Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "İKİ Kadın, Emine Erdoğan ve PKK' başlıklı yazım, 26 Mart Pazartesi günü yayınlandı. O yazıda şimdi tartışılmaya başlanan terörü çözme yolunda bir akil adamlar oluşturulması önerisini CHP'nin hazırladığını yazmıştım. Anlayacağınız bu öneriyle bugün gelen heyecan dalgası benim için yeni bir yön içermiyor.

        Bunun çok güzel bir girişim olacağını bizzat Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na söyledim; üstelik destek veren yazımı da o tarihte yazdım. Aradan geçen zamanda bu pozisyonumu değiştirmem için bir neden olmadı; dolayısıyla akil adamlar girişiminin bugüne kadar Türkiye'nin terör sorununu çözmek için atacağı en kapsamlı, en içerikli adım olacağını düşünüyorum.

        Bu güzel önerinin gerçekleşmesi yolunda çıkabilecek engelleri de görüyorum. Terörün sürmesinden siyasi rant sağlayan MHP ve BDP bu güzel yola çıkılmasını engelleyebilir.

        ERDOĞAN'IN ŞAŞIRTAN TAVRI

        Doğrusunu isterseniz beni Başbakan'ın tavrı şaşırttı. Ben daha önce onun bu öneriyi sadece CHP'den gelmiş olduğu için reddetme yoluna gideceğini düşünüyordum. Başbakan'ın böyle bir tavır almaması CHP'yi de şaşırtmış olabilir.

        Çünkü belki de onlar, öneriyle giderken Başbakan'ın bunu hemen reddedeceğini ve kendilerinin de bunu "Bakın biz somut öneri götürdük ama onlar reddettiler" propagandasıyla kullanacaklarını düşünmüş olabilirler.

        MHP bu yolda yürünebilmesi için kilit parti haline geldi. CHP lideri, kendi partisinin içindeki ulusalcı kesimi büyük ölçüde kontrol altına alıp etkisizleştirdi. Bu yüzden CHP'nin MHP ile ilişkilerinde eli daha rahat.

        Buna karşılık başkan olmaya çoktan karar vermiş olan Başbakan Erdoğan'ın, bir olası başkanlık seçiminde ve yeni Anayasa'ya onay almak için MHP'li seçmenin desteğine ihtiyacı olacak. Bu yüzden Başbakan, MHP konusunda CHP liderinden çok daha fazla dikkatli ve ılımlı olmak zorunda.

        MHP KİLİT KONUMDA

        Şimdi görülüyor ki MHP akil adamlar kurulu oluşturulmasını bile bir teslimiyet olarak görüyor. Konuya böylesine bir tavırla yaklaşıldığında hiçbir konuşma ve anlaşma olasılığı ortada kalmıyor.

        Herhangi bir konuşma ve anlaşma sürecinin MHP'nin katılımı veya onayı olmadan başarılabilmesi ise mümkün görünmüyor.

        BAŞBAKAN BİRKAÇ CEPHEDE STRATEJİ DÜŞÜNÜYOR

        Buluşma günü ve gecesi yaptığı konuşmalardan gördüğüm kadarıyla Başbakan bir adım atarken, birden fazla cephedeki stratejiyi düşünerek atıyor. Yani akil adamlar önerisini konuşurken kafasında aynı zamanda yeni Anayasa süreci, ilerideki başkanlık sistemi ve onun seçimi de var.

        Bu yüzden akil adamlar önerisine baştan hayır dememekle kafasındaki bütün sorunları hep birlikte çözmeye yarayabilecek bir öneriyi de yakında getireceği umudunu taşıyorum.

        MHP'nin katı tutumunu yumuşatmaya ikna edebilecek tek kişi Başbakan'dır. Kılıçdaroğlu kendi parti içi dengeleri ve yakın gelecekte olabilecekler göz önüne alındığında eli daha rahattır. Bu yüzden MHP'yi yumuşatma işini o tek başına üstlenmez.

        ÖNERİ TAVİZ DEĞİLDİR

        MHP bu uzlaşmaz tutumunun kendi doğal seçmeni arasında beğenildiğini düşünüyor olabilir, ama o kitle aynı zamanda gelen şehithaberlerinden de olağanüstü rahatsız durumda. Kan dökülmesinin durmasını onlarda istiyorlar, ama taviz verilmesini istemiyorlar. Onların görmesi gereken nokta şu: Akil adamlar kurulu oluşturulması önerisi kendi başına bir taviz oluşturmuyor.

        Akil adamlar sadece çözüm yollarını araştıracak, ancak ondan sonra taviz olarak görülebilecek öneriler otaya çıkabilecek. Yani MHP isterse gönül rahatlığıyla akil adamlar heyetine kendi önereceği üç isimle katılabilir ve süreç sonunda eğer taviz gibi görülen öneriler ortaya çıkarsa ancak o zaman katı tutumunu alabilir.

        Yani bu aşamada sürecin başında MHP'nin yolu tıkaması için hiçbir makul neden yok. Buna rağmen uzlaşmaz tutumlarını sürdürürlerse, çözümsüzlüğün tek nedeni olarak MHP görülmeye başlanacaktır. Sanıyorum ki MHP yönetimi çözümü engelleyen parti konumuna düşmek ve ileride gelebilecek her şehit haberinde kötü anılma riskini üstlenmek istemez.

        Ben bu nedenle AKP ve CHP'nin atacağı adıma bir süre sonra MHP'nin de katılacağını düşünüyorum.

        TERÖRÜN SİYASİ RANTI

        Ancak şunu da unutmamak gerekiyor; hem MHP hem de BDP terörün siyasi rantını yemekte olan partilerdir.

        Her terör saldırısı ve gelen şehit haberi, MHP'ye yönelik duyguların tabanda canlanmasına yol açıyor. Bu tür olaylardan sonra ülkede esen milliyetçilik rüzgârları MHP'nin yelkenlerini şişiriyor; aynı durumun BDP içinde de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

        Terörle savaş koşullarının bölgede sürmesi BDP'nin oylarını artırmaktadır. Bu siyasi rantları bilmeden çözüm yolunun önüne çıkarılabilecek engellerin nedenini tam anlayamayız.

        OKUMA ODALARI

        Siyasi rantlarını düşünerek uzlaşmaz tavırlarını sürdürenlerin, bu topluma ne kadar büyük kötülük yaptıklarını bilmeleri gerekiyor. Çünkü aslında bir çözüm olasılığı tahmin edilenden daha yakında. Bugün bu her zamankinden daha da yakın.

        Terörden bıkmış ve yıllardır travmalar yaşamakta olan yöre halkının kalbini kazanmak, tahmin edildiği kadar zor değil.

        KCK İLE MÜCADELE

        Ben bu gerçeği geçen hafta ziyaret ettiğim okuma odalarında gördüm. Okuma odaları, Gülen Cemaati'nin fakir ailelerin çocuklarına eğitim desteği vermek için kurdukları semt dershanelerine verilen ad.

        Bu okuma odalarında, İstanbul'un özellikle Kürt vatandaşların yoğun olduğu semtlerde insanların gönlünü kazanmak için KCK ile ciddi bir mücadele veriliyor.

        Bana anlatılanlara göre, KCK birçok semtte geleceğin yeni militanlarını dağa çıkarmak için çalışıyor. Okuma odalarında ise o gençleri dağa kaptırmamak için mücadele veriliyor.

        Fikirtepe'de bana anlatılan bir olayı aktarayım size: Lise çağına gelmiş bir genç kızı KCK gözüne kestirmiş ve onu dağa çıkarmak için düzenlemeyi yapmışlar. Gelişmeden terörle mücadele polisi de haberdar olmuş ve takibe başlamışlar. Örgüt, kızı Diyarbakır'a otobüsle götürmüş. Orada dağa çıkarmak için bekleyen bir karşılama grubu da varmış.

        Kız otobüsten iner inmez polis tarafından gözaltına alınmış. İstanbul'a geri getirilmiş ve polis, kızı ailesinin onayıyla okuma odası yetkililerine emanet etmiş. Kız şimdi derslerinde çok başarılı ve eğitimini sürdürmek istiyor. Okuma odasındaki öğretmenlerine yazdığı mektubu okudum. Çok minnettar, hangi tehlikeden döndüğünün farkında ve hayatını ileride daha güzel yapmak için hazır.

        Şunu unutmayın, eğer bu genç kız Diyarbakır'da son adımlarını atabilseydi şimdi dağda olacaktı ve büyük ihtimalle en fazla iki ya da üç yıl yaşayacaktı.

        Ama şimdi ise onun en azından bir güzel gelecek umudu var.

        Bu öğrendiklerim bana Kürt kardeşlerimizin aslında yıllardır travma yaşamaktan ve terör ortamından nasıl da bunaldıklarını, bir çözüm umudunu nasıl da özlemiş olduklarını ve birey olarak geleceğe umutla bakmak istediklerini gösterdi.

        MHP ve BDP de bu gerçeği görmeli ve CHP ile AKP'nin açacağı yoldan yürümeyi engellememeleri gerekiyor. Kısa vadeli siyasi rant yerine uzun vadede halkın gönlünü kalıcı kazanmak tercih edilmeli.

        Diğer Yazılar