Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’nin her yanına vasatlık egemen olmaya başladı.

        21’inci yüzyılda devlet yönetiminde de sivil yaşamda da kaliteyi yakalayamayan, belirli kaliteyi tutturamayan ülkeler global hiyerarşide düzey kaybediyorlar.

        Ne yazık ki Türkiye bir süredir kalitesizleşmeyi bir erdem olarak görmeye başladı. Siyaset de dahil her meslek dalında bir kalitesizlik, vasatlık hâkim oldu.

        Birkaç istisna dışında tüm üniversitelerimizin durumu içler acısı. Bunlarda son sınıfa gelmiş öğrenciler bile ilkokul düzeyinde düşünüyor konuşuyor.

        Her meslek dalında bir düzey düşüşü var. Vasatı tutturanlar başarılı sayılıyorlar. Bu yüzden kimse kaliteye, kaliteli insana yatırım yapmıyor. İyi okumuş bilgili kaliteli insanlar bu yüzden iş bulmakta zorlanıyorlar.

        Daha düşük düzeyde olan insanlar vasatı tutturmaktan başka amacı olmayan işletmelerde, kuruluşlarda iş bulduklarında hiçbir sorun olmuyor. Çünkü işyeri ile çalışanı vasatlıkta buluşmuş oluyorlar.

        Bütün bu süreçler sonucunda ülkemiz genelde vasatlığın pençesinde debelenip dururken global düzeyde sürekli kalitesizleşme ile dikkat çekmeye başladı. Buna rağmen Türk’ün Türk’e propagandası sürüyor. Bütün vasatlığa, kalitesizliğe rağmen kendimizle mutlu ve tatmin olmayı sürdürüyoruz.

        Bu sürecin bizi ülke olarak çöküşe götüreceği kimsenin umurunda değil gibi. Sıradan insanlar vasatta birleşip hep birlikte pek de mutlular.

        Her meslek dalında, her işkolunda bu dediklerim maalesef yaşanıyor.

        VASATIN MILLI TAKIMI

        Futbolun, Milli Takım’ın da bu korkunç sürecin dışında kalması mümkün değildi.

        Ben, Hırvatistan maçı öncesinde yine de belki futbolcular her yurttaşı etkileyen bu vasatlaşma sürecinin dışında kalmışlardır diye umuyordum.

        Bunu sonuçtan bağımsız söylüyorum. Yenilmek önemli değil, futbol bu. Her sonuç normal ama futbolumuzun bir yavanlığı bir kötülüğü vardı ki bu korkunç işte.

        Anladığım kadarıyla her mesleği etkileyen Türkiye’deki vasatın diktatörlüğü havası futbolumuzu da teslim almış durumda.

        Öyle ki, genelde sahada artist gibi dolaşmasına alışık olduğumuz Fatih Terim bile vasata yenik düşmüş gibiydi.

        FATIH ALTAYLI’NIN YAZISI

        Maç sonrasında HT SPOR’da Fatih Altaylı’nın yazısında dikkatimi çeken bir detay vardı. Maçın sabahı futbolcu psikoloğuyla sohbet etmiş ve psikolog ona aynen şunları söylemiş:

        “Takımda çok negatif bir hava var. Kamp otelinde hiç neşe yok. Bu beni ürkütüyor.”

        Vasatın diktatoryası altındaki Türkiye’de kendilerini yetiştirmiş bilgili, birikimli insanlar da etraflarını saran vasatın baskısı altında bunalıyorlar. Kimsede neşe, mutluluk kalmadı gibi. Üstelik herkes de gün geçtikçe büyümekte olan bu vasatın hâkimiyetine karşı ne yapacağını bilemiyor.

        Anlaşılan iyi futbolcularımız da bu korkunç sürecin dışında kalamamışlar. Vasat olan bu ortamda kendini mutlu hissediyorlar ama onlar adı üstünde sadece vasatlar. İyi futbol, iyi sonuçlar, vasatın hayli üstünde olan oyuncularla alınabiliyor. Onlar da bizler gibi mutsuzlar ve teslim olmuşlar anlaşılan.

        Üzülerek söylemeliyim ki bu gidişle Fatih Terim ne derse desin bu Milli Takım’ın iyi bir sonuç alabilmesi ve iyi bir noktaya gelebilmesi pek mümkün görünmüyor.

        ‘BURADA PARDON YOK’ MU?

        Maç sonrasında futbol direktörü Fatih Terim “Burada pardon yok. Henüz turnuva bitmedi” demiş.

        Bir maç kaybedildi diye tabii ki pardon denilmeyecek ama futbolun kalitesizliği için, kötü oyun için, dağınıklık için bir pardon gerekiyordu herhalde.

        SNOOP DOGG VE BATTLEFIELD

        Yıllar önce Washington’da çalışırken hayranı olduğum Snoop Doggy Dogg’un yeni CD’si çıktığında Clevaland Park’taki müzik dükkânına gitmiştim (Evet o tarihlerde böyle şeyler hâlâ vardı ve bence çok da güzeldiler. Müziği Spotify’dan indirip dinlemek güzel de, bir dükkâna gidip CD’leri karıştırmak, dahası biraz daha retro düşünüp long-play’leri karıştırmanın keyfi gibisi de yok açıkçası).

        Snoop Doggy Dogg’un CD’sini uzattığımda kasiyer zenci kız bana gülümsemişti. Galiba biraz da acıyordu halime. “Senin ne işin var bu rap artisiyle ki?” der gibiydi. Zenci kızın bilmediği benim rap kültürü hakkında kendisi ve hatta Snoop Dogg’dan bile daha bilgili olduğumdu).

        Neyse bu uzun girişi yapmamın nedeni uzun süredir etraflarda pek görünmeyen Snoop Dogg, geçenlerde çok popüler bir bilgisayar oyununun (Battlefield)tanıtımında ortaya çıkmış ve oyunu oynayıp denemiş. Bilgisayar oyunları oynamakta olan insanların videoları internet ortamında en çok paylaşılan, en çok da ilgiyle seyredilen filmler oluyor nedense. Oynayan bir de Snoop Dogg olunca ilgi sosyal medyada çok da artabiliyor gayet tabii ki.

        FACEBOOK’TAN TERÖRİZME KARŞI KORUMA

        Facebook, daha önce geliştirmiş olduğu ‘Safety Check’ fonsiyonunu, Orlando’da gerçekleşen terör saldırısından sonra da devreye soktu.

        Bu fonksiyon terör saldırısına uğrayan yerlerde sağ kalanların sevdiklerine ve Facebook üzerinden kendileriyle bağlantılı olanlara iyi olduklarını, nerede olduklarını bildirmelerini ve onlarla bağlantı kurmalarını sağlıyor.

        Aranması sürenlerin daha çabuk bulunmalarını da sağlıyor bu fonksiyon.

        Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, son saldırıda hedef olan LGBT topluluğuna sempatisiyle de biliniyor.

        Safety Check fonksiyonunun üzerindeki çalışma, Paris’te yaşanan terör eyleminden sonra geliştirilmeye başlanmıştı.

        TRUMP’I ARTIK BAŞKAN KABUL EDEBİLİRİZ

        Orlando’da yaşanan son olaydan sonra eğer Donald Trump’ın başkan olacağı konusunda bir şüphe varsa herhalde bunlar ortadan kalkmış olmalı. Bundan sonra eğer kamuoyu denilen şeyin demokraside söz hakkı gerçekten varsa onun başkanlığı artık kesinleşmiş durumda. Kampanyasının başından bu yana kendisini konumlandırdığı pozisyona hizmet edecek bu olay.

        Diğer Yazılar