Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekranlarda görmüşsünüzdür, başta Trump’ın evinin olduğu New York olmak üzere liberal kültürün hâkim olduğu tüm büyük şehirlerde gençlerin protesto yürüyüşleri oldu.

        Gençlerin protesto yürüyüşlerini kendi gençliğimden bu yana özgürlüğün, demokrasinin kaçınılmaz bir parçası olarak gördüm.

        Buna rağmen ABD seçiminden hemen sonra sokağa dökülen gençlerin ağırlıklı olarak küçük burjuva fikirleri, yani gerçekte fazla anlamı olmayan tavırlar taşıdığı görülüyordu. İyi okullardan ve en azından orta sınıf ailelerden geldikleri belli olan bu gençler, Trump yönetiminde özellikle Müslümanların, cinsel tercihiyle farklı olanların ve göçmenlerin ezilece- ğini düşünerek sloganlar attılar.

        Güzel bir protestoydu ve demokratların içini ısıtıyordu. Ben buna rağmen bunlara “Küçük burjuvaziye yakışan gösteriler” demeyi sürdürdüm, çünkü bu gençlerin göründüğü kadarıyla kaybedecek fazla bir şeyleri yoktu. Amerika gibi sivil itaatsizliğin toleransla karşılandığı bir ülkede bu gençler adeta üniversitelerinde siyaseten doğrucu profesörler tarafından okutulan kitaplarda okudukları “öteki” insanların haklarını savunuyorlardı.

        ASIL ANLAMLI PROTESTO

        Ancak asıl anlamlı protesto bence seçimden birkaç gün sonra New Jersey’de yapıldı. O gün Amerika’daki Latin Müslümanlar geleneksel “Hispanic Muslim Günü”nün 16’ncısını kutlamak için festival düzenlediler.

        “Bu daha anlamlıydı” dedim, çünkü bu insanlar Başkan Trump’ın kendisine hedef olarak seçtiği iki kimlik olan Müslümanlık ve Latin kökenli olmayı benliklerinde birleştiren ve Trump’ın öfkesini çeken, bu hedefi kendi varlıkları ile temsil eden insanlardı. Başkanın yeni politikalarıyla her şeylerini kaybedebilecek insanlar onlardı. Trump’ın Amerika’sında resmi çevrelerde en fazla tepki çekecek insanlar olarak o gün New Jersey’de buluştular. Latinler Müslüman kimliklerini öne çıkararak konuşmalar yaptılar; geleneksel yemekler yenildi; neşelenildi ve Amerika’nın yeni siyasi gerçeğine karşı direnileceği söylendi.

        Trump’ın yeni atamalarıyla demokratların üstüne basmaya başlayan baskıcı, ırkçı, Müslüman düşmanı söylemden bunalmış olan bizlere bu festival ilaç gibi iyi geldi. Siyasette ne olursa olsun sivil toplumda bilinçler açık oldukça Amerika’nın bu süreçten de olumlu bir sentezle çıkacağı umudu bu festivalle oluştu.

        ŞİMDİ OKUNMASI GEREKEN KİTAP

        Amerika'daterörle mücadele konusunda bir toplumsal uzlaşma vardı, ama şimdi bu toplumsal uzlaşma Trump’ın başkanlığıyla birlikte çökecek gibi gözüküyor. Teröre karşı arasına net mesafe koymuş olan İslam dinine toptan savaş açmaya niyetli gibi gözüken bir ekip işin başına konuluyor.

        Bu ekibin en önemli ismi gün boyu danışman olarak Trump’ın yanında olacak Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn. Kendisinin “Amerika’nın en büyük sorunu” diye tanımladığı “İslami terör”le mücadeleyi o koordine edecek, politikaları Başkan’ın onayına o sunacak.

        Dolayısıyla onun neler düşündüğünü ve nasıl politikalar izlemeye niyetli olduğunu şu anda öğrenmek çok önemli.

        Emekli General Flynn geçtiğimiz ağustos ayında tüm görüşünü ve izleyeceği mücadele yöntemlerini ortaya koyduğu bir kitap yayımladı.

        “Field of Fight” (Savaş Alanı) adlı bu kitabı okumaya başladım.

        İslam aleyhine görüşler ve yaralayıcı tanımlamalarla dolu olan kitapta ayrıca kendisinin İslami terör dediği konuyla nasıl mücadele edeceği de anlatılıyor.

        Michael Flynn her Müslüman’ı potansiyel bir terörist olarak görüyor ve devletine de bunu böyle görmesini tavsiye ediyor. Potansiyel terörist diye nitelendirilen insanların Amerika’da var olan özgürlükler ve yasa korumalarının dışında tutulması gerektiğini ve gerekirse yasadışı dinlemeler ve gözaltına alınan insanlardan işkence ile bilgi alınması gerektiğini düşünüyor.

        Masaya bağlanan kişinin ağzına ıslak bir havlu örtüldükten sonra ağzının havluyla örtülü kısmına su dökülmesi yönteminin (waterboarding) resmen kullanılmasını istiyor. Obama terörist diye nitelendirilen kişilere de avukat isteme ve sivil mahkemede yargılanma haklarını vermişti. Flynn bu hakların geri alınmasının doğru olduğunu ve bu tür kişilerin direkt hiçbir yasal korumanın olmadığı Küba’daki Amerikan toprağında bulunan Quantanamo Askeri Hapishanesi’ne gönderilmeleri gerektiğini vurguluyor.

        Askeri gücün de abartılı bir şekilde kullanılmasından yana hatta teröristlerin bulunduğu bir şehrin bile tümden yakılıp yıkılabileceğini belirtiyor.

        GÖREVİNİ GALİBA YANLIŞ ANLAMIŞ

        Flynn kitabında böyle yazıyor ve bu dediklerini de yapacak gibi gözüküyor ama merkeze yakın olan insanlar Flynn’a “Ulusal güvenlik danışmanlığı görevini yanlış anlamış olmalı” eleştirisini getiriyorlar.

        Flynn ulusal güvenlik danışmanının önde gelen ve tek görevini İslam ile mücadele etmek gibi görüyor. Oysa bu görevdeki kişi, Başkan’ın birçok global soruna anlamlı, medeni ve uzak görüşlü biçimde tepkiler vermesini sağlamak zorunda olan bir yetkili. Örneğin Afrika’daki ebola salgını veya Haiti’deki deprem gibi konular da ulusal güvenlik danışmanının görev alanına giriyor. O bu konularda bile Başkan’a makul tepki önerileri getirmek zorunda. Anlayacağınız ulusal güvenlik danışmanı, İslam’a savaş açmış vurucu tim başkanı gibi davranmayacak, aksine global dengeleri, makul görüşleri de göz önüne alarak uygun politikalar uygulayacak.

        Durum böyle olunca Michael Flynn’ın bu görevi düzgün yapabilmesine de imkân gözükmüyor.

        AKSİNE TERÖRÜ ARTIRIR

        Flynn’a bu eleştiriyi getirenler ayrıca bir başka tehlikeye de dikkat çekiyorlar. “DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütleri, tavrı böyle olan bir Amerikan hükümetini propagandalarında iyi kullanarak kendilerine yeni militanlar devşirebilir” deniliyor. “Terör örgütleri İslam’a böyle topyekûn düşmanmış gibi davranan bir Amerika’yı propagandalarında anlatıyorlardı, şimdi bu anlatılanlar gerçekleşiyor Flynn sayesinde” de diyorlar. Teröre ilk savaşı açmış olan Bush yönetimi bu gerçeğin farkındaydı ve buna göre davranıyordu. Trump yönetimi ise bu gerçeklikten kopmuş gibi davranıyor.

        Diğer Yazılar