Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Belki fark etmişsinizdir, ben yazımı hiç aksatmam. Bu yıl sürekli yurtdışına uçtuğum ve orada çalışmalar yaptığım halde yine de yazımı aksatmadım, hep yazdım.

        “Seyahatte olduğu için yazamıyor” mazeretini de sinir bozucu bulurum. Bu çağda bu imkânlarla kolay kabul edilebilecek bir şey değil bu. Ama bu kez ben de aksatabilirim. Microsoft’un düzenlediği program çerçevesinde bir süreliğine şirketin merkezinin olduğu Seattle’a gidiyorum.

        Programa baktım, Microsoft sabahtan akşama kadar bilgilendirmeler, workshop’lar ve şirket içi turlar koymuş. Çok arzuladığım ve çok öğreneceğim bir şey bu. Ama yazıya hak ettiği kadar zaman kalacağı da şüpheli. Ben yazıya önem veririm; koşulları yine zorlayacağım ama bir aksama da olursa lütfen kusuruma bakmayın. Orada olan biteni gayet tabii ki aktaracağım.

        SEKSTE NORMAL NEDİR?

        Geçenlerde uygunsuz arzular ve bunların edebiyatta ele alınma şekilleri üzerine bir yazı yazdım. Konu edebiyat, her insanın da beyninde uygunsuz olanı üretebilecek kara delik olduğundan bu durumu açık fikirle değerlendirmek gerektiğini yazmıştım.

        Doğal olarak konusu nedeniyle bu yazı çok ilgi çekti, birçok yorum geldi. Bazıları, “Ne yani, her şeyi normal mi göreceğiz?” değerlendirmesini yaptı.

        “Her insanın beyninde uygunsuz arzu üreten bir kara delik olabileceğini, ona uygun gelenin başkaları tarafından uygunsuz bulunabileceğini” söylemem bu yorumu doğurmuş olmalı.

        Ben gençlikten olgunluğa 1970’li yılların New York’unda geçtim. O yıllarda seks patlama yapmıştı. Bu yüzden bana seksüel açıdan uygunsuz gelen birçok hareketi başkalarının özgürlüğü, seçim hakkı adına kabullendim. Seks adına yapılanlar hoşuma gitmese de, bana uymasa da kabul etmek zorundaydım.

        Şu anda Türkiye, seks açısından kendi normalini bulmakta zorlanıyor. Kadına karşı vahşet boyutlarında dolaşan tavırlar ve salgın bir veba gibi yayılan, artan çocuk cinsel tacizleri ortada büyük bir problemin olduğunu gösteriyor.

        Dediğim gibi ben bu konuda yetiştiriliş olarak hoşgörülüyümdür. Bana uymayanı kabul etmek gibi bir tavrım da var. Ama beynin seksüel konularda tehlikeli boyutları olacağını bildiğimden bir kırmızı çizgi de çekilmesi gerektiğine inanırım.

        Bu yüzden ne kadar zor görünse de sekste normalin ne olduğuna bir tanım getirmek için kafayı yormalıyız. Ben sonunda kendi tavrıma rağmen en uygun, en sıhhatli tanımı buldum zannediyorum.

        NORMAL SEKS

        İki yaşı uygun (olgun) insanın karşılıklı anlaşma ve iradeyle birbirleriyle seks adına yapmaya giriştikleri her şeye “normal seks” diyebiliriz. Dikkat ediniz, bu tanımda yaşları uygun olan iki insan karşılıklı anlaşacaklar, birbirlerini zorlamadan anlaşma yoluyla neden hoşlanıyorlarsa özgürce onu yapacaklar. Bu tanımda tabii ki yaşı küçük olanlar, zorlama, kaba güç tamamen dışlanıyor.

        Bunun dışında yaşı uygun insanlar, yaptıklarından hoşlanmasam da bana uygun gelmese de zorlama olmadan karşılıklı anlaşmışlarsa ben karışmamalıyım, “Onların da normali o” deyip geçmeliyim.

        Bu tanım “yaşı küçük olanları koruyan, kadını kollayan, sekste özgürlüğü sağlarken kimsenin de başkasına karışmamasını sağlayan” bir tanım gibi geliyor bana.

        Bu nedenle tanımı çok sevdim.

        ŞANSSIZ ADAM WAGNER’E ÇATTI

        Klasik müzik konserlerinde, operalarda neredeyse sıkıyönetime benzeyen bir mahalle baskısı vardır. Coşup alkışlarsanız size “Şimdi de sırası mı?” diyerek kötü kötü bakarlar. Hapşırırsanız salondan bile kovulabilirsiniz. Opera ve klasik müziğin aristokrat eğlencesi olduğu ve burada kuralları bilmeyenlerin barınamayacağı ideolojisidir bu.

        Oysa durum hep böyle değildi. Büyük bestekârlar henüz hayatta iken konserlerde halk tezahürat yapar, beğenmediğini yuhalar hatta sahneye eşya da fırlatırdı. Konserler o zamanlar birer karnaval havasındaydılar. Bunlar bir süre sonra engellenmeye, katı kurallar konulmaya başlandı. Sessiz olunmasını da içeren katı davranış kuralları getirildi.

        Alex Ross’un “Listen to This” adlı kitabında çok hoşuma giden bir olay okudum.

        Bir opera performansı sırasında seyircilerden biri coşkuyla “Bravo” diyerek tezahürata başlamış. Bu durumlarda salonun en gıcığı hep olur ya, işte o kişi, bu adamın üstüne yürüyerek zorla susturmaya çalışacakmış ama şanssız adamın üzerine hamle yaptığı kişi kendi eserini izlemekte olan Wagner’miş. Adamcağız bunu anlayınca tabii ki konserin sonunu beklemeden doğruca çıkış kapısına yönelmiş.

        Diğer Yazılar