Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        REKLAMI görmüşsünüzdür... Hani kadına “Teyze”, adama “Amca” diyorlar, onlar da acılı biçimde “Bana amca/teyze dediler” diye türkü söylemeye başlıyorlar ya.

        Bu reklamı seyrederken kendi halimi düşünmeye başladım.

        Hani “Gece yattık, sabah uyandık, dilimiz değişmiş” diyorlar ya, bana da buna benzer bir şey oldu. Sanki akşam “abi” olarak yattım, sabah kalktığımda “dede” olmuşum gibi geliyor bana.

        Bende bu geçiş çok hızlı oldu nedense. Aradaki “amca” aşamasını bile yaşayamadım. Bu yüzden “Amca” denildiği için reklamda üzülen adamı bayağı kıskanıyorum.

        Ben türküden hoşlanmam, hatta bir defasında bana “türkü bar”a gitmeyi teklif etti diye bir adamla görüşmeyi kestim. Bu yüzden reklamdaki türkü benzeri şeyi dinlerken bile acı çekiyorum. “Bana dede, dede dedileeer” diye şarkı söylemeyi de düşündüm ama tabii ki söylemedim.

        Size bir şey söyleyeyim mi, bu ülkede yaygın bir düşüncesizlik, densizlik hâkim. İnsanlar sizin özeliniz olabilecek her konuda bir talebiniz olmadan yorum yapmayı normal buluyorlar.

        En basitinden, yaklaşık 30 yıl görmediğiniz bir adam yanınıza yaklaşıp size, “Selam, çok iyi gördüm seni, maşallah hayli kilo almışsın” diyebiliyor.

        Veya kendinize güvenerek sizden 50 yaş küçük bir genç kızla çıkmaya başladınız diyelim. Yine birileri karşınıza çıkıp kız için, “Maşallah kızınız mı, nerede okuyor?” diye sorabilir her an.

        Sana ne lan, alan memnun veren memnun, sen niye fikir bildirmek zorundasın değil mi. Ama siz düşünceli olduğunuzdan onun karısı için, “Anneniz mi, verin elinizi öpeyim teyzeciğim” diyerek öç almaya gitmezsiniz veya ilk örnekteki gibi size şişman diyen onun bunun çocuğuna, “Sana da maşallah, kel ve kart dallamalara dönüşmüşsün” demezsiniz.

        Burada beni asıl ilgilendiren densizler, beni çocuğumla yolda görüp de yanıma gelerek “Torununla gezmeye mi çıktın?” diye soranlar. Ve bunlardan binlercesi var. Anladığım kadarıyla Türkiye’de insanlar, bir adamın geç baba olması ihtimali bulunmadığını düşünüyorlar.

        İnsanımıza göre illa bıyığın yeni terlerken çocuk yapacaksın ve benim yaşıma geldiğinde onlarca torunun filan olacak, hatta torununun çocuklarına da kavuşacaksın. 19 çocuk ve 30 torun olmadan insanlar mutlu olamıyorlar.

        Benim gibi geç yapılan tek çocuğu olanları ya sakat ya da deli olarak görüyorlar. Oğlum iki yaş daha büyüsün, Türkiye’de normal kabul edilen çocuk yapma yaşına kavuşsun, ona zorla bir çocuk yaptıracağım ve bu dede olma teröründen artık kurtulacağım. Türkiye nedeniyle benim çocuğum da bana “Dede” demeye başladı. Karım ise bana bunu demekten özel zevk alıyor gibi.

        Ben artık kolayını buldum; sokakta görüp konuştuları zaman karımı kızım, oğlumu da torunum olarak baştan tanıştırıyor ve lüzumsuz diyaloglardan kestirmeden kurtuluyordum. “Dum” diyorum, çünkü bu reklam bana bir fikir de verdi.

        Bir daha kalabalık yerde bana “Dede” denecek olursa aynen bu reklamda olduğu gibi ağlayıp “Bana dede, dede dedileeer” diye bağıra bağıra şarkı söyleyeceğim, hatta yere oturup acıyla dizlerimi dövmeye başlayacağım.

        Benimle konuşan kişi hâlâ durumu anlamamakta ısrar eder, yaptığının aslında ayıp olduğunu anlamazsa, son çare olarak elimde ne taşıyorsam onu kafasına indireceğim.

        “Ya elinde bir şey olmazsa” diye düşünmeyin; eğer ben Rana ile dolaşıyorsam elimde mutlaka bir şey taşıyorum demektir; çünkü o bir alışveriş hastasıdır.

        Diğer Yazılar