Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanın bazı gerçekleri görebilmesi için içinde yaşadığı ortamdan uzaklaşması gerekiyormuş. Nasıl ki birlikte olduğunuz kişiyi aslında çok sevdiğinizi bazen ondan uzak kalınca anlarsanız, ülkenizin gücünü de kavramak için bazen uzaklaşmak, gerçeklere biraz dışarıdan bakmak gerekiyor.

        Belki inanmayacaksınız ama bu gerçeği ben son 24 saat içinde anladım ve kavradım. Bazı iş sorunlarını çözmek için uzun zamandır gidemediğim Amerika’ya gittim.

        Ben ne zaman böyle yurtdışına çıksam, yolculuk öncesinde ve süresince iyice dersimi çalışırım. Ülkedeyken iç sorunlara boğazıma kadar gömülüp dış gelişmelerden koptuğumdan, bu dışa açılmaların hemen öncesinde neleri kaçırdığımı ve global düzeyde nelerin tartışıldığını yoğun bir şekilde araştırırım.

        Böyle yaparım ki, o dünyanın içine girdiğimde tartışılan konuların ve gündemlerin dışında kalmayayım. Ben özellikle bu tür gezilerimde medya çevreleriyle ilişki kurduğumdan, bunu yapmak benim için çok daha öncelikli ve kaçınılmaz oluyor.

        *

        Bu defa da global derslerimi çalışırken gördüm ki, galiba Türkiye benim göremediğim kadar güçlü ve büyük olmalı.

        Bu sonuca niye vardığımı anlatınca sizler de bana hak vereceksiniz. İki temel konuda tartışmaları yakından izledim ve çok şaşırdım:

        1- Amerika’da başkanlık seçimi sürecindeler. Ve bu süreçte son derece yoğun ve içerikli politika tartışmaları yapılıyor. Özellikle Demokrat Parti adayları, kendi içlerinde çok yoğun ekonomi politikaları konuşuyorlar.

        Bu tartışmalara katılanların her biri, Amerika’da çok büyük ekonomik sorunların olduğunu, özellikle gelir dağılımındaki bozuklukların ve dar gelirlilerin yaşadığı zorlukların Amerikan toplumunu sarsıp zorlamaya başladığını düşünüyorlar.

        Ve bu kaygı ortaya atıldıktan sonra adaylar Amerika’da ekonomi yönetiminin nasıl olması gerektiğini ve ne tür yeni yapısal politikalara ihtiyaç olduğunu ortaya koyup tartışıyorlar.

        Şimdi hangi kriteri ele alırsanız alın, ekonomiyi hangi boyutuyla konuşursanız konuşun, Amerikan ekonomisi herhalde Türkiye’den yüz misli güçlüdür.

        Bu kadar güçlü bir ülkede, güçlü bir ekonomide siyasiler böyle kaygılar ortaya koyarken, bu kadar büyük güce rağmen bazı tehlikelerden bahsederken, bizde bu tür tartışmalara hiç gerek duyulmaması, alternatif ekonomi politikaları yerine partilerin kaynağını da tam belirtmeye gerek duymadan daha fazla emekli maaşı vereceğini, para dağıtacağını vaat etmesi, hem şaşırtıcı hem de Türkiye’nin ekonomi alanında Amerika’dan bile fazla kendisine güvendiğini ve gerçek gücünü bildiğini gösteriyor bence..

        2- Bir diğer konu da mülteciler meselesi... Şu ana kadar lastik botlarla okyanusu geçmeye girişilmediğinden Amerika bu konunun dışında. Ama Almanya gibi bir başka güçlü görünen ülke, bu konuyu çok tartışıyor.

        Almanya’da hemen her siyasetçi, Suriyeli mültecilerin ülke ekonomisine büyük yük bindireceğini, hatta bu mülteci krizinin Almanya’nın çökmesine bile yol açabileceğini söylüyor. Şimdi nereden bakarsanız bakın, Almanya’nın aldığı ve alacağı mülteci sayısı, Türkiye’nin aldıklarının sadece yüzde 10’u veya 20’si kadar.

        Onlar bu kadarının bile Almanya’yı zorlayacağını, hatta çökertebileceğini düşünürken bizde bu konu, 2 milyona varan mülteciye ve onların nüfusa yeni eklenen çocuklarına rağmen sloganlar ve ideolojik tavırlarla geçiştirilebiliyor. Bence bu da Türkiye’nin kendisine ne kadar güvendiğinin ve gücünün bir göstergesi olmalı.

        Anlayacağınız, sadece düşünce ve tartışmalar düzeyinde bakarsanız, Türkiye’nin dışarıdan hem Almanya hem de Amerika’dan daha güçlü ve kendinden emin olduğu görülüyor. Bu da benim dışarıdan bakınca bazı gerçekleri çok daha net görmemi sağladı.

        Diğer Yazılar