Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Referandumla ilgili ilk sonuçlar gelmeye başladığında Washington’da hem hafta sonu hem de Paskalya tatili olması nedeniyle bir sessizlik vardı. Ama referandum, haftanın en meşgul gününe denk gelseydi de Washington aynı şekilde sessiz kalacaktı.

        Dışişleri Bakanlığı daha önce sonuç üzerine yorum yapılmayacağını zaten açıklamıştı. Bizim “of the record” olarak görüş almaya çalıştığımız hiçbir devlet birimi de sonuçla ilgili bir yorum yapmak istemedi.

        Anlayacağınız, devlet birimleri Türkiye hakkında Başkan Trump’ın “Bekleyelim görelim” tavrını aynen benimsemiş durumdalar.

        Beyaz Saray’ın iç işleyişini bilen kaynaklar, Trump’ın referandum sonrasında Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde çok daha aktif ve kararlı olabileceğini düşündüğünü ve güçlü bir başkanla işleri götürmenin daha uygun olabileceğini söylüyorlardı.

        Trump daha önce Türkiye’yle ilgili bazı konular gündeme geldiğinde referandum sonucunu beklemenin doğru olduğunu söylemişti yakın çevresine.

        Büyük ve bağlayıcı stratejilerle çalışmayı sevmeyen Trump’ın eğer Türkiye’yle verimli bir işbirliği oluşturulabilirse bunu mutlaka deneyeceği söyleniyor. Bu yüzden Trump, referandum sonucuyla ilgili bir fikir bildirmeyecek ve danışmanlarının da böyle yapmasını isteyecek.

        Türkiye’yi referandum sonucundan bağımsız ve nötr biçimde değerlendirip ortak meselelerde birlikte hareket edilip edilemeyeceğini bekleyip görme kararında Beyaz Saray.

        CIA BAŞKANI NE DEDİ?

        Beyaz Saray’dan kaynaklanan bu tavrın devletin tüm birimlerinde de benimsendiğini görüyoruz. Örneğin, geçen hafta içinde bünyesinde Washington’da hayli saygınlığı bulunan bir Türkiye birimi yer alan “Center for Strategic and International Studies” (CSIS) adlı düşünce kuruluşunda kamuoyuna açık ilk konuşmasını yapan CIA Başkanı Mike Pompeo, soru-cevap bölümünde Türkiye’yle ilgili bir soruya cevap verirken yine referandum sonuçları hakkında net bir tavır almamaya dikkat etti ve özetle şunları söyledi:

        - Türkiye istihbarat paylaştığımız, müttefikimiz olan önemli bir ülke.

        - Birçok konuda yardımcı oluyorlar, bazılarında ise yardıma o kadar açık değiller.

        - Suriye’ye terörist girişinin durdurulmasında büyük adımlar attılar.

        - Türkiye bizim açımızdan çok önemli olan bazı tatbikatlara da katılmamıza izin veriyorlar.

        - Türkiye bir NATO ülkesi ve bizim onların bu üyeliğe uygun davranacaklarını bilmeye ihtiyacımız var. Türkiye konusunda daha eleştirel olabilen kongre üyeleri ise tatil nedeniyle görevlerinin başında değil. Onlar tatilden döndükten sonra konuşmaya başlayabilir.

        MÜKEMMEL SONUÇ

        Aylar önce yazdığım bir yazıda “Evet”ten yana olduğumu nedenleriyle açıklamıştım. Bugün tavrımı değiştirmeye nedenim olmadığı gibi gelen sonucu mükemmel bulduğumu da söylemeliyim.

        “Evet”ten yana tavır alırken bunun gerekçelerini de şöyle sıralamıştım:

        - Dünyanın bugün içinde bulunduğu durum, ülkelerin var olabilmeleri için güçlü liderlere sahip olmalarını gerektiriyor.

        - Parlamenter demokrasi, bugünkü dünyanın sorunlarına yeterince güçlü ve hızlı cevap verebilecek mekanizmalara sahip değil.

        - ABD’de Trump, Rusya’da Putin, Çin’de Cinping yükselişte ve bu güçlü liderler dünyaya yön verecekler. Türkiye’nin bunların kuracağı yeni global dünyada onlar kadar etkili ve güçlü bir lidere ihtiyacı var. Bu yüzden “Evet”ten yanayım.

        Evet o yazımda bunları söylemiştim. Ancak tek bir kuşkum vardı, o da “Evet” oylarının ezici çoğunlukla çıkması durumunda “Hayır” oyu verenlerin kendilerini dışlanmış hissetmeye başlamalarıydı. Bu durumda “başkan” kendini sadece “Evet Türkiye’sinin başkanı” olarak görebilir ve ona göre davranabilirdi.

        Fakat dün gelen sonuçlarla gördük ki, “Hayır” diyenlerin oranı da yüksek. Bu nedenle başkan, ülkeyi yönetirken tüm Türkiye’nin, yani “Evet”çisi ve “Hayır”cısıyla herkesin başkanı olduğu bilinciyle hareket etmek zorunda kalacak. Bu da hem Türkiye hem de dünya açısından çok güzel bir gelişme olabilir.

        Diğer Yazılar