Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye dün bir devrim yaptı.

        Şu anda Türkiye gerçeği üzerine kendi gazetelerine bir tür karartma uygulamakta olan Batı’nın tarihe eşi görülmemiş bir halk devrimi olarak yazacağı bir gün yaşadı Türkiye.

        15 Temmuz gecesi sanki ülkemize bir sihirli el değdi ve 24 saat içinde ülkedeki tüm hava değişti. Karamsarlığın yerini umut, kalplerdeki sevinç ve “Biz yapabiliriz” güveni aldı.

        Türkiye’ye 15 Temmuz kötülüğünü yapmayı düşünenler galiba bizim tarihimizi hiç okumamışlar; bu ülkeyi hiç anlamamışlar.

        Halbuki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı’nı nasıl kazandığını anlatan tek bir kitap bile okumuş olsalardı, değil o geceye kalkışmayı bunu düşünmeye bile korkarlardı.

        O gece tankların önüne yatan ve ateş açmaya hazır namluların üstüne yürüyen bu ülkenin insanlarının dedeleri, büyükleri Kurtuluş Savaşı’nda aynen düşman üzerine cesaretle yürüdüler. Atatürk bu halkın cesaretini bildiği için “Size ölmeyi emrediyorum” komutunu verebilmiştir. O günlerde ordumuz imkânsızlıklar içinde aç ve çok yorgundu, ama vatan söz konusu olunca yine şahlandılar ve düşmanı denize döktüler.

        Bu ülkenin insanı asil savaşır, merttir. Bu gerçeği bilen kendi çocukları ve torunları bu ülke toprağında gömülü olan yabancılar da o mezarları ziyaret etmeye geldiklerinde sanki kendi vatanlarındaymış gibi hissederler. Zaten Atatürk onlara zamanında “O ölen çocuklar bizim topraklarımızda gömülü, onlar da bizim evladımızdır” diyerek asaletini, büyüklüğünü göstermiştir. Bugün o çocukların torunları herhalde kendi ülkelerinin Türkiye’ye tavrından dolayı utanıyorlardır.

        Recep Tayyip Erdoğan da o gece, bu defa farklı bir düşmana, içimizdeki haine karşı ne yapılacağını düşünürken Atatürk’ün zafere götürdüğü o asil ülkenin hatırasını hatırlamıştır ve o yüzden insanlara “Meydana çıkın” çağrısı yaparken içi rahattı. Çünkü bu gücün karşısında hiçbir şeyin duramayacağını, söz konusu vatan olunca dindarı laikinin, Alevi’si Sünni’sinin, Türk’ü Kürt’ünün kol kola gireceğini ve hep birlikte ölüme meydan okuyacaklarını biliyordu.

        Aslında dün o meydanda ne Recep Tayyip Erdoğan’ı ne diğer siyasi parti liderlerini alkışladık; yüreğimiz o gece bizler bugün böylesine bir demokrasi şöleni yaşayabilelim diye kendisini feda eden kahramanlar için attı.

        Dün yaşadıklarımızdan sonra Türkiye’de artık hiçbir şeyin eskisi gibi olması mümkün değil. Bir devrim yaşadık ve bu devrim sonucunda Türkiye global düzeyde hak ettiği yeri bulacak ve dünyanın saygıyla anlamaya çalışacağı bir ülke olacak. Türkiye demokratik, modern, seküler ve Müslüman bir ülke olarak global dünyaya da yeni bir kapı açacak.

        Bu böyle ama demokrasinin geleceğe açılan yeni kapısının bize öğrettiği bazı dersler de vardı.

        Hepimiz tüm siyasi parti liderleri dersleri iyi anlamalı ve iyi özümsemelidir.

        YENİKAPI DERSLERİ

        - Türk insanı artık siyasette kavga çatışma görmek istemiyor. Dün verilen dostluk ve kardeşlik mesajlarını ne kadar da özlemişiz. Ne kadar da hasretmişiz böyle görüntülere.

        - Bizler artık hiçbir insanı bu ülkeye gerektiğinde hayatını vermeye hazır olan hiçbir insanı sadece hayat tarzı farklı diye bizden farklı düşünüp yaşıyor diye ötekileştirip dışlamaya, düşmanlaştırmaya çalışmayacağız, bunu yapmaya çalışan siyasetçileri de istemiyoruz. Biz farklı görüşler arası diyalog ve geleceğe yönelik el ele yürümeler istiyoruz.

        - Belagat şehvetinden de bayağı yorulmuşuz. Bize sakin ve gelecek için umut veren konuşmaları dinlemeyi daha çok istiyoruz. Sadece o an için bizi heyecanlandırmak için konuşan siyasetçilerin yerine bize anlamlı bir şeyleri güzel söyleyenleri istiyoruz.

        - Bu toplum aslında huzur bulmak istiyor. Yıllardır birbirimize karşı kızdırıldık, tahrik edildik, açıkçası negatif duygu yüklenmesinden dolayı yorgun düştük. Artık birbirimize karşı pozitif duygular hissederek yaşamak istiyoruz. Artık yorgun değil, bilakis dinamik ve pozitif enerji dolu olmalıyız. Çünkü kuracağımız bir gelecek var, korunacak bir ülkemiz var.

        - Uzun zamandır mahalleli olmayı, komşuluk duygularını unutmuşuz. Eskinin mahalle komşuluğunun yerine “Bizim mahalleden olmayan kötüdür” zihniyeti kaplamış içimizi. Dün Yenikapı Meydanı’nda her mahalleden, insan inancı ne olursa olsun dindarı, laiki yan yana tekrar komşu olmanın getirdiği güzel duyguları yaşadık. Anlayacağınız artık hepimiz aynı mahalledeniz.

        - Hiçbir siyasetçi dünkü güzel duygularımızı elimizden almaya çalışmasın. Bu güzelliği hepimiz sürekli hak ediyoruz.

        - Çok uzun süredir gelecekten korkmaktan hep birlikte yorgun düşmüşüz, içimiz burkulmuş. Dün ilk kez gelecekten umut duymaya başladık, içimiz yeniden sıcak biçimde çözülmeye başladı. Siyasetçilerin bizim güzel duygularmıza sahip çıkarak bizi geleceğe taşımalarını istiyoruz.

        BAYRAĞIMIZIN RENGİ NE GÜZEL

        Dün muhteşem kalabalığa kırmızı beyaz renk denizimize bakarken, herkes farklı düşünürken bile güçlü olmamız gerektiğinde tek bir fikrin (birlik ve beraberlik) ifade edildiği meydanlar oluşturmanın ne kadar güzel olduğunu ve “O pankart ne demiş, bu ne demiş?” diye okumaya çalışmanın da aslında beni yormuş olduğunu anladım. Bu defa pankart açılmasına izin verilseydi bile herkesin, her farklı ideolojinin aynı şeyi söyleyeceğinden emindim; bu da rahatlattı beni.

        BUGÜN BAKACAĞIM

        15 Temmuz konusunda doğrusu utanç verici bir sınav veren Batı’nın medyasına bugün bakacağım, bakalım bu devrimi, bu muhteşem meydanı nasıl anlatacaklar ve hatta acaba hiç anlatacaklar mı? Bugüne kadar yeni Türkiye’yi anlama ve anlamlandırma konusunda hiç gayret göstermediklerinden dolayı dünü anlatmaya da cesaret edebileceklerini hiç sanmıyorum.

        LAİKLİĞİ KONUŞMALIYIZ

        Türkiye laiklik üzerine yeni bir diyalog, yeni bir ortak uzlaşma alanı arayışı açmalı. Dün o meydan buna gerek olduğunu gösterdi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve o meydanda var olan tüm CHP’liler bu konuda makul söylemlerle yeni konuşma yollarını açmalı. Türkiye’nin hem buna ihtiyacı var hem de bu diyalog için elverişli ortam da nihayet var.

        Diğer Yazılar