için ‘görevsiz’ kalmasın diye bildiği ve sevdiği futbol dünyası içine geri döndürüldü. Eh ona da danışman sıfatı yakışmayacağından başdanışman sıfatı ile atandı.

        B- Gökçınar, TFF’ye son zamanlardaki ‘bomba’ları denetlemesi için bizzat Ankara tarafından gönderildi. Tahmin edersiniz hangi önermeyi hangi tarafların ortaya attığını. Bence hangi önermenin doğru olduğu bundan sonraki süreçte belli olacak. MHK başta, kurullar büyük çaplı bir değişikliğe girerse bilin ki Gökçınar TFF’ye müfettiş olarak atanmıştır. Yok bir iki göstermelik değişiklik ile dostlar alışverişte görsün misali kurul değişikliği yapılırsa ilk önerme daha doğru demektir. Yaşayıp göreceğiz.

        GAME OF THRONES FUTBOL 2. SEZON

        Hakan Şükür ve arkadaşlarının başını çektiği grup, edindikleri kariyer gücü ve popülarite ile yetinmediler. Politik güç devşirme peşinde de oldular. Bunun için kimi zaman Sedat Peker ile aynı havuzda yüzdüler, kimi zamansa Fethullah Gülen’le maklube yediler. Amaçları belliydi, artık futbolu onlar yönetmeliydi. Bu kadar güç, bu denli şaşaa, zengin olmasına zengin ama üst sınıfa mensup bir takım kişilerin elinde olmamalıydı. Bu uğurda kimi zaman gazetecileri “Hop Hop Top” tezahüratı öznesi yaptılar, kimi zaman ‘Büyük Başkan’ları ile jip krizi çıkarmaktan çekinmediler. Milliyetçi-muhafazakâr biatçı kökenli tribün liderleriyle kanka oldular. Ama ne entelijiyansları yeterliydi ne de ticari zekaları. Hedefledikleri ‘yüksek mevkiler’e ulaşmak adına milletvekili bile oldu biri ama o da şimdi ülkeye giremiyor.

        Bugün Arda-Burak-Selçuk dediniz mi yüksek kontratlarla ciddi maddi birikim yapmış, bir önceki kuşağa göre yurt dışı yaşam tecrübesi ve teknolojik üstünlükle bezenmiş altyapılarına sahipler. Onlar da gerektiğinde ve ‘icabında’ siyasetle verkaç yapabildiklerini gösterdiler. Bugün yerleşik statükoyu temsil eden son isim olan Fatih Terim’le bu isimlerin yaşadığı mevzuyu basit bir ego savaşından öte taht savaşları olarak görmek lazım. 1. sezon bitti. Sezon finalinde Arda, Milli Takım’ı bıraktı. Savaşın devamı 2. sezonda...

        Diğer Yazılar