Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İngilizce'de “writer’s block” olarak bilinen ve dilimize “bloklanmış yazarlık” veya “yazar tıkanması” diye çevrilen durum, bilimsel olarak şöyle tarif ediliyor: “Yazarın artık yazacak konu bulamaması veya bulsa dahi yazıyı sürdürememesi.”

        Bu ölümcül hastalık gibidir, yazarı bir defa vurdu mu kurtulmak çok zordur.

        Pençesine kolay düşeceğim bir hastalık olarak hiç görünmezdi bana.

        Ama hastalığa “writer’s block” adını veren Psikiyatr Edmund Bergler, “Ben bugüne kadar normal olan bir yazar görmedim” demişti.

        Evet haklıdır, bizler tür olarak pek normal değiliz. İyi yazar olmak, farklı bakmayı, farklı tavır almayı, sıradan olmamayı, herkesten farklı görmeyi gerektirir.

        Hep böyle olmaya uğraştım; farklılığımın bir boyutu olarak makul bir iyimserlik içinde olmak için çalıştım.

        Sadece bu yüzden temelde bir mizah yazarı olarak işe başladım ve hâlâ ruhen çok derinlerimde öyleyim.

        Felaketler anında bile gülümsenecek yön bulmaya çalışmak, yaşananlar karşısında ısrarla iyimser makullüğü sürdürmek, beni yazar olarak tıkanmanın dışında ve ayakta tutan özelliklerimdi.

        Ama açıkça söyleyeyim, şu aralar korkunç bir yazar tıkanması hastalığına düşmek üzereyim.

        Bu memlekette olanlar gülümseme duygumu, iyimserliğimi ve makullüğümü öldürmek üzere. Bunları kaybettiğimde yazı yazmam da manasızmış gibi gelecek bana. Bu sonuca varacağım diye çok ürküyorum.

        Ülkenin yeni normali haline gelen olaylar, benim tek değer verdiğim sermayem olan yazarlığımı hızla elimden alıyor.

        Ekrana yeni bir flaş haber gelecek diye cep telefonumu elime almaktan, gazeteyi açıp okumaktan, TV’de haber dinlemekten ürker hale geldim.

        Çünkü Türkiye gerçeği hakkındaki her yeni gelişme, “yeni Türkiye” adı verilen bu hal hakkında gördüğüm her gerçek, beni ben yapan, yıkılmadan ayakta tutan, hayattaki tek sermayemi, yazarlığımı kanırta kanırta elimden alıyor.

        Türkiye bana biraz zaman tanısa, bu korkunç durumda bile iyi olabilecek bir durumu uğraşarak bulacağım, iyimser makullüğümü yine anlatacağım, ama artık gücüm kalmamaya başladı.

        Beni 18 yaşımda belki “iyi bir şeyler yaparım” diye Marksist olmaya iten, çok sonra ise yine “iyiye yol açarım” diye gazeteci olmaya yönelten; atılmaya satılmaya, arkadan bıçaklanmalara, baskılara direndiren ve her şeye rağmen “iyimser makullüğümü” sürdürten bu ülkenin, bu vatanın maalesef elden gittiğini, korkunç bir sona doğru kontrolsüz yuvarlandığını görüyorum. Bu da nutkumun tutulmasına yol açıyor.

        Şu anda bazılarına göre Türkiye’nin her yanı yazı konusu kaynamakta, ama ben artık yazı konusu bulamıyorum.

        Güzeli ve güzel olabilecekleri anlatamayacaksam, gerçekleri söyleyemeyeceksem, hepimizin bildiği çirkinlikleri tekrar anlatacaksam, hiç yazı yazmamak daha doğru gibi gelmeye başladı bana.

        Dayanma gücüm tükenmek üzere, yazarlığım can çekişiyor. Yazarlığımın tükenmesi, benim insan olarak tükenmem demek. Bu yüzden hâlâ, her şeye, Türkiye’ye rağmen dayanmaya çalışıyorum.

        Umudum, iyimserliğim, makullük duygularım hızla tükenmek üzere. Bunların yerine ne koyabileceğimi de bilmediğimden, yazar olarak var olmayı sürdürebilecek miyim bunu da pek bilemiyorum.

        Diğer Yazılar