Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MEDYA ve özellikle televizyon dünyası, gelen son haberin şokunu yaşıyor. Kablolu yayıncılığın ve uydu yayınlarının motor gücü olarak bilinen, bizde de dizileri gösterilen HBO (Home Box Office) internet üzerinden yayıncılık işine de bütün gücüyle girdiğini açıkladı.

        Kısa süre öncesine kadar internet ve dijital âlem nedeniyle kâğıt baskı gazetelerin sonunun yaklaştığı düşünülüyordu. Bu doğru çıkmadı, gerçi birçok gazete yenilikleri kucaklamazsa sarsılacağını gördü ve gereken yenilikleri eski olanla birleştirdi.

        Bu nedenle gazete âleminde internetin etkisi sanıldığı kadar vahim ve yıkıcı olmadı, en azından şimdilik durum böyle değil. Ama görünen o ki, televizyon âlemi sarsıntıyı o kadar kolay atlatabilecek gibi görünmüyor. Klasik TV yayıncılığına yeni standartlar getirmiş olan ve yaptığı SOPRANOS. GAME OF THRONES, TRUE DETECTIVE ve BOARDWALK EMPIRE gibi Türkiye’de de çok izlenen dizilerle dizi yapımcılığına yeni kurallar koyan HBO, internet üzerinden yayına geçince, bu âlem “Klasik televizyon yayıncılığının acaba geleceği olacak mı?” diye tartışmaya başladı.

        Antenlerle, kabloyla veya uydu aracılığıyla yapılan klasik yayıncılık, internet rekabeti karşısında dayanamıyor. “İnternet streaming” teknolojisi kullanılarak yapılan TV yayınları, hem yeni teknolojileri çok daha verimli kullanma şansına sahip, hem de alışılmış yayıncılık karşısında büyük maliyet avantajları var.

        Hızla gelişmekte olan yeni teknolojiler nedeniyle artık eskiden olduğu gibi oturma odasında ekranın karşısına geçip yayın izleme döneminin neredeyse sonuna gelindi. İnsanlar artık istedikleri yayını, istedikleri zamanda, istedikleri yerde, tercih ettikleri cihazdan izlemek istiyor.

        Yılların şirketi olan ve dünya reyting ölçüm alanına yeni standartlar getiren Nielsen bile bu yeni gelişmeye adapte olamadı. Örneğin, son aylarda Nielsen ölçüm sisteminde önemli bir kriz yaşanıyor. Eylül ayı başında, her zaman olduğu gibi Amerikan TV yayıncılığında yeni sezon başladı. Her kanal en iddialı olacağı dizi ve şovları ardı ardına yayına sokmaya girişti.

        “Legacy” istasyonlar olarak bilinen, en eski, en köklü kanallar yani CBS, NBC, ABC ve bunlara ek olarak FOX, birçok güzel yeni yapımı gösterime koydu. Ancak kanallar ne yaparlarsa yapsınlar Nielsen’in reyting ölçüm sisteminde hiçbir gelişme görülmüyordu. Toplumda çok konuşulan ve gazete dedikodu sayfalarının hemen malzemesi haline gelen şovların bile reyting alamadığı, hatta reytinglerinin düşük olduğu görülüyordu.

        Nielsen bu durumun kendi reyting sistemindeki bir hatadan kaynaklanabileceğini düşündü ve kendi içinde büyük bir sistem analizine girişti. Aslında Nielsen’in reyting ölçüm sistemi bizde olduğu gibi eskimişti, o eski bir TV âlemi dönemine ait olan, o âlemin değerlerini yansıtan bir sistemdi.

        Şimdi ise yeni izleyiciler, şovları, dizileri reytinglerin ölçüldüğü sabit ekranlardan değil, tabletten, akılı telefonlardan değişik saatlerde izliyorlar ve bunlar henüz reytinglere yansıtılmıyor. (Bunları da içeren yeni sistem çalışmaları henüz deneme aşamasında.)

        Yani eski kanallar, yeni seyircinin izleme âdetlerine uyan bir yayıncılığa geçmek zorundaydılar ve diğer cihazlardan yapılan izlemeler de dahil edilmeden reyting sistemine güvenmeyeceklerdi.

        Kâğıt gazeteyi okuma alışkanlığı dirençli çıktı, ama kâğıt baskı gazeteler de internetle arasında bir sentez oluşturup kendisini bir şekilde koruma altına aldı. Televizyon kanalları ise değişime nedense kolayca adapte olamadı.

        Bu arada NETFLIX, HULU, AMAZON PRIME gibi internet streaming teknolojisinden yararlanıp internet üzerinden yayıncılık yapan şirketlerin de muazzam rekabeti geldi. NETFLIX birden Amerika’nın en güçlü yayıncılık şirketi haline geldi, standartları o koymaya başladı. Örneğin, kablolu yayıncılık âlemi HBO gibi çok güçlü olan ve kendi ürettiği şovlarla yayıncılığa yeni bir soluk getiren şirket de sonunda direnmeyi bırakıp dijital âlemin imkânlarından yararlanmaya girişti. Şimdi Amerikan piyasasında HBO, kısa süre sonra sadece internet üzerinden yayıncılık işine de girişecek. Bu tüketiciye hem kablolu dünyada hayli yüksek para ödeyerek almak zorunda olduğu kaliteli HBO yayınlarını çok daha az masrafla alma imkânını getirecek, hem de izleyici yayınları sadece belirli zamanlarda, belirli sürelerle, hep aynı yerde izleme zorunluluğundan kurtulacak.

        Şimdi HBO’sunu istediği zamanda, istediği yerde, istediği cihazdan, istediği sırada izleyebilecek, yani anlayacağınız HBO 21’inci yüzyılın TV izleyicisine artık daha güçlü ulaşacak. (Bunun ilk denemelerini HBO GO sistemiyle yapmışlardı, şimdi ise çok daha kapsamlı, çok daha güçlü bir internet yayıncılığı sistemi oluşturuyorlar.)

        Çok güçlü bir rakip gelmekte olduğunu gören NETFLIX ise bu yeni rekabetin kendileri açısından fazla önemi olmayacağını açıkladı. “Bunu da zaman gösterir” demekle yetineyim şimdilik.

        Türkiye eskimiş, çağın gereklerine karşılık veremeyen yayıncılık biçimleriyle, yeni izleyicinin arzularına karşılık veremeyen yayın teknolojisiyle ve dizi tarzıyla değişmemekte ısrarlı olursa, yeni dünyada nasıl ayakta kalabilecek, bunu anlamak mümkün değil.

        Bence ilk adım olarak tüm önde gelen TV kanalları, internet yayıncılığının imkânlarından da yararlanacak yeni bir sisteme geçmeye başlamalı. Bu arada artık hiçbir programın ne kadar para harcanırsa harcansın sosyal medyayı kullanmadan başarılı olması da imkânsız görünüyor. Bu da dikkate alınarak klasik TV kanallarımızın internet yayıncılığını da sistemleri içine alırken sosyal medyayı, programlarının tutması ve başarısı için yoğun olarak kullanmaları (ve hızlı dizi kaldırma alışkanlığından kurtulmaları) zamanı çoktan geldi.

        Diğer Yazılar