Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’deki gelişmeleri en yakından izleyen ve güncel konularda tavırlar alan, Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Danışmanı olup Trump’ın kulağına daima fısıldama imkânı olacak Michael Flynn.

        Flynn’ın ocak ayından itibaren Amerika-Türkiye ilişkisinin nasıl gideceği konusunda en etkili isim olması kuvvetle muhtemel.

        Türkiye’de de büyükelçilik yapmış olan bir diplomat, bana “Açıkça söylemek gerekirse bu Michael Flynn beni korkutuyor, ondan ürküyorum” demişti. Hakkında yazılanları, görüşlerini öğrendikçe beni de ürküttüğünü söylemeliyim.

        “Bu korku, onun belalı bölgelerde tehlikeli ve zor operasyonlara katılmış bir casus olmasından kaynaklanıyordur” diyebilirsiniz. Evet bunu da kabul etmekle birlikte onun Müslüman ülkeler ve Müslümanlar hakkında söyledikleri de korkunç. İnancı sağlam arkadaşlarımın bunları duyunca hayli üzülüp tepki göstereceklerini tahmin ediyorum.

        DARBE GECESİ VİDEOSU

        Yakın zamanda Türkiye için çok önemli olacağından onu anlamaya çalışmanın işimin bir parçası olduğuna inanıyorum. Neyse ki anlamaya çalıştığım insanları aynı zamanda sevmek zorunda değilim. Öğrenmeye başladıklarımı açıkça yazayım ki yakında onunla kurulabilecek bağlantılarda bunlar da bir miktar yol gösterici olsun.

        Flynn, darbe girişiminin sürdüğü 15 Temmuz gecesi saat farkı nedeniyle Amerika’da akşamüstü saatlerinde bir konferans veriyordu. Müslümanlar ve İslamiyet aleyhine konuştuğu bu konferansta birden konunun dışına çıkarak, “Bundan birçoğunuzun haberi olmayabilir, şu anda Türkiye’de bir darbe yürütülüyor” deyip darbecilere destek veren laflar etti.

        Bu resmen kayıt altına alındı, ama aylar sonra Amerikan seçimi yaklaşırken The Hill adlı gazetede, Türkiye’yi ve Erdoğan’ı destekleyen, seçilmiş iktidara karşı darbe planlayan Fethullah Gülen’in de geri verilmesi gerektiğini vurgulayan bir yazısı da çıktı.

        Flynn, arada aylar olan bu iki farklı tavrı arasındaki çelişkiyi şöyle açıklıyor: “Ben ilk önce 15 Temmuz’da Türkiye’deki darbe girişimini seküler olan Türk ordusunun yaptığını zannettim. İlk desteğimi bunun için vermiştim, ama sonra bunun İslamcı, Humeyni benzeri bir kişi olan Gülen tarafından planlandığını öğrenince tavrım değişti. Gülen’in Türkiye’ye geri verilmesini bu yüzden yazdım.”

        GERÇEKLE SORUNLU

        Olanlar aynen böyle; ben bir tavır almayacağım, siz nasıl tavır alırsanız alın yanlış demek mümkün değil. Ama şunu bilin: Michael Flynn’ın gerçekle hep sorunu var. Gördüğü, yaşadıkları hakkında yalanlar söylüyor ve kendisini de bunlara inandırıyor. Bu yüzden onunla çalışmış insanların kullandığı yeni bir kavram var Amerikan devlet bürokrasisinde: “Flynn truth’s” (Flynn gerçekleri). Yani aslında gerçek olmayan, ama Flynn tarafından gerçekmiş diye kabul edilmesinin istendiği olaylar.

        Gerçekte olan biteni böyle tanımlamak Flynn’ın artık kişiliğinin bir parçası olmuş gibi. Bu belki de çok zor ve tehlikeli operasyonlarda çalışmasından gelen bir alışkanlık da olabilir. Bu travmayı anlayabilirim, ama o Müslümanlar ve İslam dini aleyhine konuşurken de yalanlar söylüyor. Türkiye’ye yönelik oluşturacağı ve Başkan Trump’a sunacağı politikalarda neler söyleyecek bilemem.

        ÇOK İYİ BİR CASUS

        Onu tanıyanlar, çok iyi bir casus ve analizci olduğunu vurguluyorlar. Savunma İstihbarat Teşkilatı’nı (Defense Intelligence Agency) yönetirken bu niteliklerini gösterdiği, en zor operasyonları yürüten Joint Special Operations Command’de de sahada büyük işlere imza attığı belirtiliyor.

        Onun baskın yapılan alanlardan toplattırdığı çöp malzemeleri ve kişisel eşyalardan yeni istihbaratlar çıkarmakta olağanüstü yetenekli olduğu söyleniyor. Özetle, eğer bizler, Amerikan yönetiminin içinde şu an Türkiye’yle en ilgili gözüken bu yetkiliyle ileride konuşacaksak onun kişiliği ve yetenekleri nedeniyle çok dikkatli ve temkinli olmalıyız.

        YALAN KURMACA HABERLER

        Hazır Amerikan devlet bürokrasisine “Flynn gerçekleri” diye “yalanı gerçek gibi algılamayı” tanımlayan bir kavram yerleşmişken medyada yeni bir fenomen olan “yalan kurmaca haberler” (fake news) hakkında da düşünmeliyiz.

        Nüfusun yüzde 62’sinin haberleri sadece Facebook’tan takip ettiği ve bunların ağırlıklı bölümünün de sadece yalan kurmaca haberleri okuyup inandığı ortaya çıktı. Aslında bu korkunç bir durum, ama Michael Flynn gibi gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi anlatan bir yetkili için de bunun ideal bir dünya olduğunu söyleyebiliriz.

        Bu yalan haberleri hazırlayanlar, Amerikan başkanlık seçimi kampanyasında çok aktiflerdi. Çünkü Trump’ı her öven ve Hillary’yi her kötüleyen haber çok okunuyor ve Facebook’un reklam sisteminden çok da para kazandırıyordu.

        Bunu gören gençler (sadece Amerika’da değil, Balkanlar’da da) yalan haberlerle büyük paralar kazandılar. Amerika’da ilk önce bu yalan haber kampanyasının, Rus istihbaratı tarafından seçime müdahale etmek için yapıldığı sanıldı ama sonra gerçek ortaya çıktı.

        Şimdi Facebook, haber yaymadaki gücü nedeniyle bu işle mücadele etmek zorunda kaldı ve yalan haber ürettiği belli olan siteleri reklam sistemleri dışına çıkarıp para kazanmalarını engelledi. Ancak bunun yetip yetmeyeceği henüz bilinmiyor. Para kazanma amacıyla değil, siyasi hedefler için bu işe girişebileceklere karşı ne yapılabileceği henüz belli değil.

        BEYAZ SARAY’DAKI PROFESYONEL YALANCILAR

        Bugün biraz hikâyesini anlattığım Michael Flynn, Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak sürekli Beyaz Saray’da olacak. Daha da önemlisi, yanında baş stratejist olarak Breitbart News adlı yalan haber üretme sitesinin eski yöneticisi Steve Bannon da bulunacak.

        Bu profesyonel yalancıların sürekli başkana fısıldayabilecekleri bir dünya nasıl olur, bunu da şimdiden bilebilmek pek mümkün değil. Hep birlikte göreceğiz ne olup biteceğini.

        Diğer Yazılar