Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kahramanlığıyla büyük bir facianın önüne geçen şehit polis Fethi Sekin’in anısına kısa bir video ürettik.

        İstiyorum ki Türkiye’nin neden asla yıkılamayacağını gösteren bir abide olan bu kahramanımızı herkes daima hatırlasın.

        Aşağıda linkini verdiğim bu kısa videoyu arkadaşlarınızla paylaştıktan sonra arşivinizde saklayın.

        Zorluklarla karşılaşınca bunu izleyip ülkenize ve insanımıza güveninizi tazeleyin.

        Bu zor günlerden çıktığımızda, nasıl zorlu bir mücadeleden geçerek o günlere ulaştığımızı, Türkiye’yi yeniden yükseltebilmemizi Fethi Sekin gibi kahramanlara borçlu olduğumuzu daima hatırlayın.

        Videoyu www.haberturk. tv’den veya şu linkten izleyebilirsiniz:

        VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

        Ayrıca www.haberturk.com da sitede kullandı videoyu.

        "DAHA İLERİ GİTMEYİN"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan çok haklı olarak şunları söyledi: “Bizi ‘DEAŞ ile mücadele etmiyor’ diye uluslararası alanda sıkıştıranların, ahlaksızca itham edenlerin, bu örgütün tepesine bindiğimizde bir anda karşımıza geçip ‘Daha ileriye gitmeyin’ demeleri boşuna değildir. ‘20 kilometreyi geçmeyin’ demeleri boşuna değildir. Onlar ne derse desin, biz kendi göbeğimizi kendimiz kestik ve yola devam ediyoruz.”

        Bu sözleri haklı buluyorum ve sonuna kadar da destekliyorum.

        Yanlış anlamayın, desteğim bu sözlerin iç politikaya yönelik boyutundan değil.

        Sadece şunu düşünüyorum.

        Herhangi bir devlet, haklı ve dünyaca kabul edilen makul amaçlarla kendisine hedef koyarak bir başka ülkenin topraklarına uluslararası kurallar çerçevesinde girmişse, o amacı tamamlamadan işi yarıda bırakıp geri çekilirse, hem beceriksiz hem de yenilmiş gibi görünür. Bu zayıflığı tespit eden teröristlerin daha da azmaları o durumda büyük ihtimaldir.

        Ha şunu anlarım, o da makuldür: Baştan sınırı aşıp o topraklara girmenin yanlış olduğu konusunda bir tartışma olabilir ve “Buna hiç girişilmemesi gerekir” diyenler de çıkabilir, nitekim çıkmıştır da.

        Büyük ihtimalle tartışma o aşamada girmeme olarak bitirilse ve o topraklara hiç girilmeseydi, bu Türkiye’nin politikası olarak görülüp kabul edilecek ve tartışılmayacaktı.

        Ama devlet girme kararı alınca bunun arkasında sonuna kadar durmak gerekiyor.

        Şu anda çekilip gelmek büyük bir hata olur.

        Ha, bunu söylerken orada çok zor şartlar altında savaşan gençleri de hiç unutmuyorum.

        Umarım zamanı gelince hepsi sağ salim ülkelerine dönerler, birer kahraman olarak sevdiklerine kavuşurlar.

        Bir baba olarak hep onları düşünüyorum.

        TRUMP'I BEKLEMEK GEREKİYOR

        “İncirlik kapatılsın mı?” tartışması başlatıldı ya, New York Times, “Türkiye ne olursa bundan ABD’yi, CIA’yı sorumlu tutuyor” diye yazılar yayınlıyor.

        Bunlar tartışılacak ve söylenecek tabii; çünkü burası demokratik bir cumhuriyet ve herkes aklındakini söylüyor, gerekirse komplo teorileri de kuruyor.

        Her demokraside olduğu gibi bu bizde de böyle.

        Amerika konusundaki tartışmalarda benim görüşüm şöyle:

        Türkiye-ABD arası ilişkiler Obama döneminde çok inişli çıkışlıydı.

        Başlarda Erdoğan ile Obama’nın arası çok iyiydi, hatta bir ara Obama’nın en fazla arayıp konuştuğu lider Erdoğan olmuştu.

        Sonra araları bozuldu ve iki ülke arasında sorunlar yaşandı.

        Bunlar normal. Ancak 20 Ocak’ta Obama dönemi resmen bitiyor ve yeni başkan Trump koltuğa oturuyor.

        Seçim sürecini bizzat izlediğimden ve etrafındaki kadroyu iyi tanıdığımdan, Trump’ın Türkiye’yle ilişkilerinin nasıl olacağı belli değil.

        Ama biz onun tavrının nasıl olacağını beklesek ve bazı kararları 20 Ocak’tan sonra alsak daha iyi olacak gibi geliyor bana.

        NORMALİ YAŞAMAK

        Devlet büyüklerinden biz vatandaşlara, “Teröre teslim olmayın, normal hayatınızı yaşayın, üretin, yatırım yapın, tüketin, eskiden ne yapıyorsanız onu yapmayı sürdürün” telkini geliyor.

        Bunu anlıyorum ve bunun hayatımızı bozmaya çalışan teröriste en büyük tepki ve karşılık olacağını da biliyorum.

        Çok eskiden Taksim’de bir kafenin terör saldırısına uğraması olayı vardı.

        Saldırının olduğu günün hemen ertesinde o kafenin meşhur müdavimleri yine kafeye gitmiş ve rutinlerini yaşamışlardı.

        Bu Türkiye’ye büyük moral olmuş ve o terörü yapanlara bir tokat gibi inmişti.

        Tabii ki hepimiz, kendimiz ve ailelerimiz için endişeliyiz. Ancak normalimizi yaşamadığımız takdirde her gün tekrardan yeniliyoruz ve ekonomimiz de darbe alıyor.

        Bugün normallerimizi yaşamaya çalışmak bir kahramanlık gibi algılanabilir. Bu durum zor gelebilir.

        Ama kendimizi zorlayıp bunu yapmaya çalışmamız da gerekiyor.

        Zor olanı başarmak, millet olarak genlerimizde var bizim.

        Atatürk bunu anlamıştı ve büyük lider olarak milletin bu gücünü seferber edip istiklal savaşını kazandı.

        Diğer Yazılar