Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AKM’yi (diğer adıyla “Meçhul Beyaz Türk Anıtı”) yıkıp yeniden yapmaktan yine korkmuşlar. Sadece bir tadilat yapılacakmış. Bu kadar çirkin bir yapının tadilatla güzelleşmesini beklemek, benim sadece burnumu yaptırdığım takdirde güzel olabileceğimi sanmakla eşdeğerdir. Nasıl ki benim güzel olabilmem sadece radikal bir yüz nakliyle mümkünse, AKM’yi de yıkıp yeniden yapmaktan başka çare bulunmuyor. (Antalya’da yapılan yüz nakli operasyonu, benim hayata yeniden tutunmam için bir neden oldu.) Ama bu mümkün değil; çünkü AKM’yi koruyan neredeyse gizli bir örgüt gibi çalışan derin bir yapı var.

        ERGENEKON’UN BİR FRAKSİYONU

        “Konken kadınları” olarak adlandırdığım son derece ürkütücü bir oluşum da var. Bunlar, boş vakitlerinde eskiden yapılan cumhuriyet mitinglerine katılan kadınlar; hepsi AKM konusunda çok duyarlılar. O yıkıldığı takdirde cumhuriyet rejiminin yıkılmış olacağını düşünüyorlar. Bunları “Ergenekon örgütünün konken kadınları” fraksiyonu olarak nitelendirebilirsiniz. Bunlar şu anda “Andımız”ın okuldan çıkarılmasına da karşılar. Çocukları, andı pazartesi sabahı ve cuma paydos işkencesi olarak görseler de anneleri andın okunmasını sadece laik yaşam alışkanlıklarından dolayı istiyorlar. AKM’yi de sadece alışkanlıktan dolayı koruyup kolluyorlar. O da laik bir yaşamın, tüm aksine göstergelere rağmen hâlâ sürdüğünün bir güvencesi olarak görülüyor. Galiba AKM sadece bu nedenle bu kadar fazla korunuyor olmalı; çünkü bu kadar fazla korunması için başka hiçbir rasyonel neden bulunmuyor.

        ESKİDEN MARMARA KAFE’DE

        Eskiden Marmara Kafe varken orada bir araya gelen bu kadınlar, kahvelerini yudumladıkları sırada kafenin yanı başındaki AKM’ye nemli gözlerle bakarlar ve cumhuriyet sisteminin bir abidesi olarak görülen bu çirkin yapıyı canlarının sonuna kadar koruma kararlılıklarını tekrardan güçlendirmiş olarak gönül rahatlığıyla konken partilerine giderlerdi. Şunu bilin, estetik nedenlerle değil, keyif aldıklarından hiç değil, sadece bir yaşam stili olarak kendilerini klasik müzikten ve operadan hoşlanmak zorunda hisseden bu insanlar, silahlı terör örgütü olduğu söylenen Ergenekon yapılanmasından çok daha tehlikeliler. Bunun birkaç nedeni var: 1- Çünkü ağırlıklı olarak sadece kadınlardan oluşan bir baskı grubu bunlar. 2- AKM konusunda çok militanlar. Bunu güzelleştirmeye çalışan her iktidar, onların gözünde şeriatçı ve hain. 3- Onları çökertmeye hiçbir polis teşkilatı dayanamıyor. Çünkü çökertmek için ortam dinlemesi yapılmasına gerek var, ama onların kendi aralarında konuşmalarına tahammül edebilecek polis ve savcı bulmak imkânsız. Bu işe girişen bazı polis ve savcıların ise iddianameyi tamamlayamadan bunalım nedeniyle intihar ettikleri de söyleniyor.

        ERGENEKON’UN TARİHİ

        Eğer bir gün Ergenekon’un tarihi yazılacaksa, örgütün ilk olarak belirgin biçimde ortaya çıkışı ve ilk büyük eylemi olarak “AKM’yi yıkıp yerine cami yapılacakmış” söylentisinin çıkarıldığı günlere gidilmesi gerekecek. Ve emin olunuz ki o söylentiyi yayan en büyük güç kadınlardı. İşte bu nedenle ben, “Eğer Ergenekon’un bir merkezi aranacaksa direkt olarak AKM’ye bakın” derim. İşte bu yüzden o yapı yıkılamıyor; çünkü ne kadar darbe yese de Ergenekon hâlâ en azından bir ruh hali olarak varlığını sürdürüyor. Bırakın yıkmayı, içine şimdi olduğu gibi bir CD satan dükkânın yapılması bile planlansa örgüt hemen harekete geçip bunu da önlemeye çalışır. Zaten şimdi de bir dükkân açılmasını AKM’nin ticarileşmesi olarak yorumlayıp buna karşı çıkıyorlar. “Ne var bunda, New York’taki Lincoln Center’da da CD satan bir dükkân var” desem biraz sendelerler. İdeolojik bir bunalım yaşarlar; çünkü o lafla beyaz Türk duyarlılıklarına hitap etmiş olurum. Ama yine de AKM kutsaldır ya, içine tek bir güzelleştirici tadilat yapmak mümkün olmamalıdır onlara göre. Böylece AKM, dünyadaki ilk ve tek ölüm pahasına korunan çirkinlik abidesi oldu.

        ÖNEMLİ SON NOT

        (Bu yazı nedeniyle rahmetli babaannemden ve rahmetli annemden, halalarımdan, teyzelerimden özür diliyorum. Hele halalarım, bunu okuyunca yine telefon edip beni satılmışlıkla ve kendime ihanetle suçlamazsanız memnun olurum. Unutmayınız ki ben evinin zilini çok uzun çaldı diye kapıyı açıp, çalan kişiye pantolonu indirerek, “Ne istiyorsun, bunu mu istiyorsun, çok beğendiysen al” demiş olan ve bunu etrafta büyük gururla anlatan bir babanın çocuğuyum. Benim türümde insanların mizah işine girmesi aslında engellenmeliydi ve halk da AKM gibi korumaya alınmalıydı, ama üzülerek söylemeliyim ki halkın kanunla koruma altına alınacağı o güne kadar yazmayı sürdürme kararındayım. Son olarak, hayır Rana konken oynamıyor. Biz ailece okeyciyiz, klasik müzik ve opera da severiz, ama gittiğimiz salonun estetik olmasını ve içinde CD satan dükkânın da olmasını isteriz. Bu yüzden Rana sadece Lincoln Center’da opera seyretmekten hoşlanıyor. Oradaki CD dükkânı ise benim hayatımı kaydırdı yemin ediyorum. Şimdi düşünüyorum da acaba AKM içinde CD dükkânı açılmasına ben de karşı çıksam mı ki! Karşı çıkarsam ileride ya Ergenekon örgütü üyesi olmakla suçlanırsam ne yaparım! Sonuç olarak AKM yıkılsın ve Lincoln Center gibi estetik, salonları akustik harikalar yaratan bir merkez inşa edilsin. İçinde de mutlaka CD satan bir dükkân olsun; bunu maksimum kişisel risk alarak söylüyorum.)

        Oscar gecesi

        OSCAR gecesinin tanıtımının yapıldığı Amerikan yapımı reklamı umarım izlemişsinizdir. Eskiden yaptığı Oscar gecesi sunumuyla efsane yaratmış olan Billy Crystal’in tekrar sunacak olması üzerine kurmuşlar reklamı. Reklam, “Ne yaparsanız yapın onu bana getirin” diyen bir Hollywood yapımcısının konuşmasıyla başlıyor. Görevlendirilen bir kadın ile bir erkek, binbir maceradan geçerek onun izini buluyor. Güya Billy Crystal, Moğolistan’da inzivaya çekilmiş. Onu tanıyanlar kendisinin artık bir “yeti”ye dönüştüğünü söylüyorlar. Sonunda arayanlar “Sunucu” olarak tanımladıkları Billy Crystal’e ulaşıyorlar ve onu Oscar’ı tekrar sunması için davet ediyorlar. Reklam, Billy Crystal’in, “Sadece bir mesaj atmanız yetebilirdi” demesiyle sona eriyor. Bu yıl da “efsane” sunacak Oscar gecesini; bu da ödül törenini izlemek için başlı başına bir neden tabii ki.

        Öğretmen kalitesi ne durumda

        “ATAMASI yapılan öğretmen” haberleri gündemde sürekli var, o bitince “atanma bekleyen öğretmen” haberleri başlıyor. Anladığım kadarıyla bir öğretmen kıtlığı yok etrafta, aksine bir öğretmen fazlası bile var. Sayılar iyi de acaba öğretmen kalitesi ne durumda? Bunun sıkı bir şekilde kontrol edildiğinden şüphelerim var. Global hâkimiyet için birbirleriyle sıkı bir mücadeleye girmiş olan ve bunun ancak milli eğitimin güçlenmesiyle olabileceğini bilen iki ülkeden ABD’de “usta öğretmen”, Çin’de ise “meşhur öğretmen” diye bilinen bir kategori var. Bu kaliteli öğretmenler, tüm öğretmenlerin düzeyini yükseltmek için yapılan çalışmaların içinde bulunuyorlar. Global dünyada kendimize yer bulmak istiyorsak öğretmenlerin atama sorunları yanında kalitesi üzerine de bir an önce yoğunlaşmalıyız.

        Diğer Yazılar