Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı’nın literatüre ve özellikle yoksul ailelerin hayatına “Geçici ekonomik kriz” olarak yaptığı katkıyı saygıyla karşılamakla beraber, haddim olmayarak tabii, “Fani ekonomik kriz” demeyi tercih ediyorum.

        Böylece hayata ve ölüme dair…

        Böylece israf, icra-iflas ve ihtirasa dair…

        Böylece kibir ve kabre dair gündelik tefekkür yapabileceğimize inanıyorum nedense.

        Çünkü sadece ekonomik krizin değil, bizatihi kendimizin bir kriz olarak fani olduğunu aklımızdan çıkarmazsak, inancımızın derecesi ne olursa olsun, aklımız başımızda, vicdanımız kalbimizde olur, biraz iç huzuru olur diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

        ***

        Allah herkese gani gani ömür versin ama, Gani’nin bir adı da Fani işte!

        Bu ne demek?

        Kaçış yok!

        Yani diyelim öyle birisisin ki, adaletten kaçtın; ilahi adalet var.

        Yani diyelim dünyanın herhangi bir yerinde işte öyle bir fanisin; hesap vermedin ömrün boyunca, lakin hesap günü var.

        Yani ekonomik kriz ne kadar geçici ise, ki öyledir hakikaten, öylecene bir insanın ömrü boyu kalıcı bir ekonomik kriz yoktur; kimi insanın hayat ve ömür boyu, ezeli ve ebedi yoksulluğu hariç tabii…

        İşte geçici kriz ne kadar geçiciyse, iktidarlar, saltanatlar, hükümdarlar, tahakkümler de geçicidir, ki veciz şekilde, “Bu dünya kimseye kalmaz” şeklinde de ifade edilmiştir.

        İnsanoğlunun en büyük hatası, fani olduğunu unutup cani bile olabilmesi, diye de düşünürüm!

        ***

        Oysa aldığın bir ömür, verdiğin bir ömür.

        Ama geçinden, ama erkeninden; ama huzurlu ama vicdan azabıyla dolu.

        Nefsin terbiyesi işte bunu mihenk sayar.

        Kendi nefsinden bahsediyorum Nafiz!

        Başkalarının nefsinin, hele hele zorla terbiyesine kafayı takmış bir insan varsa bu dünyada, önce kendi huzuru kalmaz; kendisinin de fanilerden bir fani olduğunu unutmuştur.

        Güzel yahut kötü şeylerin banileri de fanilerdir nihayetinde.

        Geçici lider, geçici efendi, geçici artık her kimse.

        Kalıcı eser” ile “kalıcı nam” olabilir; ama yollarına hep sensiz devam ederler.

        İnsanlar seni iyilikle veya kötülükle anabilir, bunlar kuşaktan kuşağa elbet aktarılabilir; ama sana, bana ancak Allah rahmet eyler, eylerse.

        O yüzden fanilere de muhterem ile muhteris olmak arasında seçim yapma fırsatı çıkar; ki sonra başına geleceklerden, nasıl anılacağından, öte dünyada nasıl hesap sorulacağından bizatihi kendi de sorumlu olsun.

        Öyle çıkıp “Vallahi aldatıldım, billahi yanıldım” demek belki bir bağışlanma talebidir ama kimse kendi kendini bağışlayamaz, değil mi Hocam?

        Zaten bizler gibi bir fani, geçici ekonomik mani bir yana, gani gani dünyalık yaparken pek kimsenin farkında olmadığını, bunu gizleyebildiğini, herkesi cambazlarla oyalayabildiğini zannetse dahi…

        Her şeyi gören ve her şeyi bilen”, onun “geçici ömrü”nü de “ömür geçip gittikten sonrası”nı da kalıcı azaba çevirebilir; bunu ben söyleyemem ama inançlı bir insanın bilmesi gereken ilk şey ve unutabileceği son şey budur herhalde!

        ***

        Zaten onu da unutmuşsa…

        Ben ne dersem diyeyim, sen ne dersen de, dünya dönüyor, ki bunu bilhassa Orhan Gencebay’dan rica edersek, şöyle söyler kendisi:

        Sen ne dersen de, sen ne dersen de

        Dünya dönüyor dönecek

        Hayat sensiz de sürecek

        Bitecek bu acılar bu günler geçecek

        Sen ne dersen de…”

        ***

        6 yaşım dolmadan babamı kaybettikten sonra sık sık böyle düşünürdüm.

        Elbet zaman zaman unuttuğum çok oluyor ama…

        Birileri çıkıyor, hepimizin, her şeyin, geçici ekonomik krizin de, geçici kriz halimizin de hep fani olduğunu hatırlatıyor.

        Sağ olsunlar, var olsunlar, lakin hep sağ ve var olamayacaklarını asla unutmasınlar!

        Sağ olmayınca sağlıklı olmak mümkün değil ya…

        Var olmayacaksan varlıklı olmak da tuhaf zaten!

        Diğer Yazılar