Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUGÜNLERDE Batı âleminde ciddi konuların ele alınıp tartışıldığı hangi yayını elime alıp okusam Thomas Piketty adı gözüme çarpıyor. Birkaç ay öncesine kadar sadece arkadaşlarının bildiği bu isim, tüm akademik çevrelerde, fikir yayınlarında ateşli biçimde tartışılıyor.

        Paris School of Economics'te profesör olan bu yakışıklı, orta yaşlı adam, hızla çağımızın entelektüel rock yıldızı olmaya başladı. Onun sayesinde Karl Marx da hayli tartışılıyor ve ihtiyar Marx'ın teorisi bir nevi ikinci yaşam sürmeye, ihtiyar da tekrar yıldızlaşmaya başladı.

        Bunun nedeni Thomas Piketty'nin yazmış olduğu "Capital in the Twenty-First Century" adlı kitap.

        Bu kitap hakkında o kadar fazla makale yazılıyor ve kitap o kadar ateşli tartışılıyor ki, yazarı bir anlamda entelektüel âlemde viral olmuş durumda. Her düşünce insanı, onun hakkında bir söz söylemek zorunda hissediyor kendisini.

        İsminden de anlaşılacağı gibi, bu kitap Marx'ın meşhur ve meşhur olduğu kadar birçok insan tarafından okunmadan bilindiği, anlaşıldığı sanılan eseri Kapital'in temel tezlerinin 21'inci yüzyıla bir tür uyarlanma girişimi.

        Şimdi meseleyi böyle koyunca, sanki Marx'ın tüm kendisinden önceki klasik iktisat teorisini eleştirerek oluşturduğu kapsamlı yeni politik-ekonomi türünden bir şey yapıldığını sanabilirsiniz Piketty'nin kitabında.

        Ama ben kitabı alıp okudum ve zamanında Marx'ın Kapital'i üzerine bayağı eğitim de almış olduğum için Piketty'nin entelektüel olarak Marx'ın yanında bir cüce olarak kaldığını biliyorum.

        Bu kitapta aslında hepimizin bildiği bir gerçek, 21'inci yüzyılda gelir dağılımlarının olağanüstü kötüleştiği ve olağanüstü zengin olan yeni insanlar yaratılırken öteki tarafta gelir düzeyi ya aynı kalan ya da düşmeye başlayan çoğunluklar anlatılıyor.

        Tabii Piketty bu görüşlerini çok yoğun veri analizleriyle de destekliyor. Ancak okuyucusunu, kitabında o yoğun verilere yer vererek sıkmıyor; isteyene o verilere ve analizlerine ulaşabilecekleri kaynakları ve kendi ayrı veri çalışmasını bulabilecekleri adresleri yazıyor. Böylece okuyucu sıkmama sorununu çözmüş.

        Temelde son derece sıkıcı olabilecek rakamları, matematiksel analizleri kitabın dışında tutması, Piketty'nin kitabının pazarlanmasını iyice düşündüğünü, bunu bir stratejiye bağladığını da gösteriyor.

        Zaten kitabın adında "Capital" kelimesi kullanılarak çalışmaya otomatikman bir entelektüel ağırlık katılıyor ve kitabın çok tartışılması ve hemen bir entelektüel ilginin hedefi olması garantileniyor.

        Her yazarın kendi çalışmasının nasıl pazarlanacağını düşünmek doğal hakkıdır. Bunu yapıyor diye hiçbir yazar "Ticari kaygılara düştü" diye eleştirilmemeli; çünkü ticari kaygıya düşmek, kendi başına ahlaksız bir davranışı çağrıştırmamalı. Bunu yapan bir entelektüel de olsa meseleye böyle yaklaşmak lazım bence.

        Ben sadece Piketty'nin entelektüel sarayına çekilmiş, fikirlerle yaşayan, dünyadan kopuk bir düşünür olmadığını söylemeye çalışıyorum. Bunu yapmıyor olması da aslında iyi bir şeydir.

        Gelir dağılımının bozulduğundan söz edilmesi, nedense ekonomi biliminin içindeki bir ekolün sinirini olağanüstü bozuyor. İnanmayacaksınız ama bu çağda bile hemen komünist, Marksist militan suçlamaları havada uçmaya başladı.

        Bunları söyleyen genellikle sağ görüşlü, ekonomik süreçlere her türlü devlet müdahalesine fanatik biçimde karşı çıkan ve her şeyin piyasanın serbest eline müdahalesiz bırakılmasını isteyen düşünürler. Hatırlıyorum da Amerikan sağının en entelektüel düşünürlerinden biri olan William F.Buckley, bir zamanlar Amerikan üniversitelerinde Keynes'in okutulmasının bile yasaklanmasını istemişti. Yani o kadar karşıydı devlet eliyle ekonomide bazı düzeltmelerin, ayarlamaların yapılmasına.

        Şimdi de aynı türde tepki Thomas Piketty'ye veriliyor. Bu da çok güzel oldu; çünkü tepki gelince karşı tepki de oluştu ve uzun zamandır özlediğimiz türde içi dolu ve entelektüel ağırlığı olan bir tartışma başladı Batı âleminde.

        Ciddi konuların ağır dergisi olan New York Review of Books'un son sayısında New York Times Gazetesi'nin yazarı Paul Krugman, Piketty'den yana tavır alarak tartışmaya kapsamlı biçimde girdi ve asıl hedefi olan Amerikan sağına bu vesileyle darbeler vurmaya başladı.

        Çok mutluyum, bu tartışma büyüyecek gibi ve derinliği bulunan konulara aç olan beyinleri iyice doyuracak bir entelektüel ortama giriyoruz gibi geliyor bana. Ben, Piketty'nin kitabını okuduktan sonra eski, okunmaktan aşınmış, her satırının altı çizilmiş, metin yanlarına notlar düşülmüş olan Kapital'ime tekrar göz attıktan sonra yeni tartışma yazılarını heyecanla beklemeye başladım.

        Ekonomi eğitimimin bulunmasının bana keyif verdiği ender zamanlardan geçiyorum anlayacağınız.

        Diğer Yazılar