Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Donald Trump’ın en sevdiği şarkı, Frank Sinatra’nın seslendirdiği My Way şarkısıymış. Bunu duymadan önce biri bana “Sence Başkan Trump’a en uyan, onu en iyi tanımlayan şarkı hangisidir?” diye sorsaydı, ben de “My Way” derdim. Çünkü Sinatra o şarkıda aslında “Başkaları ne der?” diye düşünmeden kendi doğru bildikleri yolda yürüyenlerin hikâyesini anlatıyor. Bu tutulan yol, bir aşk hikâyesi de olur, siyasette başkalarını umursamadan doğru bildiğini okuyanın hikâyesi de.

        Herhalde Donald Trump, gelmiş geçmiş Amerikan başkanları arasında doğru bildiği yoldan yürümeye en fazla önem verdiğini söyleyen başkan. Bir New York’lu olarak neredeyse o şehrin resmi şarkısı haline gelen My Way (Benim Yolum) şarkısı da bu yüzden ona çok yakışıyor. Ancak hep kendi yolundan yürümeyi seven bu başkana son günlerde bir haller oluyor. Neredeyse büyük bir değişim geçiriyor.

        Son iki gündür hiç tweet de atmamış, yani değişimin boyutu büyük olmalı. Bir şeylerin değiş- meye başladığının ilk işaretini Kongre’de yaptığı son konuşmada verdi. 45 gündür başkan ama ilk kez orada devlet bilinci olan bir başkan gibi davrandı. Toplumda kavgaya, tartışmaya, eleştirilere yol açacak konulara girmedi ve bir başkana yakışır biçimde devlet işlerinden bahsetti.

        ‘BEN’ YERİNE ‘BİZ’

        Daha da önemlisi, en sevdiği şarkı My Way olan ve tek başı- nayken bunu mırıldandığına emin olduğum Trump, Kongre konuş- masında sıkça “Ben” yerine “Biz” demiş. Washington’dan ilk yazımı, “Türkiye’yle ilgili bir haber yakaladığımda” yazacağımı söylemiştim. daha önce, ama Başkan Trump’ta son görülen bu değişim, o haberi yakalamamı beklemeyecek kadar önemliydi. Onun için Yeni Dünya’dan ilk yazımı bu konuya ayırmak zorunda kaldım.

        Derin yönüyle, resmi bölümüyle Amerikan devletinin bazı unsurları, hep “Benim yolum” diyen Trump’ın tutturduğu yoldan hayli rahatsızdı.

        MARYLAND’DE BİR PANELDE

        Bu rahatsızlık Cumhuriyetçi Parti’nin içinde de tırmanmaya başlamıştı. Hatta bu satırları yazmadan önce izlediğim Maryland’deki ulusal muhafazakârlar toplantısında bu rahatsızlık ve Trump’ta görülen değişimden sonra bu rahatsızlığın nasıl azaltılacağı tartışıldı.

        Bu rahatsızlığı duyan unsurlar, Trump’ın devletin tüm geleneklerini, kurallarını yok farz ederek kendi yolundan gitmesinin bir aşamadan sonra tehlikeli olmaya başlayacağını düşünüyorlar. Hatta aralarından bir bölümü, eğer tutumunu değiştirmezse 2018 yılında onu bundan resmen vazgeçirtecek adımlar atmayı düşünüyorlardı.

        Resmen vazgeçirtme, tabii ki başkanların kongre kararıyla işten alınması süreci olan “impeachment”ti. Hatta bunun nasıl olması gerektiği de planlanmaya başlanmıştı. Bir bölümü, Başkan’ın anayasanın bazı maddelerini ihlal ettiğini öne sürüp süreci başlatacaktı. Trump’ın medyayla son kavgaları da bunu iddia edenlerin elini güçlendiriyordu. Diğer bir grup ise Trump’ın davranışları nedeniyle akli dengesinin yerinde olmadığı iddiasını ortaya atmaya hazırlanıyordu.

        Klasik manada bir devlet adamı olmasa da Trump’ın çok akılı, pratik düşünen, önsezileri güçlü bir işadamı olduğunu unutmayalım. O da bir tehlikenin oluş- maya başladığını ve bunun kendi başkanlığını tehlikeye atacağını hissetmiş olmalı ki devletle barışacak adımları Kongre konuşmasıyla birlikte atmaya başladı. “Ben” yerine “Biz” diyerek devlet adamlığı rolünü üstlendi.

        TÜRKİYE AÇISINDAN ANLAMI NE?

        Bunun Türkiye açısından ne anlama geleceğini göreceğiz. Amerikan devleti şu anda bölgedeki Kürtlerle ilgili yeni çalışmalar yapıyor. Obama’nın sürdürdüğü ve devletin resmi politikası haline gelmiş uygulamalar var. Trump bugüne kadar gerekirse bunların dışına çıkılabileceği sinyalini veriyordu. Açıkçası bölgemizdeki Kürtler açısından Trump, Türkiye çizgisine daha yaklaşma potansiyeli taşıyor. Ama devlet politikalarına daha bir vurgu yapan Trump, ne kadar o çizgide kalabilir bunu da göreceğiz.

        Yazımın başında dedim ya, bu tür yazılara tatmin edici bir haber yakaladıktan sonra başlayacaktım. Ama bu yaşanmakta olan değişim, eğer kalıcıysa sadece Türkiye değil tüm dünya açısından büyük bir haber aslında.

        Trump’ın çevresindeki kişiler, onun aslında bir değişim içinde olmadığını, sadece pratik bir işadamı içgüdüsüyle sorunları yönetmek için böyle davrandığını, sonunda kendi bildiği yoldan sapmayacağını, yani My Way şarkısını mırıldanmayı sürdüreceğini söylüyorlar.

        Aslında bahsettiğim o haberin peşindeyim. Washington’da gelecek hafta içinde hem “Bir Bilen” dostumla hem de yıllardır hakkında yazdığım haritayı bana göstermiş olan kişiyle randevum var. O ikisinden “Amerika’nın DEAŞ’la mücadele politikası ve bölgesel Kürtlerle yapılan planlar” hakkında bilgilerin geleceğine inanıyorum.

        Diğer Yazılar