Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        5 Kasım, Ecevit’in onuncu ölüm yıldönümüydü.

        Bu yıl onu anlatan bir yazı yazmayınca, arkadaşlarımın eleştirileriyle karşılaştım. Haklıydılar.

        CHP’yi var eden, zorluklarla kurduğu DSP’yi ülkenin birinci partisi yapan, Amerika’ya ‘hayır’ diyebilen bu insanı anmamak bir eksiklikti.

        İçimde yoğun duygular taşırken, Ecevit’i anlatan uzun bir şiir okudum. Şiirin bütünlüğünün bozulacağını bilmeme karşın, ondan alıntıları sizlere sunmak istiyorum.

        ...1970’lerde ECEVİT;

        Anadolu’nun kara zeytiniyle

        Karaoğlan’ın Anadolu’su

        El ele, kol kola

        Emek ortak değerinde

        açtılar halka dallarını kollarını

        Halkla birleştirdiler yollarını.

        1980’ler;

        Ve tam da halk anlıyordu ne olup bittiğini

        Anlıyordu, kimlerin emeklerini sömürdüğünü

        O uğursuz 80’ler gelip çattı.

        Kestiler sesini Karaoğlan’ın zeytin ağacının dalı kırıldı Ecevit’in canı yandı

        Karanlığa tutsak ettiler

        Emeğe saygı diyen,

        Toprak işleyenin, su kullananın diyen sesi

        1985 sonrasında ECEVİT

        Ama o direndi haksızlığa karanlıklardan

        Bekleyin dedi halkına.

        Bekleyin ama durmayın, aranıza yeni halkalar ekleyin...

        Gün geldi, dört duvar arasında daktilosuyla haksızlıklara direnerek

        Gün geldi,

        kendisini görmeye gelen sadece birkaç kişiden yüreklenerek,

        Yükseldi sesi, yankılandı

        Onu sustursalar da daktilosu susmadı

        1990’larda ECEVİT

        Bin dokuz yüz doksanlar...

        Vurgunlar, hortumlar, talanlar

        Devleti parça parça satanlar

        Liberaller, şeriatçılar, ikinci cumhuriyetçiler

        Bölücüler, satılmışlar...

        Yalanlar, yalanlar...

        Ve, Anka kuşu örneği

        yeniden umutlarından doğanlar...

        1999; Bir ok gibi...

        Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul salonu

        Bir ok gibi, kendinden hiç beklenmeyen sıçrayışla

        O, 1970’lerdeki kara yağız delikanlı,

        O, 1980’lerin Anka Kuşu, Karaoğlan’ı

        Bir fırladı ki yerinden, görmeliydiniz..

        “Burası devlete meydan okunacak yer değildir”

        Diye haykırdığında,

        İşte gerçek “Tufan” bu sanırdınız.

        KİM DİKTİ ONU

        Bu halk mıydı onu bu topraklarda yeşerten?

        Yoksa, çok sevdiği ak güvercin mi,

        Tanrısal bir buyruğa uyarak

        ve yoksulluğu kader sanan bu halka acıyarak

        ekmişti onu Anadolunun kıraç toprağına

        Bilinmez...

        Şiir oldukça uzun. Okuyunca gözlerimin önüne onunla geçirdiğimiz dönem geldi...

        Türkiye onu çok arayacak!

        Diğer Yazılar