Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanın ideal hayat tanımı, beklentisi yaşına göre değişir.

        Gençliğe adım atarken “ideal hayat tanımı”mı burada açıkça yazsam, büyük ihtimalle gençleri kötü âdetlere teşvik suçlamasından tutuklanmam gerekebilirdi.

        Gerçi ideal tanımım hiçbir zaman tamamen masum olmadı, ama elimden geldiğince onları rafine ettim, biraz daha prezantabl yapmaya çalıştım.

        Duyanların, “Bırakın sapığı Allah aşkına, ne yaparsa yapsın” kıvamına çektim kendimi.

        Dediğim gibi tanımlar yıllar içinde değişti. Cinsel sapıklıklar hep baki kaldı, onlar hiç değişmedi. Aslında onların değişmemesi, daha da kalıcı olabilmeleri için elimden gelen her şeyi yaptım.

        Ben sapıklıklarımın o boyutunu New York sayesinde kurumsal anlamda yaşayabilmiş ender şanslı insanlardan biriyim. Nasıl yaşadığımı da yazsam, her bir bireyi sonuna kadar namuslu ve normal olan Türk halkı için fazla gelebilir.

        Yanlış anlamalara neden olmamak için sadece şu kadarını söyleyeyim: Benim beğendiğim kadınlar, adlarının başına mutlaka “dominatrix” kelimesini de koyuyorlar, bilmem anlatabiliyor muyum?

        Neyse işin seksi boyutu bu kadar yeter.

        Son yıllarda dominatrix olsa da seksten genelde sıkılmaya başladım.

        Belki inanmayacaksınız ama en elverişli ve tamamen güvenli de olsa seksten kaçıyorum. Çünkü bu defa da soyunup giyinmeye üşeniyorum.

        İşin özellikle giyinme bölümü çok daha yorucu.

        Çünkü soyunurken biraz heyecan olabiliyor, ama giyinirken neden heyecan duyacaksınız ki? Sıkıcı hayatınıza dönmek için hazırlanmak gibi bir şey bu. Üstelik biraz önce sekste başarısız olduğunuz kadın da o sırada sizi acıyan gözlerle seyrediyor olacak.

        Bir ara “Sürekli çıplak mı dolaşsam acaba?” diye de düşündüm.

        Bu düşünce beni bugünkü asıl konuma, ideal hayatı bulmuş olmam meselesine getirdi.

        İdeal arayışımın hangi döneminde olursam olayım bir konu yıllar içinde hiç değişmedi.

        Ben gençliğimden bu yana delilere hep özenmişimdir. Delilik bu hayatın yüklerinden, sorumluluklarından en ideal kaçma yolu gibi gelmiştir bana.

        Bugün Türkiye, insanın tamamen delirmesi için ideal koşulları sağlıyor.

        İsteyen kısa sürede delirebilir ve kimse de ona “Neden delirdin?” diye sormaz.

        Çünkü soruyu soracakların da önemli bir bölümü deli olacağından, kalan bölümü ise zaten cevabı bildiğinden soruyu sormaya gerek kalmayacak, deliliğiniz normal kabul edilecektir.

        BEN SÜLALEDEN DELİYİM

        Zaten benim genlerim de uygun bu yatay geçişi yapmam için.

        Delilik açısından sağlam genlerim var anlayacağınız.

        Hem babam hem de dedem zırdeliler.

        Dedem vesikalı deliydi, babam üşendiğinden henüz vesikasını alamadı.

        Ben de vesikamı almak için başvuracağım; çünkü insana toplum içinde büyük bir rahatlık sağlıyor, dedemden biliyorum bunu.

        Dedem bir gün Kızılay’da resmigeçit seyrediyormuş. Bir süvari, atını halkın üzerine sürerek geliyormuş.

        Türkiye’de haksızlığa karşı çıkmak için deli olmak gerekir ya... Dedem de bu haksızlığı önlemeye karar vermiş ve askeri atın üstünden zorla alıp üstüne çıkmış.

        Asker ve polis onu yakalamak için geldiğinde deli vesikasını gösterip yürüyüp gitmiş.

        Şimdi düşünsenize, eğer başarabilirsem yani ruh halimi resmen teyit ettirip deli vesikası alabilirsem ne kadar rahat, ne kadar da şık yaşamım olacak.

        O zaman referandumda vereceğim oyu da soramazsınız bana; çünkü söylediğimde bana deli de diyemeyeceksiniz, zira elimde zaten vesikam olacak.

        AHMET HAKAN'IN HIZLA BAŞARISIZ OLACAĞINI RESMEN AÇIKLADIĞI AN

        Ahmet Hakan’a yüklenme yazıları yeni trend oldu gibi. Aslında ben de bundan çok sıkıldım.

        Bu konuyu son defa yazıyorum; çünkü içinde ciddi hayat dersleri taşıdı- ğına inanıyorum.

        Bundan sonra yeni bir anchorman’lik işine soyunacak arkadaşlar da aynı hatayı yapmasınlar, ders çıkarsınlar diye konuyu son kez yazmaya karar verdim.

        Hakan, daha haber sunmaya başlamadan önce, Marduk gelecekmiş gibi önem verilerek tanıtıldığı günlerde, gazetesinde kendisiyle yapılmış bir mülakat çıktı.

        “Anchorman’lik için nasıl bir dönem bu?” sorusuna şöyle cevap verdi Hakan:

        “Benim yapmak istediğim türde haber anlayışı için daha doğru zaman olamazdı. Reha Muhtar’ı saymıyorum.”

        Bunu okuyunca insanın aklına doğal olarak, “Anchorman’lik işinde sen kimsin ki koskoca Reha Muhtar’ı bu kadar önemsemiyorsun? Ne olacağını biraz bekleyip gör de sonra konuş” sözü geliyor.

        Reha Muhtar ekolünü çok iyi bilen ustaların da yer aldığı Show TV haber kadrosu aldı başını gidiyor reytinglerde.

        Özellikle ana habere geçmeden önce yayınlanan “haber önü” bölümü, büyük ivme kazandırdı Show ana habere. Popüler dizileri bile geride bırakmaya başladılar.

        Bu arada reytingleri yerde sürünen Kanal D baktı ki olmuyor, “Bari taklit edelim” dediler haber önünü.

        Onlar da “sıcak gelişme” denilen bir bölüm başlattılar, güya “haber önü”yle rekabet edecekler.

        Bu tabii ki mümkün değil, bu işte taklit olanı seyirci niye izlesin ki? Ahmet’i Reha Muhtar’ın ruhu bile kurtaramıyor. Şimdi “Keşke öyle konuşmasaydım” dediğine de eminim.

        Diğer Yazılar