Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir Cumartesi günüydü. Randevu alarak muayenehaneme gelmişlerdi.

        “Doktor Bey, bu sabah Cenk ateşlendi. Başım ağrıyor, beni Doktor amcaya götür deyince size geldik!” dedi.

        İlkokul dördüncü sınıfta okumakta olan Cenk gülen gözleriyle bana bakıyordu.

        Başını okşarken, “Ateşin düştü galiba” diye sordum.

        “Evet iyileştim galiba, Doktor amca!” dedi. “Sabah kalktığımda başım ağrıyordu ama şimdi iyiyim!”

        Muayenede önemli bir sorun bulamadım. Belli ki hafif bir soğuk algınlığı vardı. Muayene sonlandığında hepimiz rahatlamıştık. Onları göndermek üzereydim ki, Cenk bana dönerek;

        “Doktor amca, size bir armağan getirdim!” dedi ve bir dosya uzattı.

        “Öykü yazmamı istemiştiniz, hatırladınız mı? İşte getirdim, bakalım beğenecek misiniz?” dedi.

        DOSYADAKİ ÖYKÜ

        Cenk tam bir ‘kitap kurdu’ idi. Okuduğu kadar yazmasını da istediğim için, benim için bir öykü yazmasını istemiştim. İşte bana uzattığı dosyada yazmış olduğu bu öykü vardı.

        Belli ki Cenk, yazdığı bu öyküyü bana verebilmek için hastalığını biraz abartmıştı. Annesiyle ikimiz de bu durumun farkındaydık ama bunu ona belli etmedik.

        Cenk’e teşekkür ettikten sonra; “Okuduktan sonra seni arayacağım” dedim.

        Akşam öyküyü okuyunca ağzım açık kaldı. Çünkü Cenk, kendini yazmış gibiydi. Hastalığını abartarak doktorun yanına giden bir çocuğu anlatıyordu. Öyküdeki çocuk da bir öykü yazarak doktoruna götürüyordu.

        ÜLKEMİZİN GELECEĞİ

        Hemen telefona sarıldım;

        “Müthiş bir öykü yazmışsın, Cenk!” dedim. “Ama kendini ele vermiş olmadın mı?”

        Kahkaha atarak güldü ve “Doktor amca, annem de anlamış bunu!” diye karşılık verdi.

        Neredeyse yirmi yıl önce yaşamıştım bu olayı. Bu zaman içinde Cenk matematik okumuş olmasına rağmen edebiyata ilgisini sürdürerek romanlar yazdı. Büyük bir şirkette, önemli bir konuma gelmişti.

        Bir gün beni telefonla arayarak, ikinci öykü kitabını çıkardığını söyledi. Mutluluktan uçuyordu;

        “Eğer siz beni yüreklendirmeseydiniz, ben öykü yazmaya yönelmezdim. Şu anda yöneticisi olduğum şirkette büyük sorumluluklarım olmasına rağmen, çok huzurlu bir yaşamım var. Çünkü öykü yazmak beni hem mutlu ediyor ve hem de dinlendiriyor!” dedi. Benim çocuk doktorluğu yaşamımda başka Cenk’ler de oldu. Ama bugün neredeyse bütün okullarda binlerce Cenk var. Yazdığım çocuk kitapları nedeniyle çağrıldığım okullarda öğrencilerle sohbet ederken, içlerinde şiir ve öykü yazanların hiç de az olmadığını görüyorum.

        Ve elbette ülkemizin geleceği için umutlanıyorum...

        Diğer Yazılar