Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bill Clinton başkanken Hürriyet Gazetesi’nde Sedat Ergin Ankara temsilciliğine döneceği için Washington temsilciliği pozisyonuna ben talip oldum. Patron Erol Simavi ve Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, “Neden sen?” diye sorduklarında aynen şöyle demiştim:

        “Hayatta kendime bir yol çizdim. Amerikan siyasetini açık- çası Türkiye siyasetinden daha yoğun izlerim. Çok gençken o ülkede okumaya gittiğimden kültürünü, hayat tarzını ve insanlarını iyi tanırım. Sadece ‘siyaset yoğun’ gazeteciliğe inanmam, hayatın her alanının yazılması gerektiğini düşünürüm. Amerikan popüler kültürünü iyi takip ederim. Eğer hayatın her alanından yazı, haber istiyorsanız o kültürü iyi bilen ve anlayan beni tercih etmelisiniz.”

        Bu konuşmadan sonra 2 saat içinde patrondan onay geldi, yayın yönetmeni elimi sıktı ve yolculuk başladı. O yolculuk hâlâ sürüyor. Amerikan hayatını takip etmeyi hiç bırakmadım, basın vizemi 1992 yılından bu yana taşıyorum, cebimde de Türk basın kartı yanında Amerikan basın kartı da var.

        SADECE NOSTALJİK HEYECAN MI?

        Bugünden itibaren yeni bir yolculuğa çıkı-yorum. Eski çalıştığım saha olan; arka koridorlarını, kültürünü, hayat tarzını çok iyi bildiğim Washington sokaklarına tekrar çıkacağım. Sanki ilk kez gidiyormuş gibi heyecanlıyım. Belki biraz nostaljik duygular da vardır. İlk kez gittiğimde özel hayatı çalkantılı olan bir gençtim. Bir evlili-ğin bitişi ve yeni bir aşkın başlangıcı da vardı.

        İlk evimi Washington’un müthiş hayvanat bahçesinin bulunduğu bölge olan Woodley Park’ta tutmuştum. Haber için ilk kez sokağa çıktığımda, Beyaz Saray’ı uzaktan gördüğümde, “Burada müthiş olaylar ve haberler var, inşallah kullanabilirim bu fırsatı” demiştim.

        İyi işler yaptım, ama yanlışlarım da oldu. Haber de atladım, ama sanıyorum ki Amerikan hayatını mizahıyla, popüler kültürüyle, çizgi filmiyle, konseriyle çok güzel de anlattım. Bugün hâlâ Türkiye’nin kaderiyle oynayan gelişmelerin başlangıcını bir gazeteci olarak gördüm ve yıllarca bunlar bilinçaltıma yerleşti.

        Bana o yıllarda yardımcı ve kaynak olan insanlar şimdi ya emekli oldular ya da farklı işlerde çalışıyorlar. Ama hâlâ aktifler.

        YERİNDE OLMAK GEREKİYOR

        Bugün yine yolculuk var; çünkü Amerika büyük bir dönüşüm içinde ve bugünlerde olacaklar hem onun hem de dünyanın geleceğini belirleyecek.

        Bir Amerikan seçimini izlemek için illa orada olma çağının çoktan geçtiği bir dönemdeyiz. Seçim sonucunu ve dedikoduları tabii ki 24 saat hem internetten hem de televizyondan izleyebiliriz. Ama arka odalardaki gerçek dedikoduları, Türkiye’yle ilgili olan değişimleri ve sokağın duygularını buradan tam izleyemeyiz. Ayrıca bütün bunların popüler kültüre, gündelik hicve, diyaloglara nasıl yansıdığı da yerinde olmadan anlaşılamaz.

        ALLAH UTANDIRMASIN

        Amacıyla yine siyasetiyle, popüler kültürüyle, sokakta yaşanılanla dünyanın kaderini etkileyebilecek önemdeki bir seçimi tüm boyutuyla izleyip sizlere aktarmak. İlk gittiğim günkü kadar heyecanlıyım, yapıp yapamayacağımdan da korkuyorum. Ama şundan emin olun, elimden geleni en üst düzeyde, her şeyimi vererek yapmaya çalışacağım. Umarım Allah utandırmaz.

        Seçim biter bitmez dönmeyeceğim; çünkü seçim sonucu alınır alınmaz Beyaz Saray’da bir geçiş süreci başlar. Bu süreç yeni başkanın devlet hakkında eğitilmesi, gizli bilgilerin ona verilmesi ve çalışacağı takımı kurması dönemidir. İşte bu dönemde gelecek 4 veya 8 yılda Türkiye’yle ilgili çalı- şacak takım da oluşacak. Bunları anlamak, bilmek için de geçiş sürecinde biraz daha orada bulunacağım.

        BİR GÜN İZİN

        Gazetemizin planına göre perşembe günü yazım yok. Bu hafta bir istisna yapıyorum ve çarşamba günü de yazmayacağım. Seyahat ve yeni çalışma alanına alışmaya ayırıyorum salı ve çarşamba günlerini. ABD’den ilk yazımla inşallah cuma günü görüşmek üzere.

        AMERİKAN SAĞI

        Sosyal demokrat ve sosyalizm gelenekleri olan Avrupa ülkelerinin aksine Amerika’da kaliteli analizleri genellikle “sağ” olarak nitelendirilen düşünce insanları yapar. Yani üniversitelerinde genellikle sol tandanslılar hâkim olsa da sağ, düşünce hayatında egemendir Amerika’da. Büyük düşünce insanları, orijinal teoriler çoğunlukla sağ diye tanımlanabilecek alandan gelir.

        Bugün Amerikan sağı büyük bir kriz içinde.Bu Trump ile başlamadı. Zaten tabanında büyük bir hoşnutsuzluk vardı ve Trump sadece bunları dillendirdi.

        Seçim sonucu ne olursa olsun, Trump başkan olsa dahi Amerikan sağının kendisini toparlaması ve Ronald Reagan’ın başkanlığı zamanındaki kalitesini tekrar yakalaması gerekiyor. Bu hem siyaset bilimi hem de sosyoloji açısından çok ilginç bir dönüşüm süreci olacak. Ben o dönemde hayli kaliteli tartışmalar ve düşünce dünyasına katkılar bekliyorum.

        BUNLARI DA BİLİN

        Aslında Amerikan halkı siyasetin bu durumundan hayli bıkmış durumda. Televizyondan yayınlanan son tartışmada seyirci oranının ilk tartışmaya göre yüzde 20 düşmüş olması da halkın azalan ilgisinin en büyük göstergesi. Zaten iki adayın da fazla sevilmediği biliniyor. Herkes, kötü- ler arasından iyisinin seçimi yapılacak gibi hissediyor.

        Amerikan halkının nabzını en iyi tutan ulusal gazete olan USA Today, işte bu yüzden iki adayın hiçbirine destek vermedi. Sadece ikisinin de kötü yanlarını açıklamakla yetindi. Buna karşılık New York Times gibi yerleşik düzenin yayın organları, gözü kapalı Hillary Clinton’ı destekliyorlar.

        The Atlantic Dergisi, 159 yıllık yayın hayatında sadece iki kez bir başkan adayını desteklemişti. Onlar da 1860’ta Abraham Lincoln ve 1964’te Lyndon B.Johnson’du. Şimdi de üçüncü destek yazısı geldi ve Hillary Clinton’ı desteklediler. Gerekçe olarak da “Trump başkan olmaya uygun değil” dediler. Yani Amerikan siyaset ve düşünce dünyası bugünlerden sonra iyice hareketlenecek. Çok nitelikli yazı ve fikirlere ihtiyaç olduğu bariz.

        Diğer Yazılar