Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜN Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarlarının Amerika ile çatışmakta değil haklı davalarımızı da savunarak onunla ortak aklın yolunu bulmakta olduğunu anlatan bir yazı yazdım. Tabii ortak aklın bulunabilmesi için iki tarafta da bir istek olması ve etkin diyalog yollarının açık tutulması gerekmektedir.

        Amerika’da bize yönelik kötü niyet olduğu düşünüldüğünden bizim tarafta da diyaloğa girmek için şu anda fazla istek kalmadığı söylenebilir.

        Böylece zaten tıkanma aşamasına gelmiş diyalog yollarını tamamen kapayabilecek tehlikeli aşamaya da gelinebilir.

        Washington’u iyi tanımaya, anlamaya çalışan tecrübeli bir gazeteci olarak ilk önce şunu söylemeliyim: Amerikan yönetimi içinde Türkiye’ye yönelik kötü niyetli, hatta düşmanca yaklaşan insanlar vardır, ama bunlar geçmişte de, her dönemde bolca vardı.

        Şimdi aslında ne oluyor biliyor musunuz, Amerika kendi ulusal çıkarları açısından şu aşamada Türkiye ile zıtlaşmanın, ters düşmenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu nedenle kötü niyetli insanlar yönetime tamamen hâkim olmuş gibi bir hava var.

        Gerçek böyle değil. Yönetim içinde Türkiye ile diyaloğun açılması, ortak bir aklın savunulması potansiyeli hep var.

        Bugün gelinen noktada şimdi Amerikan yönetimi içinde var olan bu makul potansiyeli canlandırmak ve harekete geçirmek gerekiyor.

        Şu anda Washington’da ne Temsilciler Meclisi’nde ne Senato’da, ne yönetim içinde, ne de medyada Türkiye lehine laf eden bulmak mümkün.

        Ama ben biliyorum ki sadece Kongre’de aslında Türkiye dostu olan “Turkey caucus” içinde örgütlenerek Türkiye’yi savunan 100’ü aşkın siyasetçi vardı. Bunlar bir gecede mi ortadan kayboldular? Hayır tabii ki. Çoğu elçimizin rezidansı önündeki kavgadan sonra Washington’daki mahalle baskısıyla sessiz kalıyorlar. Önemli bölümü de kullanılan karşılıklı sert ve olumsuz üslup nedeniyle gerçek yüzlerini artık göstermiyorlar.

        Yönetimin içinde de Türkiye’nin stratejik önemini ve gücünü bilen ve özellikle bölgemizdeki öneminin farkında olan ve Amerika’nın Türkiye ile etkin çalışması gerektiğini düşünenler de var. Onlar da Kongre gibi aynı gerekçelerle şu an düşüncelerini ortaya koyamıyorlar.

        Anlayacağınız bir üslup sorunu ile karşı karşıya olabiliriz. Karşılıklı güvenler tamamen azalmış, hiçbir taraf diğerini gerçekten dinlemiyor. Kızgınlıklar, önyargılar ilişkimizi teslim almış durumda.

        Bu da diyalog yollarının bir daha açılmamak üzere kapanması tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

        TANSU ÇİLLER UYGUN

        Dün dediğim gibi bu durumu Türkiye açısından tehlikeli buluyorum. Bunun sürmesi bizim ulusal güvenlik çıkarlarımıza aykırı. İki tarafa da gerçeklik kontrolü ayarını yaptıracak bir adımın acilen atılması gerekiyor.

        Şimdi ortaya atacağım önerinin tepki çekebileceğini biliyorum.

        Bunun üzerinde uzun zamandır düşünüyorum. Türkiye’nin kamuoyu oluşturucularına, etkin işadamlarına bunu sordum. Hepsi de sevinçle karşıladılar ve büyük destek verdiler. Kimsenin adını vermiyorum çünkü bu öneri onları bağlayıcı bir şey değil.

        Washington’da işleri Türkiye üzerine düşünmek, politikalar üretmek olan birçok insana da birazdan söyleyeceğim fikri açtığımda onlar da büyük destek verdiler.

        Evet, başlıkta dediğim gibi iki ülke arasındaki bugünkü durumdan çıkmak için diyalog yollarını açık tutmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine direkt bağlı bir “Amerika özel temsilcisi” atamasını öneriyorum.

        Ulusal çıkarlarımız açısından hayati önemdeki bu görev için Tansu Çiller’den daha uygun bir isim aklıma gelmiyor.

        Başkanlık sistemlerinde, başkanın eski başkana bile farklı partiden dahi olsa ülkenin ulusal çıkarları için bazı önemli görevler vermesi normaldir.

        Tansu Çiller, Amerikan sistemini, Washington’un düşünme süreçlerini, dengelerini çok iyi bilen aynı zamanda eski başbakan olduğundan Türkiye’nin hayati ulusal çıkarlarını avucunun içi kadar iyi bilen tecrübeli bir isimdir.

        Üstelik onun birçok eski Amerikan başkanıyla, onları evinde ziyaret edecek kadar yakın ve sıcak ilişkileri var. Sıcak ilişkileri olduğunu bildiğim Bush Ailesi aracılığıyla Trump’ın partisi Cumhuriyetçi Parti yönetimiyle de çok rahat konuşabilir Tansu Çiller.

        Bu önerim üzerine önyargısız, duygusal olmadan sadece ülke çıkarlarını gözeterek herkesin açık fikirle ve stratejik düşüneceğini umuyorum.

        Unutmayalım ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un Cumhuriyet Bayramı’nda yayınladığı kutlama mesajında dediği gibi “Amerika ile Türkiye 60 yılı aşkın süredir dost ve müttefikler”di. Bunu böyle sürdürmek iki ülkenin de çıkarınadır.

        Diğer Yazılar