Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bayramda, Lübnan doğumlu ‘Fransa göçmeni’ yazar Amin Maalouf’un, Doğu’dan Uzakta adlı romanını okudum.

        Kitapseverler onu Semerkant, Afrikalı Leo, Işık Bahçeleri, Tanios Kayası, Doğu’nun Limanları, Ölümcül Kimlikler gibi kitaplarıyla tanırlar. Bu kitaplardan ilk ikisi klasikler arasına girebilecek derecede büyük yapıtlar. Fakat beni en etkileyeni Ölümcül Kimlikler olmuştur...

        Çünkü Maalouf o kitapta, tüm yaşamı boyunca boynunda asılı olan ‘Hıristiyan ve Doğulu’ kimliğinin kendisine getirdiği bunalımları anlatır.

        Lübnan’da, Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak Müslüman bir çevrede dünyaya gelmiş olmanın sıkıntıları...

        Göç ettiği Fransa’da bu kez, Batı dünyasının ortasında, Doğulu bir insan olmanın bunalımları...

        Düşününce, milyonlarca insanın farklı ortamlarda da olsa, aynı sorunlarla yüz yüze olduğunu görürüz...

        DOĞU’DAN UZAKTA

        Yazar bu kitabını 2012 yılında çıkarmış. Lübnan savaşının insanlara yaşattığı büyük yıkımdan yarım yüzyıl sonrasında kendini ve arkadaşlarını anlatıyor. Kitaptaki ‘Adam’, Maalouf’un kendisi.

        İç savaştan kaçarak, daha 18 yaşında Batı ülkelerine gidenlerle gitmeyip kalanlar, yarım yüzyıl sonra kişisel ve toplumsal bir sorgulama hatta hesaplaşma içine giriyorlar.

        Sağa sola savrulan gençler, bu kadar zaman sonra bir araya gelerek-veya gelemeyerek!- yaşadıklarını; sosyal, psikolojik, dinsel ve ekonomik açılardan irdeliyorlar.

        Yazar bu kitapta da, kimlik bunalımına girmeden edemiyor;

        ...Bir azınlık mensubu farklılığını gözler önüne sermek veya bayrak gibi taşımaktan çok, üstünü örtmek eğilimindedir. Ancak köşeye sıkıştırıldığında-ki bu da eninde sonunda mutlaka olur- kimliğini ortaya koyar. Bir azınlık mensubunun, kendi insanlarının, bin yıllardır, şimdi hakim konumdaki cemaatlerin ortaya çıkmasının çok öncesinden itibaren yaşadıkları bir toprakta kendini yabancı hissetmesi için bazen bir tek söz veya bakış yeterli olur!”

        KATLANILMAZ YOKLUK

        ...Yokluğu beni üzen ve aklımdan hiç çıkmayan ülke, gençliğimde tanıdığım değil, gençliğimde hayalini kurduğum ve asla güneşin altında yerini alamayan ülkedir.

        Bana, bizim Doğu Akdeniz böyledir, değişmez, hizipler, iltimas, rüşvet, edepsiz bir nepotizm her zaman olacak, buna alışmaktan başka bir seçeneğimiz yok deyip duruyorlar...”

        Amin Maalouf’un bu son kitabını okurken, hiç de yabancısı olmadığınız bir ortamda buluyorsunuz kendinizi...

        Ve de her sayfada, ‘dileriz bunları biz yaşamayız!’ diye bir korku çöküyor içinize...

        Diğer Yazılar