Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkezi Seattle’da bulunan Microsoft, 10 ülkeden 10 kişiyi tanıtım gezisine davet etti. Türkiye’den de ben varım. Geziye underground tour (yeraltı turu) demişler. Gerçekten de 70 milyar dolar net değeri olan dev şirketin tüm perde arkasını gördük.

        Şimdi ben size o 70 milyar net değeri olan, şirket kampusunda 45 bin kişi çalıştıran böyle bir şirketi, yarattığı kültürü, orada çalışan bizden 2 insanla öğreneceğim. Microsoft’ta şu anda 100’e yakın Türk çalışıyormuş.

        Hepsi de şirketlerini çok seviyor ve onu daha iyiye taşımak için fedakârca çalışıyor. Çünkü işlerini iyi yapana şirket özgürlük ve imkân tanıyor. Şirkette çalışanı zorlama gibi bir şey yok. Her çalışan, müdürüne işin daha iyi ve daha etkin yapılabilmesi için itiraz etme hakkına sahip.

        Müdürler de dinlemeyi biliyor, “Ben müdürüm, benim dediğim olacak” tavrı içinde değiller. İşini iyi yapan, istediği saatte gelip istediği saatte çıkıyor. Gerekirse sabahlara kadar işte kalıyor, iş yoksa öğleden sonrasını dinlenmeye ayırabiliyor. Şirket, çalışanına iyi de bakıyor. Bütün bunların sonunda huzurlu ve mutlu bir çalışma ortamı oluşmuş, insanlar sadece yaratmak için uğraşıyor. Bu nedenle de Microsoft gücünü devamlı artırıyor.

        Fotoğraftaki Türk arkadaşlardan sağdaki Çağlar Günyaktı, buraya en eski gelenlerden. 1997 yılında İstanbul’da bir ilan görmüş ve başvurmuş. Seattle’dan gelenler ilk mülakatı İstanbul’da yapmışlar, sonra da ikinciyi Seattle’da tamamlayıp Çağlar’ı işe almışlar. Şu anda antivirüs program bölümünde şef olan Çağlar, şirketini anlatırken gözleri parlıyor.

        Volkan Başar ise daha yeni gelmiş. Çağlar Bilkent’ten, Volkan ise ODTÜ’den mezun. Volkan şirketin Skype bölümünde çalışıyor. İkisi de Microsoft’un “şirket kahramanlarımız” denilen listesindeler. Çağlar çok genç yaşında şef olmuş, Volkan’ın geleceği de parlak görünüyor.

        İkisi de ülkelerini çok seviyorlar ama iş konusunda tanınan imkânlar ve Microsoft’un şirket kültürü nedeniyle evlerini Seattle olarak belirlemişler. Bilkent ve ODTÜ’den olan bu gençler, son zamanlarda Galatasaray’dan, Koç Üniversitesi’nden çok insanın Seattle’a gelip çalışmaya başladığını anlattı.

        Bill Gates tarafından şirketin CEO’luğuna atanan Satya Nadella, çalışana değer veren, onları iş için itiraza teşvik eden ve yaratıcı olana özgürlük tanıyan bir CEO. Bu yüzden 45 bin kişinin çalıştığı koskoca kampusta çok seviliyor. Bu kültür, ciddi bir bilgi birikimiyle bir araya geldiğinde ise ortaya Microsoft gibi dev ve son derece dinamik bir şirket çıkıyor.

        BİLİMKURGU GİBİ

        Turumuzun bence en ilginç saatleri, teknoloji ve araştırma bölümünde geçti. Burada anlatılanları dinlerken kendimi neredeyse alternatif bir evrendeymiş gibi hissettim. “Skype Translator/ Microsoft Translator” bölümünde İngilizce’yi nasıl Mandarin diline çevirtip konuşturduklarını gördüm. 8 dil var bunu yapabildikleri, Türkçe henüz yok.

        Düşünsenize Skype aracılığıyla Çin’de bir şirketle iş görüşmesi yapıyorsunuz, sizin İngilizce söylediğiniz her şeyi anında Mandarince olarak aktarıyorlar. Üstelik konuşmanızda yapabileceğiniz hataları da düzeltip mükemmel Mandarince olarak aktarıyorlar.

        “Natick” projesinde Microsoft bulutunun dünyada 30 bölgeyle her yana yayılmasını sağlayan data merkezlerini karadan alıp denizin altına yerleştiriyorlar. Denize konulursa şirketin dünyada herkese ulaşıp güç sağlama amacı da gerçekleşecek.

        “Hyperlapse” projesinde ise çektiğiniz videoyu normalin 30 misli hızla dahi oynatsanız görüntü yine de bozulmuyor. Sistem, görüntüde olabilecek tüm aksamaları otomatik düzeltiyor.

        Her türlü datanın üç boyutlu grafiklere dökülebildiği sistemler ise mükemmeldi. Böylece datanın size sunduğu her yeni bilgiyi çok daha güzel ve net görmenize imkân var.

        ÇOCUK TACİZCİLERİYLE SAVAŞ

        Microsoft kampusunun “siber suçlarla mücadele merkezi” de olağanüstü ilginçti. Fotoğraf çekmenin kesinlikle yasak olduğu bu merkezde siber savaşları yürütenler yaptıklarını anlattı.

        Siber suç peşindekiler yılda ortalama 140 gün işbaşında oluyorlarmış. 140’tan fazla ülke de siber suçla mücadele programına sahipmiş. Microsoft yetkilisi, Türkiye ile çok iyi bir işbirliği içinde olduklarını söyledi. Bir yılda siber suçlar nedeniyle toplam 3 trilyon dolar kayıp olduğu tahmin ediliyor.

        Şirketler bunlarla mücadele için ortalama en az 3.5 milyon dolar harcamak zorunda kalıyormuş. Microsoft, çocuk tacizcilerinin işledikleri suçla mücadele etmeye özel önem veriyor.

        Burada ele geçen görüntüler o kadar itici ve travmatikmiş ki savcıların bile dönüşümlü çalışması gerekiyormuş. Yoksa tek bir savcının o iğrenç görüntülere dayanabilmesi mümkün değilmiş.

        Önümüzdeki 5 yıl içinde global düzeyde 5 kız çocuğu ile 10 erkek çocuğundan birinin tacize uğraması bekleniyor. Her dakikada 500 adet taciz fotoğrafı konulabiliyormuş internete. Bu da yılda 1 milyar 800 milyon fotoğraf demek. İğrenç ve korkunç.

        Microsoft, konulan fotoğraftan koyanın kimliğini ortaya çıkaracak bir “fotoğraf DNA’sı” sistemi geliştirmiş. Fotoğraf konulduğu anda sistem devreye girerek hangi ülkenin hangi bölgesinden geldiği dev ekrandan görülüp sonra da o fotoğrafın DNA’sından bunu kimin yaptığı bulunuyormuş.

        KAMPUSTA YAŞAM

        45 bin kişinin yaşadığı küçük bir şehir gibi Microsoft kampusu. İçinde 22 lokanta-kafeterya var. Google’da olduğu gibi buradaki yemekler bedava değil; çünkü çalışanlar bunun bedava yapılması yerine kendi emeklilik sistemlerine daha fazla para konulmasını istemişler.

        Fiyatlar dışarıya göre tabii ki daha uygun. Ayrıca kampus içinde bir hastane, alışveriş imkânı, futbol sahası, ulaştırmayı sağlamak için elektrikli otobüslerden oluşan bir özel taşıma sistemi var. Çalışanlar hem iş kültüründen hem de çalışma ortamından çok memnunlar; bu da şirket bağlılığını çok artıran bir durum.

        Herkes şirketini sevip savunuyor. Hiyerarşiler olmamasına rağmen şeflerini gerçekten sevip sayıyorlar.

        Diğer Yazılar