Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Müdürüm Selçuk Tepeli, hiç kıymetimi bilmiyor.

        Sabah aradı, “Birçok olay meydana geliyor, sokağın nabzını tutmanı istiyorum, sahaya in” diye talimat verdi.

        Bir emir kulu olarak hemen denileni yapıp sahaya indim ve sokakların nabzını tuttum.

        Ve tüm olanbiteni sadece tek bir karede özetleyen araştırmacı gazetecilik ürünü fotoğrafımı gönderdim.

        Bu hizmetin karşılığında bir teşekkür mü aldım; hayır tabii ki...

        Kim kıymetimi bilecek ki; Selçuk mu? Güldürmeyin beni...

        Teşekkür edeceğine üstüne bir araba laf yedim.

        Neymiş efendim, Suriye’de gerginlik tırmanırken, Kuzey Kore’de belki bir üçüncü dünya savaşı çıkabilecekken ve Washington’da Türkiye’ye yönelik birçok gelişme olurken ben bütün bunların yerine nasıl olur da sokaktaki 3 çıplak kızın fotoğrafını gönderirmişim.

        Selçuk, önemli diye anlattığı konuların son derece sıkıcı ve insanı bıktırıcı olduğunu nedense göremiyor.

        Adam zaten bir tür konuşma uzmanı, bir de boşluğunuzu bulduğunda maşallah hiç susmayabiliyor.

        Ve bana, “Sen gerçekten gönderdiğin fotoğrafı gazetecilik ürünü olarak görüyor musun?” diye sordu.

        Ben de “Gayet tabii ki” dedim.

        Ne yapayım yani, sıradan Amerikan insanının, sokaktakinin nabzı bundan ibaretse bu da benim suçum mu birader.

        Bu fotoğrafa getirilebilecek tek eleştiri, “gayri estetik olması” olabilirdi.

        Kızlar çıplak ve aynı zamanda taşralılardı. Amerikalılar için de çıplak kızların estetik olup olmaması pek fark etmiyordu.

        Herkes benim gibi onların fotoğrafını çekmek istiyordu.

        Amerikan köylüsü New York’a gelmiş ve nedense otobüsten iner inmez de sokakta soyunmuş, meselenin asıl özeti buydu.

        1970’li yıllarda şehrin namlı kadın satıcıları 42’nci Sokak’taki otobüs durağının kapısında sabahlara kadar nöbet tutar, taşradan otobüslerle şehre gelen kızları ağlarına düşürmeye çalışırlardı. Çoğunlukla da bunu başarırlardı.

        Şehirdeki cinsel devrimde onların katkısını da yeri gelmişken saygıyla anmalıyım.

        Selçuk bu çalışmam sürecinde çektiklerimi bir bilse bana hiç kızmazdı; bundan neredeyse eminim.

        Düşünsenize, fotoğrafı çekmeye çalışırken 3 kız da ayrı ayrı yanıma geldi ve biraz para karşılığında birlikte fotoğraf çektirebileceğimizi de söyledi. Bense hiç istemediğim halde hepsiyle tek tek konuşup onlara “Hayır” demek zorunda kaldım.

        Bazen bu bile bana gereksiz, uzun bir konuşma olarak gelir, o da o anlardan biriydi. Genelde sosyal sorunları olan, iletişim kurmada zorlanan bir insanım; karşımdaki çıplak bir kız olsa da fark etmiyor, bütün bu sendromlarım nedense daha da artıyor.

        Hem zaten sokakta çalışırken çıkan masrafların karşılanması için de sonunda iyi bir haber yakalamam şartı var. Tabii bu da imkânsız, çünkü bir şeyin iyi haber olup olmadığına da Selçuk Tepeli karar verecek. İyi viski dediği şeyden aylardır bir kadeh bile bulamadığım aklıma gelince iyice umutsuzluğa kapılıyorum.

        Ama “Madem müdürün sokakta çalışmanı emretti, çalışmalısın Serdar” dedim ve her şeye rağmen tüm zorlukları göze alarak, onların tüm promosyonlarını reddettiğim halde fotoğraflarını gizlice çektim.

        Bu 3 kızın bile sokakta bu kadar ilgi görebilmeleri tuhaf ve acıklı değil mi?

        Düşünsenize, New York şehri dünyanın porno merkezi gibi bir yerdir. Aklınıza gelebilecek her türde profesyonel kadının çalıştığı bir şehir burası. Onların ilanları tek bir yayında toplansaydı, bu yayın Britannica Ansiklopedisi kadar uzun ve detaylı olmak zorundaydı.

        Ben, “Bu kadarı da olmaz” dedirten türde şeylerin bile burada seks sayıldığını ve bunların profesyonelce yapıldığını bu şehirdeki nabız tutmalarım sayesinde öğrendim.

        Böyle bir şehirde bile 3 taşralı çıplağın sokakta ilgi görebilmesi, erkeklerin geneldeki aptallığını gösteriyor bence.

        Çıplak olan her şeye ilgiyle bakabilen erkeklerin beyinleri de bu yüzden bir türlü tam kapasiteyle çalışamıyor.

        Buna ben de dahilim, ama çıplak kadınlara bakmayı gayri ciddi olarak gören müdürüm Selçuk Tepeli’nin beyni tam kapasite çalışıyordur mutlaka.

        Diğer Yazılar