Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BEYAZ Saray Muhabirleri Derneği’nin bu yılki geleneksel balosu her zaman olduğu gibi ileri demokrasinin nasıl olması gerektiğini gösteren bir şov gibiydi.

        Baloda tabii ki Washington’un güçlü siyasi figürleri ve ünlü gazeteciler bulunuyor, ancak bunların yanı sıra gazetecilerin birey olarak veya şirketlerin bağış karşılığı davet ettikleri ünlüler de var.

        Bu yüzden siyasi içerikli olması gereken gecenin başında asıl iş paparazzilere düştü. Davetin yapıldığı Hilton Oteli’nin girişinde bir Oscar töreniymiş gibi poz veren güzel kadınlar ve yakışıklı erkekler vardı. Arada ünlü gazeteciler de poz veriyorlardı ama onların seansı kısa sürüyordu.

        Şahsen ben ilk kez rastlıyorum, ama bu yıl böylesine şık bir davete köpeğini bile getiren vardı. Aktris Carrie Fisher davete köpeği “Gary” ile geldi; yemeğe de onunla geçti. Gary adlı bu köpek, davet hakkında açılan Twitter hesabını uzun süre meşgul etti.

        Bu tür davetlerde ortam her zaman karışıktır, hele bu kadar ünlünün olduğu bir ortamı düzende tutmak oldukça zor olmalı.

        Girişte bir sıra oluşturulmuştu. Her sırası gelen öne çıkıp fotoğrafını çektirdi. Helen Mirren bile sakin sakin sırasını bekledi; sonra içeriye geçti.

        ORTALIK KARIŞTI

        Birden ortalık karışıverdi. Paparazziler dalgalandı. Misafirler heyecanlandı. Biraz sonra anlaşıldı ne olduğu: Will Smith de davetli olarak gelmişti. Anlayacağınız gecenin starı oydu. Ona çok büyük ilgi vardı. Paparazziler onu bir türlü bırakmadılar, hatta ikinci kez fotoğraf yerine çağırdılar; o da paparazzilerin hepsiyle arkadaş gibiydi, hepsine adlarıyla hitap edip şakalaştı ve sonra karısıyla birlikte yemeğe geçti.

        Bu toplantıda işleyiş şöyle: Davetliler yemeğin olacağı büyük salona giriyorlar (2700 davetli olduğu söylendi). İlk önce askeri bandonun müziği dinleniyor; ayakta iş bağlantıları, siyaset konuşuluyor; dedikodu yapılıyor. Bir süre sonra da yemeğe geçiliyor.

        Yemek bitince Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’nin başkanı konuşma yapıyor ve Başkan Obama’yı konuşması için kürsüye çağırıyor.

        Başkanlar bu toplantıda bir tür stand-up komedyene dönüşüyorlar. Ben onun yaptığı esprileri ondan sonra sahneye çıkan asıl komedyen Larry Willmore’un yaptığı esprilerden çok daha fazla beğendim. Kendisine karşı da acımasızdı Obama, ama Cumhuriyetçi adaylara karşı daha fazla acımasızca espri yaptı. Bu toplantıda esprilere kızmak, küsmek yok; herkes mizah için istediğini söyleyebiliyor. Örneğin Larry Willmore, Başkan Obama’ya hayran, ama bu toplantıda yaptığı stand-up ile onu bayağı alaya aldı. “O iş başka, benim hayranlığım başka” diyor ve başkanlar da bu ayrımı iyi anlıyorlar. Zaten bu toplantıda başkanlar her gün kendilerini acımasızca eleştiren, zor duruma düşüren gazeteciler ile dostça eğleniyorlar.

        İşte bu nedenle “ileri demokrasinin şov gecesi” dedim buna.

        “OBAMA OUT”

        Obama, başkanlığının son yılında. Bu da katılacağı son balo olacak. Bu yüzden konuşmasını, mikrofonunu bırakırken “Obama out” diyerek bitirdi ve büyük de alkış aldı.

        Kıskanarak izlediğim, “Keşke bizde de böyle olabilse; keşke birbirimize biraz hoşgörü gösterebilsek, biraz rahatlayabilsek” diye düşündüm. “Gülümseyerek siyaset yapsak, mizah duygumuzla yazsak, eleştirsek” dedim.

        Geçen yılki baloda Obama konuşurken, komedyen Keegan- Michael Key “Başkan’ın öfkeli iç sesini” böyle canlandırmıştı.

        “Bizde olamaz” diyenleri katiyen kabul etmiyorum. Bir konuyu zaten “Olamaz” deyip baştan engellemek bana uymuyor. Siyasiler yanında biz de gazeteciler olarak kendimizi yeniden düşünmeli ve “Onlar nasıl yapıyor bunu Biz neden yapamıyoruz?” diye hep birlikte düşünmeliyiz.

        Mizah duygusu bizlere ülke ve insanlar olarak lig atlatır. Bu genlerimizde zaten var, bunu ortaya çıkarmalıyız. Ben buna hep inandım ve inanmayı da sürdürüyorum. İsteyen bana “Hayalci” diyebilir. Öyle bir Türkiye ve öyle ortamlar için çalışmalıyız, çünkü o ortamlar parlak fikirlerin özgürce doğduğu ve hayata geçirilebildiği kaynağı oluşturuyor.

        HILTON’UN AŞÇISI

        KALABALIK davet, Washington Hilton’da yapıldı. Bu otelin seçilmesinin ana nedeni Washington’daki en büyük mutfağın orada bulunmasıydı. Dolayısıyla gecenin en çok yorulan insanı da otelin baş aşçısı Andre Cote’ydi. Hem çok kalabalıktı hem de davetliler zevkleri yüksek seçici ve kolay beğenmeyen insanlardı. Sonradan yazılanlara, söylenenlere bakıyorum da, mönüdeki tüm yemekler çok güzelmiş ve herkes son derece memnun ayrılmış davetten.

        ACI BİR ŞEKİLDE FARK ETTİM Kİ...

        BEN hayatım boyunca kendimi bir mizah yazarı olarak tanımladım. Yazı yazmaya da mizah yazarı olarak başlamıştım. Bunu devam ettirmedim, yazımı başka ufuklara götürdüm. Şu anda teknoloji ve trendler üzerine yazmak için çalışıyorum, ama mizah ilk sevgilim benim ve onu hiç unutamıyorum, unutmayacağım. Dün stand-up’ları izlerken “Arada ben de, bana ayrılan bu köşede mizah da yazmalıyım” diye düşündüm, ama sonra acı bir şekilde fark ettim ki, bende iyi mizahçı olmak için gereken “acımasızlık” ne yazık ki yok. Ne demek istediğimi yine Hilton Oteli’ndeki geceden bir örnek vererek anlatmaya çalışacağım.

        Gece davetliler arasında Başkan Yardımcısı Joe Biden da vardı. Helen Mirren’la birlikte masada oturuyordu. Komedyen, Obama’dan sonra sahneye çıkınca Başkan Yardımcısı Biden’ı da ilgilendiren şu espriyi yaptı:

        “Sayın Obama, artık başkanlığınız sona eriyor. Bundan böyle dağınık yataklarınızı kendiniz toplayacaksınız, kahvaltınızı kendiniz hazırlayacaksınız alışverişinizi kendiniz yapacaksınız, yani başkanlık bitince Başkan Yardımcısı Biden’ı çok özleyeceksiniz.”

        Bunu çok akıllı ve komik bulmakla birlikte itiraf etmeliyim ki ben, başkan yardımcısının bulunduğu bir salonda bu espriyi yapmaya utanırdım. Baktım, Biden bile güldü bu espriye, ama Başkan Obama, sadece nezaketen gülümsemekle yetindi. Galiba ben de Türkiye koşullarından olsa gerek demokrasiyi, çağdaşlığı fazla içselleştirememişim. Hâlâ daha gerçek bir mizahçının nasıl davranması gerektiğini anlayamıyorum bunca seneden sonra. Türkiye ile birlkte ben de iyileşeceğim inşallah, ben de iyi bir mizahçı gibi davranmasını bir gün öğreneceğim.

        Diğer Yazılar