İşte Türkiye'ye gereken vizyon bu
BAZEN öyle bir işle karşılaşırsınız ki, içiniz birden heyecanla dolar, geleceğe umutla bakmaya başlarsınız.
Çoğunuz farkındasınız ama Türkiye’nin hiç bitip tükenmeyen krizleri ve gelecek korkusu bizleri bireyler olarak fena halde yaralıyor.
Bize umut verecek hiçbir şey kalmamış, her şey kötüye gitmeye mecburmuş düşüncesine kapılıp boğulmaya başlayabiliyoruz.
Oysa durum katiyen öyle değil. Aslında geleceğe umutla bakmamız için birçok neden var da, biz onları kötümser örtünün altında göremiyoruz.
Eğer çocuklarımıza, gençlerimize daha iyi, daha güzel bir ülke bırakacaksak, bizim üzerimize serilen kötümserlik örtüsünü yırtıp atmalıyız.
Eğer gücümüz örtüyü tümden fırlatıp atmaya yetmiyorsa bile arada bir o örtünün verdiği kötümserlik kısırdöngüsünün bize sağladığı yalancı durgunluğu huzur sanmayalım ve hiç olmazsa örtünün altından güzel şeylere de bir bakalım.
Ben birkaç gün önce bunu başardım.
Bu, Türk Hava Yolları sayesinde oldu. Bu şirketin dinamik vizyonu, modernliği, beni daima coşturmuştur da bu defa yaptığı zihnimi de entelektüel açıdan doyurdu.
21’inci yüzyılın bu devrimci günlerinin hiç duran, durağanlaşıp kendine üzülmekle yetinen ülkelere tahammülü yok. Biz üzerimize çöken kötümserlik nedeniyle maalesef bu görüntüdeyiz. Global yeni düzen maalesef bu şekilde kalan kişileri de, kurumları da, ülkeleri de tasfiye edecek; bu tür yapılanmaların yeni düzende yaşam hakkı yok.
Oysa Türkiye, THY gibi vizyonlu ve modern olanı takip eden ve geleceğe yatırım yapan birçok girişimci ruh ile doludur. Kendi kötümserlik kısırdöngümüzün rehaveti içinde yaşayıp giden bizler bu tür dinamikleri görüp kendimizi ona göre yeniden konumlandırmalıyız.
Ben aylardır medyanın değişmeye başladığını ve yeni medyada eski alışkanlıklarımızın tamamen değişeceğini yazıyorum. Buna en büyük örneğim ise BUZZFEED adlı yayındır. Bu site, içeriği ile yayıncılıkta gerçek bir devrim yapıyor. Sadece içeriği ile değil aynı zamanda reklam anlayışını global düzeyde yeniden tanımlıyor. Bu yayın içerik gibi reklam alıyor. Yayının içeriğine benzer konularda yazılmış ilginç haberler reklamverenin sponsorluğunda yayınlanıyor. Bu yeni reklam türüne New York Times da girdi ve pasta çok büyümeye başladı.
Bu tür gelişmeler biz medyacıların arasında tartışılıyor. Biz tartışaduralım THY iş stratejisinde çok devrimci bir adım attı ve bu türden native reklam verdi BUZZFEED’e.
Yayına “15 Reasons İstanbul and San Francisco are Secretly Twins” başlıklı sosyal medyada paylaşılmaya çok elverişli bir yazı konulmuş.
San Francisco ile İstanbul sokaklarından kültürel benzerlikleri veren fotoğraflar var bu yazıda ve sosyal medyada da hayli tartışıldı, zaten amaç da buydu.
İçinde THY’yi öven tek bir laf bile yok, sadece makalenin girişinde “Turkish Airlines-Brand Publisher” yazısı yer alıyor.
İşte bu reklam dünyasında ulaşılan en yeni medya imkânı olan native reklamcılık bu. Ya THY ya da BUZZFEED yazarları içeriği yayına hazırlıyorlar. Silikon Vadisi’nin alanı San Francisco uçuşlarına başlayan THY’yi ilgilendiren bir konu bulunuyor ve bu sanki popüler kültür haberiymiş gibi hazırlanıyor.
Verdiğim başlıkla girin ve bakın bu haberin nasıl yapıldığına. Benim aylardır anlatmaya çalıştığımı, THY tek bir reklamla, anlatabileceğim her şeyi gösterip yaptı bile.
İşte, Türkiye’nin 21’inci yüzyılda global ülkeler liginde küme düşmesini katiyen kabul edemeyecek olan bizler, içimizdeki potansiyeli keşfedip yenilikler yolunda THY gibi hiç korkmadan, risk almaktan çekinmeden yürümeliyiz.
Bunu yaptığımız takdirde üstümüzdeki bu kötümserlik örtüsünü fırlatıp atıveririz. O örtü kalktığında tüm dünyayı şaşırtacak potansiyelimiz de ortaya çıkacaktır. Ben önümüzdeki günlerde İstanbul’dan San Francisco’ya birçok girişimci gencin ellerindeki projelerle uçacağını ve oradan da yeni yatırm imkânları ile İstanbul’a döneceklerini biliyorum.
