Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Organik aydın” kavramı aslında çok saygın, itibarı yüksek bir kavramdır. Savunduğu ilke ve teorileri gerçek yaşamda şahsında toplayan sınıf ve hareketlere fiilen destek veren, onların hayattaki mücadelelerinin içinde olan ve teorisini pratikte de yaşayan bir aydın türüdür bu.

        Ben Antonio Gramsci’den öğrendim kavramı, başkaları da güzel bir biçimde kullandılar. Hem Türkiye’nin hem de dünyanın tarihi, “organik aydın” kavramına uyan aydınlarla doludur. Ancak her kavramın, her düşünce sisteminin bir şekilde çarpıklaştırılabildiği Türkiye’de “organik aydın” kavramını da bizzat varlıklarıyla, faaliyetleriyle yok eden aydınlar oldu son zamanlarda.

        Maalesef organik aydın gibi saygın bir kavram, bu kişiler yüzünden Türkiye’de ölümünü yaşamakta.

        Kavramı bu aydınların elinden alıp gerçekten organik olabilen aydınların ileride bunu utanmadan hak ettiği saygınlıkla kullanmasını sağlamak lazım.

        Bu nedenle bir süredir bu organik aydın kavramının ölümüne neden olan sözde aydınların ne yaptıklarına ve nelere mal olduklarına bir bakmak lazım.

        Biliyorum hepiniz isim vermemi bekleyeceksiniz, ama vermeyeceğim. Çünkü bu köşenin herhangi bir ihbar mekanizması gibi çalışmasını katiyen istemem; isteyen o aydınların kim olduğunu kolayca bulur veya tahmin de edebilir.

        Bu iş çözüm süreci denilen süreçte yaşandı. Biliyorsunuz çok yakın geçmişimizde yaşanmış olan bu çözüm süreci görüşmelerinin bazı kısımları çeşitli kaynaklarda yayınlandı.

        ‘KARŞILIĞINDA NE ALDINIZ Kİ?’

        Bunları dikkatle okursanız bu süreçte kendisine “demokrat, liberal” diyen bazı isimlerin, sürekli PKK’ya “Karşılığında bir şeyler almadan katiyen çözüm sürecine girmeyin” diye akıl vermeye çalıştıklarını görüyorsunuz.

        Böyle bir aydın taarruzundan sonra süreç içinde yer alan heyet Kandil’e gittiğinde, oradaki PKK yöneticilerinin bu heyete, “Karşılığında ne aldınız da çözüm sürecine giriyorsunuz” baskısını yaptığını göreceksiniz. Ve tabii sonunda çözüm süreci tıkanıyor ve tekrar şehitlerin verildiği sürece geri dönülüyor.

        Bazı çevreler çözüm sürecinin sona ermesinin gerekçesi olarak “seçim sonucunu, başkanlık sistemi tartışmalarını” öne sürerken, yani bir anlamda “komplo teorileri” yaparken, Türkiye’nin elinde önemli bir fırsat olan çözüm olasılığının tükenmesinde PKK’nın bu organik aydınlarının oynadığı rolü unutmamak lazım.

        Unutmayalım ki ileride çözüm şansı bir defa daha elimize geçerse bu tür kişileri sırf tanımları “aydın” diye süreçlere bulaştırmamaya dikkat edelim.

        ENDONEZYA MODELİ

        Yabancı yatırımcıların önüne birçok bürokratik engelin çıkarıldığı ülkelerin, özellikle kriz dönemlerinde bu bürokratik düğümü çözücü adımları bir an önce atması gerekiyor.

        Çünkü dünyada yabancı yatırımın azalmaya başladığı bir döneme girebiliriz. Potansiyel yatırımcı sadece en fazla kazanacağı ülkeyi değil, kendisine en az sorun çıkaran ülkeyi tercih edecektir. Bu hep böyleydi, bu dönemde daha belirgin olacak.

        O yüzden Endonezya’nın attığı adımı örnek alıp bizlerin de benzer düzenlemeler yapmamız ve var olanı daha etkin hale getirmemiz gerekiyor.

        Sistemin İngilizce’si, “One step shop for foreign investors”, yani “yabancı yatırımcıların tüm işlerini tek bir noktada çözümledikleri” sistem. Böylece tüm bürokrasi tek bir merkezde hızlı ve etkin biçimde çözülüyor.

        PLUTO TV

        Milenyum kuşağı artık eski türde televizyon seyretmiyor. “Linear seyretme” denilen o eski stilde, oturma odasındaki ekran açılıyor ve kanallar size hangi sırayla ne sunarsa koltuğa yayılarak izleniyordu. Yeni çağın teknolojileriyle bu âdet tamamen değişmek üzereydi. Artık seyirci istediğini istediği zaman, isteği yerde ve istediği sırayla izliyordu.

        Bu Netflix’lerin, Hulu’ların dünyasıydı artık. Ama bu yeni stil, sürpriz öğesinden tamamen yoksun. Eski linear TV seyretme günlerinde izleyici kanalın ona sunabileceği sürprizlere ve kendisi için uygun bulacağı programlara açıktı.

        Bu da işe biraz heyecan katıyordu. Yeni stilde “internet streaming TV”de bu ihtiyacın karşılanamadığını fark eden Pluto TV adlı bir girişim, eski tür linear izlemeden oluşan onlarca kanalı birden izleyicisine sunmaya başlamış. “Streaming” teknolojisini “linear” izleme fırsatı sunmak için kullanıyorlarmış. Ben de bu yeni deneyi yakından izleyip sonuçlara bakacağım.

        SUR FACE HUB

        22 bin dolara bir tablet almaya ne dersiniz? “Bu da olmaz” demeyin; çünkü Microsoft bu fiyattan satılan bir tableti piyasaya sürdü. Adı Surface Hub. Konferanslarda, toplantılarda kullanılmak üzere üretilmiş büyük ekranlı bir TV görünümündeki bu tablet, prezentasyonların son derece etkin, güzel bir şekilde yapılmasını sağlayacak teknolojiyi içeriyor. Bir tablette yapabileceğiniz her şeyi daha büyük, daha güzel ve daha net görünümlü yapmanıza imkân veriyor. İş dünyasında ve devlet birimlerinde şimdiden popüler olmaya başladığını da söylemeliyim.

        TAM KIMYE'DEN HABER YOK' DİYORDUM Kİ...

        Kanye West ile Kim Kardashian birlikte ve tek başlarına ne yaparlarsa haber oluyor. Ben bugün tam hayatımızda ender yaşanan bir günü hatırlatmak için “Müjde, bugün Kim Kardashian ile Kanye West çifti (Kimye) hakkında bir haber yok” diye yazıyordum ki abonesi olduğum servislerden bir haber düştü. Aslında buna haber demek zor, ama böyle algılanacaksa da ben bilemem. Evet Kim Kardashian ile Kanye West, kızları North’u alarak bir pazarı gezmeye gitmişler. Orada küçük kız, annesinin kucağındayken kendilerini sahiplenecek kişileri bekleyen köpekleri sevmiş.

        Diğer Yazılar