Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin önünü açacak, başının belası koalisyon hükümetlerinden ebediyen kurtaracak yeni yönetim biçimi Meclis’e gelmiş olacak. Kimine göre başkanlık, kimine göre Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak kabul gören bu sistemle ben Türkiye’nin çok büyük atılım yapacağına ve geleceğinin çok daha parlak olacağına inanıyorum.

        Büyük bir ihtimalle nisan ayında halkın onayına sunulacak bu yeni yönetim biçiminin siyasette de bir başka türlü dizayna zorlayacağına inancım sonsuz. Şimdi belki pek anlaşılmıyor. “Bu sistem Erdoğan için getiriliyor. Ülke tek bir adamın iki dudağının arasına sıkıştırılmaya doğru sürükleniyor” lafazanlıkları nedeniyle meselenin özü tam anlaşılmamış olsa da inanıyorum ki bu yeni sistem en çok bu türden eleştirileri yapanların faydasına olacak. Yani muhaliflerin.

        Nasıl mı? Şöyle efendim... Bu sistemle bir kere tüm siyasi partilerin dinamikleri dört dörtlük çalışmak zorunda kalacak. Mesela, CHP Lideri’nin halk nezdinde daha fazla kabul görecek bir isim olması için delege ağalarının hükmü tamamen ortadan kalkacak ve mecburen tabanın sesine kulak verilecek! Bu zorunluluk sadece CHP, MHP ya da diğer siyasal hareketler için geçerli değil elbette...

        Günü geldiğinde AK Parti de aynı dinamikleri çalıştırmak durumunda kalacak. Çünkü evet bugünün şartlarında Erdoğan bu sisteme örnek gösterilecek en doğru isim. Ama Erdoğan siyasette ölümsüz değil. Bir gün elbette ki Erdoğan da siyasete veda edecek ve işte ondan sonra AK Parti, Erdoğan’ın yerini doldurabilecek bir lider için tüm dinamiklerini çalıştırmak zorunda kalacak.

        Bu arada yeri gelmişken başkanlık sistemiyle ilgili muhalif kanadın sürekli dile getirdiği, “Bu sistem salt Erdoğan’ın egosunu tatmin etmek için getiriliyor. Erdoğan’ın tek adamlığını meşrulaştırmak için isteniyor!” eleştirileriyle ilgili birkaç yorum yapacağım.

        Bence bu eleştiriyi yapanlar, gözünün önündeki tabloyu net okuyamıyor. Okusalar zaten Erdoğan’ın kendi şahsı için böyle bir sisteme gerek duymayacağını da görürler. Bir kere böyle bir düzenleme için atılan adımlar aslında muhalefetten çok Erdoğan açısından riskli. Neden? Çünkü o şu anda zaten TEK ADAM! Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 52’yle kazanmış, ardından kendisinin kurup büyüttüğü ve senelerce iktidarda kalmasını sağladığı, bir dediğine iki denilmeyen bir partiyi son seçimde yüzde 49’la sağına almış bir lider. Buna rağmen sınava sokuyor kendisini. Hem de çok büyük bir sınava. Tüm şartlar alabildiğince ondan taraf olmasına rağmen cesaretle kalkıp diyor ki: “Halka gidip soralım ve sistemi revize edip Türkiye’nin önünü açalım!”

        Şimdi hepinize soruyorum. Şu yukarıdaki paragrafta yazdıklarımı okuyun ve hepiniz kendinizi Erdoğan’ın yerine koyun. Onun yerine geçin ve onun gibi düşünün. Eğer siz bir Erdoğan olsaydınız, tüm şartlar, avantajlar sizin yanınızdayken, bu kadar güçlü ve halk nezdinde bu kadar karşılığınız varken, girer miydiniz böyle bir sınava? Gerçekten yapar mıydınız?

        Diğer Yazılar