Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün “Makul insanlar OHAL’den yana” dediğim yazımdan sonra bir arkadaşım aradı ve “O halde CHP makul değil mi sence?” diye sordu.

        Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun makullükle bir sorunu olmadığını düşünüyorum, ama CHP’nin tabanının makul olmakta hayli zorlandığını biliyorum.

        Neredeyse tüm arkadaşlarım, aile çevremin hemen hemen tümü bu tabandan oldukları için makul olmaktan ne kadar uzak, hatta irrasyonel olabildiklerini çok iyi biliyorum.

        Bu tabanın büyük çoğunluğu, belki de tamamı Erdoğan’ı pek sevmiyor, ondan ürküyor ve onun uzun vadede kendilerine kötülük yapacağını düşünüyor.

        Sürekli böyle bir ruh haliyle yaşayan bu insanlar, sağlıklı bir ruh halinden tamamen çıkmış durumdalar. Bu yüzden darbe girişimi gecesi bazıları sosyal medyada bu hadisenin bir devlet oyunu ve Erdoğan’ın planı olduğunu yazabildiler. Yazdıkça kendileri de yalanlarına inandılar.

        Halk darbecilere karşı durmak için meydana davet edilince bu kesimin paranoyası zirve yaptı. Darbe gecesinin sabahı biraz rahatlamak, makul düşünmek yerine çoğu kendi paranoyalarını besleyecek komplo teorileri üretmeye devam etti.

        Kılıçdaroğlu şu anda doğru siyasi tavrın OHAL’e destek vermek olduğunu düşünse bile bu parti tabanı nedeniyle bunu yapması imkânsız.

        Kılıçdaroğlu, bu seçmen kitlesinin bu bölünme paranoyalarıyla birlikte yaşamak zorunda.

        UMARIM AK PARTİ...

        Umarım CHP’nin OHAL oylamasındaki “Hayır” oyu, AK Parti ile CHP arasında açılmış olan “makulde ortak zemin” bulma şansını ortadan kaldırmaz.

        Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu’nun parti tabanında bulunan tepkici unsurları da dikkate alıp onları rahatlatmak zorunda olduğunu görmeli ve OHAL oylamasındaki “Hayır” oyunun Türkiye’nin çok ihtiyacı olan AK Parti ile CHP’nin ortak makul zeminde buluşma yolunu kapatmamaya dikkat etmeli.

        Çünkü darbe girişimi gecesi bu iki partinin arasında böylesine bir yakınlaşma yolu açılmıştır. Bu Türkiye’nin büyük şansıdır ve kullanılmazsa ülkemize yazık olur.

        BU ARADA...

        Bizler kendi içimize kapanmış bitip tükenmek bitmeyen sorunlarımızla didişirken, yüreğimiz hop oturup hop kalkarken bu arada tabii ki dünya da durmuyor. Keşke “Durdurun dünyayı, inecek var” deyip kendi coğrafyamızda inebilsek ve dünya durmasını sürdürseydi, içimize kapandığımızda hiçbir şey kaçırmazdık.

        Ama dünya bizim dışımızda durmadan değişip yeniliyor kendini. Bizim de artık biraz normalleşme havasına girip dünyayla bağlantımızı tekrardan kurmamız lazım.

        Bu yazı da bir normalleşme çabasına yardımcı olması amacıyla yazıldı. Belki bu amaç için seçtiğim Tesla konusu bu işe fazla uygun olmayabilir; çünkü bir normalleşme ihtiyacı söz konusu olduğunda Tesla iyi bir seçimi olarak durmuyor.

        Çünkü Tesla’nın sahibi ve kurucusu Elon Musk, hayli çılgın. Fantastik düşünceleri olan ve bunları uygulamaktan korkmayan bir işadamı. Dolaysıyla bu çılgınlık düzeyi, normalleşme amaçlı bir yazı için biraz fazla olabilir diye düşünebilirsiniz.

        YENİ BİR TRAFİK PARADİGMASI

        Ama Elon Musk’ın uzayla ilgili hedef ve planlarını bir kenara bırakırsanız, şirketi Tesla bizlerin özellikle İstanbul’da hayatımızı berbatlaştıran trafik sorununa kesin çözüm getirmeyi amaçlayan bazı projeler için çalışıyor. Bu yazı normalleşme sürecimize katkı amacı taşıdığından yazıda sadece onun arabalarla ilgili projelerinden bahsedeceğim.

        Tesla başta arabaların havayı kirletmeleri problemine kesin çözüm getirmeyi amaçlıyor. Üreteceği tüm arabaların tavanını güneş enerjisi paneli haline dönüştürecek ve bu paneli aracın piline bağlayacak. Böylece tüm sürücüsüz arabalar güneş enerjisiyle çalışır hale gelecekler.

        Elon Musk ayrıca tüm sürücüsüz arabaların, sürücülü arabalara göre 10 misli daha güvenli olabileceği bir sistem üzerine çalışıyor. Bunu sağlamak için bu arabaların 6 milyar mil test yapılmasına ihtiyacı olduğunu söylüyor.

        DAHA YENİ KAZA OLDU

        Tesla çok yakında travmatik bir olay da atlatmış durumda. Bir test sürüşünde içinde sürücü de bulunan araba bir kamyona çarptı ve kazada arabada “bir ihtiyaç halinde direksiyona geçmesi için bulunan kişi” öldü.

        Sürücüsüz arabanın fazla güneşli havalarda karşıdan gelmekte olan bir kamyonu rengi beyaz olduğu için göremediği, onu güneş ışığından ayıramadığı ortaya çıktı. Bu travmatik kazaya rağmen Tesla’nın kendisine güveni azalmadı, sürücülü arabaya göre 10 misli daha güvenli aracı yaratacaklarını söylüyorlar.

        Tesla ayrıca piyasa süreceği tüm arabaların daha ekonomik olması için bir ekosistem üzerinde çalışıyor. Düşünsenize, sizin güneş enerjisiyle çalışan sürücüsüz arabanızı isterseniz ona ihtiyacınız olmadığı anlarda Uber gibi bir taksi sistemine bir tuşa basıp ödünç verebileceksiniz. Böylece arabaya yaptığınız yatırımı çok kısa sürede geri alacaksınız.

        Musk’ın şehirlerimizi de dönüştürme planları var. Sadece güneş enerjisiyle çalışan, tek merkezden kontrol edilen TIR ve otobüsler de üretmeyi amaçlıyorlar. Böylece şehirlerde hava kirliliğini tamamen ortadan kaldıracaklar.

        Anlayacağınız Elon Musk, 21’inci yüzyıla özgü yeni bir trafik paradigması da oluşturmaya uğraşıyor.

        “Bu iç bunaltıcı günler tabii ki geçecek ve bir gün nasıl olsa bizler de toplam hayat kalitemizi yükseltmek için düşünmeye başlayacağız” diye umduğumdan bunlar da bilinsin istedim.

        Diğer Yazılar