Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YENİ Türkiye’nin yeni burjuvaları olarak kabul edilen Anadolu kaplanları her geçen gün yeni bir parlak fikirle ortaya çıkıyorlar. Bunlardan bir tanesi son olarak bir “ayısavar“ icat etti. Ben bunun her gün rutin olarak etrafımızda gördüğümüz ayılara karşı kullanılacağını umut ederken ve nihayet rahat bir nefes almak imkânımız olacak diye düşünürken bunun tabiattaki gerçek ayılara karşı yapıldığını hayal kırıklığı içinde öğrendim. Yeni Türkiye’nin yeni burjuvazisinin yaptığı her işi merak eden, inceleyen ve bugüne kadar bunların ne iş yaptığını katiyen anlayamamış birisi olarak ben “ayısavar”ı da inceledim.

        AYISAVAR ONA BENZİYORDU

        Görmeyenler için tarif edeyim “ayısavar”ı. Red Kit okuyucusuysanız orada Örümcek Adam adıyla bilinen bir cenaze levazımatçısı vardı. Bizim ayısavar aynen ona benziyor. Ayrıca yürürken biraz sarsakmış gibi görünüyor, bu yönüyle de biraz beni andırıyor, zaten oğlum haberleri izlerken “Bak baba seni gösteriyorlar” diye konuştu.

        BEN ARTIK SORU SORMUYORUM

        İmalatçısı “ayısavar”ın yüzde 80’inin ahşaptan yapıldığını söylüyor. Yüzde 80’i ahşaptan olan bir şeyin nasıl olup da bu kadar fazla yürüyüp hareket edebildiği ise meçhul. Ben yeni Türkiye’de, ileri demokrasimizde bu tür mantıki soruları katiyen sormamayı öğrendim. Çünkü bir cevap geleceğine eminim ve o cevabı duyduğumda çok sinirleneceğimi de biliyorum, bu yüzden hep susuyorum ve hep sadece takdir ediyorum. Türk ekonomisi mucizesini yaratan bu insanların orijinalitesini her gün merakla izliyorum. Bunların arasında kuruyemiş dükkânı işletirken birden kısa sürede şehrin Çin’e ihracat şampiyonu olmuş olanları bile var. Ona da sorduğumda “Ne satıyorsun?” diye anlatıyor, tek kelimesini bile anlamıyorum.

        ASLINDA AYISAVAR BAYAĞI YAKIŞIKLI

        Bu “ayısavar”ın bal çalmaya gelen ayıları korkutup kaçıracağı umuluyor. Bunu nasıl yapacağını pek anlamadım, çünkü gördüğüm kadarıyla ayısavar, herhangi bir şehrimizin ortalama erkeklerinin hepsinden daha yakışıklı. Eğer ayı diğer vatandaşlardan korkmadan şehre iniyorsa ayısavardan niye korkması gerektiğini pek anlayamadım.

        KATLİAM YAPAR, AYI DA O ARADA ÖLÜVERİR

        Eline bir şok tabancası da monte edilmiş. Bunu ne zaman nasıl kullanacağına nasıl karar verecek bu da net değil. Üzerinde hiçbir bilgisayar ünitesi taşımadığına göre eğer yüzde 80’i ahşaptan olan vücuda bir beyin nakil edilmemişse (Anadolu kaplanları bir gün bunu da başaracaklar buna eminim) ayısavar herhalde bir süre sonra etrafa ateş etmeye başlayacak ve o arada bir ayıya (ormandakini kastediyorum) şansına isabet ederse o da şoka girip kaçacak. Yani bir katliam olacak ve o arada ayı da isabet alırsa kendimizi şanslı sayacağız. Herhalde teorinin bu olması gerekiyor, ama pratikte işler nasıl gider onu pek bilemiyorum. Hayli sorunun çıkacağı yolunda endişelerim var.

        AYISAVAR İSTANBUL’A GELSİN

        Ben bu ayısavardan çok üretilmesini ve İstanbul’da satışa çıkmasını istiyorum. Eskiden kadınların hamamda nasıl bayıldığını taklit eden ayılar vardı, şimdi de olsalardı ayısavar İstanbul’da onlara ateş açarak atış talimi bile yapabilirdi. Ama artık İstanbul’da doğal ayı görmek maalesef mümkün değil. Artık sadece etrafta suni ayılar dolaşıyor. Kabalar, her fırsatta bela çıkarıyorlar, kültürsüzler ve bir insanda olması gereken hiçbir otokontrol mekanizmasına da sahip değiller. Bende de galiba ayılarca çok çekici bulunan bir yön olmalı çünkü bunların çoğunu kendime çekiyorum (Cinsel içerikli terbiyesiz esprilerinizi bu aşamada duyar gibiyim ve hepinizi kınıyorum). Durup dururken benimle konuşuyorlar, konuşmayanları ise ya omuz atıyorlar ya da ısrarla bakıyorlar suratıma. Son haberi görmeden önce kaç defa içimden geçirmişimdir, “Keşke bir ayısavar olsaydı da bunları yoldan temizleyebilseydim” diye. Şimdi hayalim gerçek oldu artık bir ayısavar var, üstelik yürüyor da. Ben bunu İstanbul’da satışa sunulduğunda korumam olarak alırım ve “Hiç kendini tutmadan gereğini yap” derim.

        KADIN DÖVEN AYILARI SAVSIN

        Bir de ayısavarlardan hükümetin de çok sayıda ürettirip Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na vermesini istiyorum. Kadınları döven ve öldürmek isteyen erkekler var ya, hükümet bu kadınları korumak istiyor ya... Tehlike altında olan her kadının yanına bir ayısavar verirsiniz, sorun da kökünden çözülmüş olur.

        Güngör Uras haklı, Milliyet haksızdı

        HEP Ertuğrul Özkök yapacak değil ya biraz da ben “Yazıya gel, gel” yapayım. Bu kısa notun başlığını anlamak istiyorsanız medyatık blogumdaki yazıyı okumanız gerekecek: www.haberturk.com. Haydi yazıya gel, gel...

        Çin üzerine bir kitap

        “TIDE Players: The Movers and Shakers of a Rising China” kitabında Jianying Zha, Çin’de resmi söylemin dışına çıkmadan, sınırları zorlamadan büyük işler başaran insanları anlatıyormuş. Ben bu kitabı Economist Dergisi’nden öğrendim; yazarını da New Yorker Dergisi’nden tanırım. Bütün bunların sonucunda kitap şimdi yolda tabii ki. Şubat ayında gelir. Çok mutlu olacağım bir kitap bu, biliyorum bunu.

        Bir şehrin biyografisi

        GERÇİ benim de New York hakkında yazılmış bir biyografim var ama şehirler hakkında biyografi apayrı bir yazı alanıdır. Kudüs hakkında yapılmış olan bir çalışma bu yüzden dikkatimi çekti: “Jerusalem: The Biography” Yazarı Simon Sebag Montefiore çok usta bir biyografi yazarı. Ben eskiden Stalin hakkında yapılmış çalışmasını zevkle okumuştum.

        Diğer Yazılar