Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hayatını yazarak kazanmaya çalışan her yazarın korktuğu, ama mutlaka da bir gün başına gelebilecek bir tür hastalıktır “yazar tıkanması” (writer’s blockage).

        Beyaz sayfa size bakar, siz de ona. Cümleleri bırakın, kelimeler bile çıkmaz elinizden, tuşa basamazsınız. Konular aklınıza gelir, ama hiçbirinin sonunu getiremezsiniz; bazısına nasıl başlayacağınızı dahi bilemezsiniz.

        Benim gibi genelde kolay yazan yazarlar, “Bu, katiyen benim başıma gelemez” diye düşünürler, ama işte gördüğünüz gibi bal gibi de olabiliyormuş.

        Yıllar önce New Yorker Dergisi’nde bu konuda harika bir karikatür görmüştüm.

        Tek kareydi. Başlığı, “yazar blokajı”. Karikatürde, yazar küçücük bir adada dört dönüp duruyor. O kadar küçük adanın etrafına bile yüksek bir duvar çekilmiş ve yazar onun surları içinde kendi küçücük adası içinde kısırdöngüsünde dönüp duruyor.

        Yazarlık, özgürce hayal kurmak, var olanın dışına çıkma cesareti ve risk almayı gerektirir. Bunları sağlayabildiğiniz zaman yazar tıkanması olması zorlaşır ama bu koşullar yoksa, siz her an bir adaya hapsedilip etrafınıza duvarlar çekilebilir.

        Ben yirmi küsur yıl önce yazarlığa başlarken temelde bir mizah yazarı olacağıma ve mizah yazmadığımda bile insanlara keyif veren, onların hayal gücünü açan yazılar yazmaya karar vermiştim.

        Uzunca bir süre bu kararımı uyguladım da. Tıkandığımı hiç hissetmedim, hiç konu eksikliği duymadım.

        Ben değişmedim. Yazarlık öyle bir meslek ki, yıllar geçtikçe yeteneğinizde azalma mümkün değil olmaz, tersine tecrübe size yeni boyutlar katar.

        Bu yüzden yazar tıkanması durumundan artık muaf olduğumu düşünüyordum.

        Ben değişmedim, ama Türkiye fena halde değişti. Tanımadığım, alışamadığım bir dünya oluştu. Kendi ülkemde sürgündeymiş gibi hissetmeye başladım.

        Yaşamakta olduğum sosyal travmalar yazarlık psikolojimi fena vurdu. Siz deyin “korkudan”, ben diyeyim “yeni şeyler aramak için” kendi küçük adacığıma çekilmek zorunda hissettim kendimi. Etrafıma da yüksek bir duvar örülmeye başlanınca, emin olun rahatsız olmadım. Olmadığım gibi bu duvarın inşasına ben de yardımcı oldum! Beni yazar olarak öldürebilecek o kısırdöngü duvarının belki beni koruyacağını da umdum.

        Şu anda kendi küçük adacığımda dönüp duruyorum; etrafımdaki duvarın tam dibindeyim.

        Yazar tıkanmamı atlatmak için beklemekle meşgulüm.

        Diğer Yazılar