Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Habertürk’te Kübra Par MHP’li Deniz Bölükbaşı ile önemli bir söyleşi yapmıştı.

        MHP Genel Başkanı “İktidar”la “başkanlık, idam” konuştuğu sırada, Bölükbaşı dedi ki:

        Devlet Bey, tercihimizin güçlendirilmiş, reforme edilmiş parlamenter sistem olduğunu söyledi. Görüşü değişmiş değil. MHP’nin savunduğu parlamenter sistemdir. Aksayan yanlarını düzeltelim, Türkiye bununla yola devam etsin… Bir kişinin üzerine sipariş elbise diktirirsiniz ama bir şahsın üzerine sipariş anayasa uydur derseniz, bu zordur.”

        ***

        Bunları konuşurken Bölükbaşı’nın aklında, “Devlet Bey”in iki yıl önce cumhurbaşkanlığı kampanyasındaki sözleri var mıydı, bilmiyorum.

        Belki Devlet Bey’in kendi de çoktan unuttu onları.

        Ana fikri “Sen ülkücünün gardaşı olamazsın” temalı sert kampanya. Başka “olamazsın”larla da bezenmiş.

        Tabii ki “politikada bir dakika bile uzun, bir yıl bile kısa, her şey, herkes her an değişime hazır ve nazır” ama…

        Partinizin, partililerin, seçmenlerin, halkın hak ettiği şu olabilir mi:

        O sözlere açıklık getirmek, değişen durumu ortaya koymak, o sözlerin neden geçersiz olduğunu, yeni pozisyonun neden daha doğru olduğunu izah… Tabii özeleştiri!

        İster siyaset olsun, ister ticaret, ister diyanet… Ağır sözlerle yüklendiğiniz, şunu olamazsın bunu olamazsın buyurduğunuz, kitlelerinizi de öyle hareketlendirdiğiniz, yani onca lafı ettiğiniz birisi varsa, ya eski sözlerinizin arkasındasınızdır yahut ondan da bir özür dilersiniz.

        ***

        Ankara’nın nabzı”nı hiç tutmadığım için kapalı kapılar ardında olup olmadığını bilemiyorum. Bildiğim, millet önünde edilmiş, “kavgada bile söylenmez” cinsinden sözlerin nasıl kolayca buharlaşabildiği.

        Bu değişimlerde milyonlarca insana tek açıklama borcu hissedilmediği.

        Elbet sadece buradaki örnek kişiler için geçerli değil. Bizzat iktidar, muhalefet, iktidar propaganda ve yayın havuzundakiler de.

        Birçoğumuz, dün ile bugün arasında nasıl da hızla dönüşüm geçirip tek kelime özeleştiri, bir milim sıkılma idrak edemiyor işte!

        ***

        Devlet Bey”in o konuşmalardan bu görüşmelere gelişinde elbet “darbenin, terörün etkisi” de olmuştur.

        O vakit de şu sorun ortaya çıkıyor:

        O sert muhalefetin nice argümanı o sıra ister istemez, bugün “darbeci, Fetöcülerin yasadışı dinleme, darbe girişimi” denen faaliyetlerle ortaya çıkmış malzemeden oluşuyor.

        Sadece MHP’nin meselesi değil; CHP de MHP de, yani Meclis’te temsilci olanlar, tabii (temsili gözaltına alınmış) HDP’de de böyle bir sorun var elbette.

        Ancak şu anda “uyum içindeki MHP”nin o muhalefet ile bu muhtemel, müstakbel ittifak arasındaki geçişi, zorunluluğunu ve dün söylenmiş olanların bugün neden geçersiz olduğunu iyi izah etmesi lazım.

        Tabii muhataplarından özür dilemeden, dün saydırdığınız birilerine bugün alkış tutarken yaşanan değişimin eski harabelerinden hiç söz etmeden olur mu? Herhalde olmaz!

        ***

        Deniz Bölükbaşı söyleşisinden buralara geldim. “Devlet Bey”in eski sözlerini, unutanlar da dahil, isteyen bulur zaten. Ben tekrar etmiyorum. Sonuçta kendi sözü! Sözden, laftan öte, kesin, mutlak, değişmez gibi görünen yargılar, tahliller, tespitler, iddialar işte! Çoğumuzunkiler gibi…

        ***

        Kimseyi tutarlı, hep aynı çizgide olmaya davet edecek değilim. Hepimiz savruluyoruz.

        Ancak devrin en tiksinti verici savrulmalarından başlıcası ne yapıp edip yine bu yazıya da sızıyor: Net 10 yıl Cemaat yalakalığı, yanaşmalığı yapmış kimilerinin bugün alakasız gazetecileri de “Fetöcü” diye lince kalkışabilmesi.

        Açık propaganda, destek, menfaat ilişkisinde bulunmuş olanların siyaset ve medya iktidarında, şimdi bu insanlarda “sübliminal darbecilik” avına çıkılması!

        Bir kötülük fırtınası!

        ***

        Tekrar Deniz Bölükbaşı’na dönersem… Daha geriye döneyim, “Pislikleri temizlesin diye Deniz adı verdiği” söylenen babası Osman Bölükbaşı’nın, “tek kişilik muhalefet üstadı”nın, ona oy verdiler diye DP iktidarının ilçe yaptığı Kırşehir’in susturulmaz sesinin, tehdit, baskı, sansüre karşı sözüyle bitireyim:

        Konuşma devri kapandı, bakışma zamanı başladı. İktidar bunu da yasaklamadan önce bari birbirimizi iyice süzelim.”

        O sözü söyleyip meydandaki ahaliyle sadece bakışmıştı Bölükbaşı!

        Hoşunuza gittiyse (ve gitmediyse bile) son söz de yine onun olsun:

        Hiç kimse millete tepeden bakıp memleketi bir vakıf, kendini de mütevelli saymasın!”

        Diğer Yazılar