Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1- Tanıdığım kadarıyla Gülen Cemaati'nin Türkiye'de hiçbir kuruluşu, kurumu ele geçirmek gibi bir hedefi olduğunu düşünmüyorum.

        2- Düşmanlarının yaydığı gibi cemaatin gizli bir amacı olmadığına inanmış durumdayım.

        3- Bu yüzden Fenerbahçe'yi de ele geçirmek gibi bir amaçları olamayacağı açıktır.

        4- Ancak bunu söylemekle birlikte dün Zaman Gazetesi'nin manşetinde yer alan konuyla ilgili haberi okurken ve demeç veren bazı kişilerin ne dediğine bakarken başta Ali Şen olmak üzere bazı kişilerin "Cemaat Fenerbahçe'yi neden ele geçirmek istesin ki; doğrusu bunun için hiçbir neden göremiyorum" türünden lafları görünce doğrusunu isterseniz içimden, "Aynaya bakın da neden bunu isteyebileceklerini anlarsınız" diye haykırmak geldi. Kimse kimseyi aptal yerine koymaya kalkışmasın.

        5- Geçmişte Fenerbahçe yönetimleri, başkanlarıyla daima hâkim sistemin, yerleşik düzenin güç odaklarıyla, özellikle de askerlerle yakın işbirliği içinde çalışmıştır ve karşılıklı çıkarlar nedeniyle kulüp Gramsci'nin deyimiyle "devletin ideolojik aygıtı" haline dönüşmüştür. Üstelik vesayet düzeninin gereği olarak bu militarist bir ideolojik devlet aygıtıdır.

        6- Bu tür aygıtlar düzenin sürdürülmesi, hâkim ideolojinin yaygınlaşması, ve bazı tavırların meşrulaştırılması için kullanılır ve hâkim düzene hayat verir hale gelirler. Bütün spor kulüplerinin bu şekilde fonksiyonu olduğu söylenebilir, ancak bu fonksiyon Fenerbahçe'de daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır.

        7- Eski Türkiye'deki bütün olumsuzluklardan etkilenmiş, sistemin koruyucularından gelen büyük haksızlığa uğramış ve lideri birçok acı çekmiş olan Gülen Cemaati, sistemin her kurumu ve kuruluşunda eskiden gelen antidemokratik militarist oluşumların artık olmamasını, onların temizlenmesini istemektedir.

        8- Temizlenmesi istenen kuruluşlar içinde Fenerbahçe'de olabilir. Bu çok doğaldır. Ancak bunu istemek ve olması için girişimler yapmak "Fenerbahçe'yi ele geçirmek" diye adlandırılamaz. Bunu böyle söylemek, cemaate karşı bir haksızlık olur ve gerçeğin üstünü örtmek sonucunu doğurur. Eğer böyle bir girişim gerçekten varsa bu Fenerbahçeyi ele geçirmek değil, aksine zaten ele geçmiş bir Fenerbahçe'yi kurtarmak ve özgürleştirmek, demokratikleştirmek olarak düşünülmelidir.

        9- Bu demokratikleşme sürecinden ve vesayet sistemi dışına çıkarılmaktan korkanlar, "Cemaat Fenerbahçe'yi ele geçiriyor" söylentisi çıkararak kendilerini sağlama almaya çalışıyorlar ve bu tavırlarıyla Ergenekon zihniyetine tekrar karışıklıklar çıkarmak için elverişli ortam yaratıyorlar.

        10- Bu ülkede uzun zamandır her fırsatı kullanıp ülkede olabildiğince büyük karışıklıklar, kaos ortamı çıkarmaya hevesli bir zihniyet var. Geçmişte yaratılan ekonomik krizlerin, 28 Şubat'ın, kimin işlediği bulunamayan onlarca cinayetin arkasında bu zihniyet var.

        Bunlar son olarak üzerinde operasyon yapabilecekleri zayıf nokta diye düşündükleri Fenerbahçe'yi buldular ve ilk eylemlerini şampiyonluk maçı sonrasında Kadıköy'de yaptılar. O olaylar normal bir Fenerbahçelinin çıkaracağı bir olay değildi. Olayların profesyonel militanlar tarafından çıkarıldığı her karede apaçık görülüyordu.

        OYUNA GELMEYELİM:

        11- Gülen'in açıklamalarını okuduktan sonra cematin bu oyuna düşmeyeceğini gördüm. Konu hakkında yazı yazanların ve konuşanların da (buna ben de dahilim tabii ki) "ele geçirme" söylemi dışına hemen çıkıp onların da oyuna düşmemeleri ülkenin hayrına olacaktır.

        Reha Muhtar geri dönmeye hazırlanıyor

        SON olarak Reha Muhtar, Show TV'den ayrılışının 10'uncu yılı hakkında bir yazı yazdı. Ayrıldığı gece neler yaşadığını ve arada geçen yıllarda neler olduğunu anlattı. Derrida'nın da analiz ettiği gibi bazen bir yazılı metinde yer almayanlar, yer alanlardan daha önemli olabilir.

        Reha'nın bu yazısını okurken "Galiba geri dönüşe hazırlanıyor" izlenimi edindim. Yazıda böyle bir cümle yoktu, ama genel olarak ben böyle "okudum" yazısını. Reha yazısında sanki bir sırrı açığa vermemek için uğraşıyor gibi geldi bana.

        Günümüz Türkiye'sinin televizyon dünyasında Reha'nın çok iyi karşılanacağını, onu tanımayan bir kuşağın da tanıması gerektiğini düşünüyorum. Reha bugünkü Türkiye'deki haber "kitsch"leştirilmesini isterse en iyi yapacak ustadır.

        Bunu eleştiri olsun diye söylemiyorum; Reha bazen alınıyor bu tür laflara, ama ekranda özellikle haberde "kitsch"i yaratmak her babayiğidin işi değildir, Reha bunu mükemmel yapar.

        Eğer yazısını okuma yöntemim doğruysa neşeli bir döneme giriyoruz demektir.

        Bir Bilen'le konuştum

        BİR Bilen ile İsrail üzerine uzun bir konuşma yaptım. Türkiye'yi de ilgilendiren önemli fikirler ortaya attı. O yazı, kısa yazılacak, aceleye getirilecek bir yazı olamazdı. Bu yüzden üzerinde birkaç gün çalışıp hafta bitmeden mutlaka yazmak istiyorum.

        Obama üzerine bir kitap

        BARACK Obama'yı amatör olarak nitelendirip Beyaz Saray'daki yıllarını anlatan yeni bir kitap çıktı Amerika'da.

        "The Amateur; Barack Obama in the White House" adlı kitabı New York Times'ta değerlendiren usta eleştirmen Janet Maslin, asıl amatörün Obama mı yoksa kitabın yazarı Edward Klein mi olduğunu sormuş.

        Eleştirisi bu tek satırdan ibaret olsaydı, yazar tek bir satırla can evinden vurulmuş olacaktı. Tek bir satırla bir daha ayağa kalkmamak üzere nakavt olurdu.

        Diğer Yazılar