Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        7 Aralık 2016’da, Kültürpark Tenis kulübünde, KİTVAK’ın 20. yıl kuruluşu nedeniyle bir kermesimiz vardı. O gün, çocukluğunda doktorluğunu yaptığım –şimdi kocaman olan- Mehmet Dligöz’ün annesi Nadide Hanımla karşılaşmış ve sohbet etmiştik. Bana;

        “Buraya, Rengahenk Derneği olarak katılıyoruz,” demişti. “Bazı eserlerimizle size destek vermek istedik.”

        Sonra da beni derneklerine davet ederek adresi vermişti.

        Tam adı; Rengahenk Klasik Türk Süsleme Sanatlarını Araştırma Geliştirme Tanıtma Eğitim Kültür ve Sanat Derneği olan kuruluşun Alsancak, İkinci Kordon’daki atölyesini ziyarete gittim.

        Tam da, mutlu bir kutlamanın, aralarında en kıdemli sanatçı olan Noyan Bahıt’ın yaş günü kutlamasının yapıldığı saate denk gelmiştim. Herkesin yüzünde mutluluk, coşku ve heyecan vardı.

        HAT- TEZHİP- MİNYATÜR- EBRU

        Bu dernek, Geleneksel Türk Sanatlarının desteklenmesi amacıyla 18 yıl önce İzmir’de kurulmuş. Unutulma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan; Hat, Tezhip, Minyatür ve Ebru sanat dallarında sanatçılar yetiştirerek, bu geleneksel sanatlarımızı yaşatmayı amaçlıyor: Bu dallarda kurslar açıyor, eğitim seminerleri düzenleyerek sanat kültürü, sanat felsefesi ve genel sanat tarihi konularında katılımcıları bilgilendiriyor.

        Kalabalık bir öğretmen/sanatçı ekibi var;

        Afet Bahıt, Ayten Kocagil, Banu Akyıl Gümüş, Nurten Baykurt, Işıl Türkman, Melek Dağlı, Nadide Deligöz, Nagihan Akdemir, Necdet Emekli, Öztin Yenibastı, Sibel Bengisu, Ümran Uyanık, Şule Gomuk, Yeşim Öcal, Noyan Bahıt, Fisun Sivri, Candan Aral, Emel Er, Esin Aksac, Handan Özel, Gönül Pekmezci, Nurten Baykurt.

        Kültür Bakanlığı’ndan sertifikalı bu uzman ekip tarafından verilen uzmanlık eğitimi, iki yıllık bir sertifika programını içeriyor.

        HEYECANLI VE YARATICI

        Hocaların çalışmalarını izlerken içimden, “Keşke ben de bunlardan biriyle ilgilenebilseydim!” diye geçince, Noyan Bahıt Hoca sanki bunu anlamış gibi;

        “Gel, size de Hat sanatını öğretelim,” dedi ama benim aklım Ebru’da kaldı.

        Atölyenin duvarları, bu ekibin yarattığı eserlerle süslenmişti. Her birinin önünde dakikalarca durup incelemek isterdim ama sanatçı hocaların her birinin önünde, çalışmakta olduğu bir eser vardı ve benim orada bulunmam dikkatlerini dağıtıyordu.

        Oradan ayrılırken, kendimi zenginleşmiş olarak hissettim. Değerli sanatçılara ve Nadide Hanıma teşekkür ederek ayrıldım.

        Diğer Yazılar