Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeniden seçime gidiyoruz, sonucun aşağı yukarı aynı olacağını söyleyenler bence halkı hiç tanımıyorlar.

        Tanımayanlar, kendi arzularını gerçekmiş gibi anlatıyorlar.

        Ben AK Parti’nin yeterince güçlenerek başkanlık sistemi için de gereken adımları atacağına inanıyorum.

        Bu inancım dışında, başlıkta da dediğim gibi “İnşallah kazanır” diyorum.

        *

        Bu “inşallah”ım onların iktidarını pek beğendiğimden değil.

        Ama ortada bir zorunluluk da var.

        Türkiye’de iç dengeler o kadar bozuldu, hayatın her yanı o kadar dengesizleşti, vasatlık her yanı o kadar sardı ki, toplumda paylaşılan ortak değerler kalmadığı gibi ülke bu yüzden hızla kültürsüzleşti.

        Bahsettiğim zorunluluk da işte burada devreye giriyor.

        Hangi iktidar gelirse gelsin, bozulmuş dengeleri tekrar kurma şansı pek yok gibi gözüküyor.

        Ama bence, belki bozan, tekrar yapma şansına sahip olabilir.

        “Dengelerin bu şekilde bozulması AK Parti’nin bilinçli tercihidir, arzuladığı da budur” denilebilir.

        Olabilir de ama tercihleri dengeleri bozmaktan yana olan iktidarlar, bu bozulmalar aşırıya gittiğinde bunun kendi aleyhlerine de çalışacağını ve işi toparlamanın zor, hatta imkânsızlaştığını da görmeliler.

        Yozlaşmada. bozulmada, vasatlaşmada Türkiye kritik eşiği çoktan aştı.

        Yine de bozanın bu işe girerken, bozulanın yerine neyin nasıl konulacağını düşünmüş olduğunu umuyorum.

        Bunun düşünüldüğünü sanmamakla birlikte yine de bunu ümit ediyorum.

        *

        Kritik aşama çoktan geçildi; çünkü yozlaşma, bozulma ve avamlaşma bir noktadan sonra geriye döndürülemez.

        Bozulan hayat tarzları yerine bozulan, yozlaşan, vasatlaşan, ortak hayat tarzı olmaya başlar.

        Türkiye’nin dengeleri o kadar bozulmuş durumdadır ki, global dünyada kültürsüz ülkeler kategorisine girmek üzeredir.

        Kültür bazılarının sandığı gibi, seyredilen bir filmden, dinlenilen bir konserden, okunan bir kitaptan ibaret değildir.

        Kültür, ortak yaşanılan, paylaşılan yaşam tarzıdır.

        İngiliz Marksist düşünür Raymond Williams’ın üzerinde çok çalışmış olduğu bu kültür tanımı, bence en kapsamlı olanıdır.

        Yaşadığımız bozulma, yozlaşma ve avamlaşma süreçleri sonucunda ülkede paylaşabileceğimiz, üzerinde kolay anlaşabileceğimiz bir ortak yaşam biçimi kalmadı.

        Yeni bir hayat tarzının nasıl kurulacağı, bunun nasıl paylaşılacağı, nasıl bir kültür oluşacağı hakkında hiçbir partinin tam fikri yok.

        Kültürümüzün olmaması, bizi asıl parçalayandır, bölendir.

        Bu sürece acil müdahale gerekiyor.

        Bu yüzden tekrarlanan seçimi kazanmanın öyle büyük bir zafer olacağını söylemek de mümkün değil; çünkü kazananın bir imkânsızı başarmak gibi görevi de olacak.

        Diğer Yazılar