Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bayramın ikinci günü canım çok sıkkın olduğundan bir dış politika yazısı yazmaya karar verdim. Şimdi siz benim gibi laubali, üstelik hem şaşı hem de kısa boylu bir adamın boyundan büyük işlere girmemesi gerektiğini düşünüyorsanız ne diyebilirim ki haklısınız. Ama büyük bir dış politika yanılgısının “stratejik derinlik” diye anılabildiği bir ülkede ben de mazur görülmeliyim.

        “Butik Suriye” devleti kurulacakmış. Bir defa “butik Suriye” kavramı bir oksimorondur, yani bir arada kullanıldığında mutlak anlamsızlık ifade eden iki kelimedir. Ayrıca bu “butik” kavramına da hakarettir. Ha, “butik Türkiye” kavramını söyleseydiniz, anlardım. Bize yakışır. Hele bu butik Türkiye’nin sınırları benim tarif edeceğim gibi olursa bu “butik” kavramına da çok uygun bir şey olurdu! Butik Türkiye’nin kuzey sınırı İzmir’de Kordon olsun. Sonra denize paralel ince bir şerit halinde Bodrum’u tabii ki içine alacak şekilde güneye inelim. Benim için ayrı bir oksimoronu oluşturan iç Ege’yi bu butik yeni devlete dahil etmeye ise hiç gerek yok!

        Yeni devlette her vatandaş istediği anda denizi seyrederek Taoist düşüncelere dalma hakkına sahip olmalı. Güney sınırını Bodrum’la bitirebilirsiniz, isterseniz biraz daha Akdeniz’e de gidebilirsiniz. Bunu da referandum belirlesin. Bence böyle bir yeni ülke gerçekten de butik olurdu. Şimdi bu yazdıklarıma hayal diye bakanlar olursa, ben de onlara “Acaba siz şu anda ne kadar fazla insanın böyle bir şey hayal etmekte olduğunun farkında mısınız?” diye sorarım.

        Butik Türkiye’nin dışında kalacak Türkiye’de ne olacağına ise ben ve diğer yurttaşlarım katiyen karışmaz; çünkü biz halkların kendi kaderini tayin etme hakkına saygı gösteririz ve başka ülkelerin içişlerine müdahale etmeyiz. Yani bizlerin geride kalacak Türkiye hakkında bir derin stratejimiz filan yok.

        Son 24 saatte kendimle ilgili bir başka muammayı da çözdüm. 2 yıl kadar önce Fatih Altaylı beni aramış ve “Seni hacca göndereyim mi?” diye sormuştu.

        Başkası yayın yönetmeni olsaydı ve bunu sorsaydı, “Bu adam herhalde delirdi” diye düşünürdüm. Ama söz konusu Fatih olunca bunu düşünmedim; çünkü o çok uzun zamandır zaten zırdeli bir durumdaydı. Neyse bunun teolojik ve diplomatik bir krize yol açabileceğine onu ikna ettim de bu fikrinden vazgeçti. İki yıldır “Bu adam neden durup dururken bunu teklif etti?” muammasına cevap arıyordum. Sonunda önceki gün cevabı buldum. Bu hac döneminde 1000’e yakın insan öldü. “Fatih böyle bir kazanın ben oradayken olacağını umut ederek beni oraya göndermek istemiş olmalı” diye düşündüm ve cevabı bulduğum için içim çok rahatladı.

        Şimdi hacda meydana gelen bu tür olayların yaşanmaması için mütevazı bir çözüm önereceğim. Çünkü biri buna çözüm bulmazsa dünyada en hızlı gelişen din olan İslamiyet’in bu gelişme hızı nüfus azalması nedeniyle duracak. Mütevazı önerim ise şu: İstanbul’da yaşayanlar bilir, yaşamayanlar ise haberlerden duymuştur, bizlerin en büyük sorunu köprülerdeki trafik sıkışıklığıdır. İkinci köprüde (evet kamyonların geçtiği köprü bu) bunu biraz azaltmak için bir çözüm ürettiler. Bu “Yetmez ama evet” dedirten bir çözümdü ve bir rahatlık da yarattı. Gişeleri geçtikten sonraki yollardan birkaçını trafiğe kapattılar ve böylece trafik daha düzenli akmaya başladı. Suudi Arabistan’a bu yolu düzenleyenleri göndersek, hem hacı olsalar hem de buna benzer bir düzenlemeyi orada yapsalar, herkes de rahatça ve gönlünden geldiği gibi şeytan taşlayabilse.

        Ben Putin’in de tamamen delirmiş olduğunu düşünüyorum. Putin bir sonraki görüşmesini Elton John ile yapacakmış ve gündem Rusya’daki eşcinsel hakları olacakmış.

        Eşcinsellere yönelik politikaları Nazi Almanya’sının Yahudilere yönelik politikalarıyla benzer olan bir devletin başkanı olarak Putin, böyle bir görüşmeyi neden kabul etti bilemiyorum. Haydi diyelim ki Putin, devletinin eşcinsellik politikasını değiştirmeye, makul hale getirmeye karar verdi, ama konu eşcinsellik olunca Elton John’un makul olmasına imkân yok. Onun, bu konuda değiştiğini göstermesi için Putin’den, Rusya ağır sıklet güreş şampiyonu olan adamla evlenip üstelik mutlu da olması gibi bir şey talep edeceğine eminim.

        Bu görüşme eğer söylendiği gibi gerçekleşirse Elton John’un o odadan canlı olarak çıkabilmesine bence imkân yok.

        Diğer Yazılar